Sovyetler?in dağılmasından sonra ülke dışında eğitim alma hakkı elde eden Orta Asya Müslümanları, haliyle yıllardan beri hasretine susamış oldukları mübarek toprakları tercih ettiler.Türkiye?de olduğu gibi Arap ülkelerinde de bu tür hizmetler sivil toplum örgütleri aracılığı ile yapılıyor. Bu örgütlerin kahir ekseriyetinin halkların geleneksel İslam anlayışını ve mezheplerini dikkate almaksızın faaliyette bulunmaları tepkilere sebep oluyor.Suudi Arabistan kaynaklı hareketlerin, kadınların yüzlerini kapatmaları ve erkeklerin sakal bırakmaları gibi konularda müsamahasız bir yöntem uygulamaları Orta Asya?da kadı, efendi ve moldo (molla) olarak isimlendirilen yerli imamları ve halkı daha önce hiç duymadıkları ve görmedikleri yeni bir ibadet ve inanç anlayışı ile karşı karşıya getiriyor. Müslüman Protestanlar olarak da nitelenen bu hareketlerin üyeleri, Hanbelî mezhebini taklit ettiklerinden dolayı Suudi Arabistan?la doğrudan ilgili oldukları intibaı veriyor ve bu sebeple Vahhabi olarak görülüyor.?Ben Vahhabi değilim ben sıradan bir Müslüman?ım. Vahhabi terimi Rusya ve Orta Asya?daki Müslümanların arasına fitne sokmak ve halkı korkutarak İslam?dan uzaklaştırmak için rejimler tarafından uydurulmuştur.?diyor Abidhan Nazarov.Abidhan Nazarov, doksanların başında Taşkent?te bir camide imamlık yapıyordu. Orta Asya?nın hatırı sayılır teologlarından olan Nazarov, Özbekistan?daki Vahhabilerin lideri olarak tanınıyor. Etrafına binlerce insan toplanmaya başlayınca yönetimin dikkatini çekmiş ve hayatının tehlikede olduğu düşüncesiyle, 1998 yılında Özbekistan?ı terk etmek zorunda kalmıştı. Özbekistan?da video ve teyp kasetleri yasak olmasına rağmen el altından dağıtılmaya ve satılmaya devam ediyor.Hiç bir alt yapısı olmadan Suudi Arabistan?a gidip okuyan gençlerin çoğunlukla mezheplerini değiştirdiği, ancak oraya gitmeden bu tür fikri akımlardan etkilenenlerin ise geleneksel olarak miras edindikleri Hanefi mezhebi ve Maturidi akidesine bağlı kaldıkları bir gerçek. Orta Asya?da Vahhabi olarak bilinenlerin çoğu Hanbelî Mezhebine geçmediklerini ancak mezar ziyareti ve ölüye Kur?an okuma gibi adetleri şirk ve bidat olarak gördüklerini söylüyorlar.Türkiye?de bile dindar halkın genelde Hanefi mezhebine göre eğitim aldığı ve diğer mezhepleri farklı gördüğünü dikkate aldığınız zaman, Hanbelî mezhebinin kurallarına göre davranan gençlere, dış dünyaya yeni gözünü açmış Orta Asya halklarının tepkisi mutlaka daha ileri boyutta olacaktır. Vahhabizmi asıl güçlendiren sebep, dine baskı yapan yönetimlerin bu akımları durdurmak için kullandıkları iyi hesaplanmamış stratejilerdir.Vahhabizm?in bir ideolojiden çok yönetimlerce kullanılan aleyhte propaganda aleti olduğunu bazı Türk Cumhuriyetleri?nde doğrudan sakalla ilgilendirilmesinden anlayabilirsiniz. Mesela Azerbaycan?da Zagatala şehri Müftüsü İbrahim Efendi gibi kişilere göre sakal bırakmak Vahhabi olmak için yeterli bir sebeptir. Osmanlı devleti zamanında Suudi Arabistan?da İngiliz casusları tarafından ortaya çıkarıldığı iddia edilen Vahhabizm?in önde gelen liderleri, Mısır Valisi Muhammed Ali Paşa tarafından yakalanıp İstanbul?a gönderilmiş ve orada idam edilmişti. İbni Teymiyye?nin fikirlerinden etkilendiği görülen hareketin üzerinde en çok yoğunlaştığı konular akide, şirk ve bid?at.Orta Asya?da bir ortamda beraber olduğumuz ve orada tanıştığımız bir Kuveyt Cemiyetinin, bu çeşit akımlardan etkilenmiş Yemenli başkanı bana, Türklerin akidesinin bozuk olduğunu söyledi. Varın gerisini siz hesap edin.