'Şiddet uygulamasının başlangıcından bu yana, Birleşik Devletler daimi bir askeri savaş akımı oluşturdu. 1776'dan bu yana 9 büyük savaş ve 200'den fazla saldırı vuku buldu. 1977'den 2007'ye kadar Birleşik Devletler ülke dışında 32 işgal gerçekleştirmesi için silahlı askerlerini görevlendirdi (William Blum, Öldürme Umudu). 'Müdahale' kelimesinin pek çok anlamı, uygulaması ve uyandırdığı düşünce var. 18. yüzyıl başlarından itibaren ABD'li uzmanlara göre ABD yönetimleri şaşırtıcı bir biçimde, istisnasız tüm askeri eylem ve uygulamalarında bu "müdahale" kelimesini kullanmış. Barış, Adalet ve Ekoloji Merkezi (MNI) 'müdahale' kelimesini; bir düşmanın düşmanca niyetle hareket etmesi karşısında güç kullanımına girilmesi, sömürge yapma, fethetme, zarar verici ve yıkıcı bir şekilde bir yere girmek, zorla tecavüz, ihlal, saldırganlık, nüfuz etmek, yayılmak, saldırmak ve bozmak olarak tanımlıyor. Merkezin de işaret ettiği gibi; ABD müdahaleleri tipik bir şekilde gizlilik, hilekarlık ve yalancılık ürünüdür ve gerçeğin bilinmesini önlemek için işin altındaki bahane ve uluslararası hukuku ve ABD Anayasası'nı ihlal eden eylemleri gizlemek ve masum insanları öldürmek için destek kazanmanın bir yoludur. Amerika'nın bilinmeyen tarihi... Kâr amacı gütmeyen bir eğitim kurumu olan ve kendini yerkürede barış ve adalete adayan Amerikalılar Ofisi Direktörü Blase Bonpane, ABD'yi 250 milyon çaresizin seri katili olarak tarif ediyor. II. Dünya Savaşı'ndan uzun zaman önce, her iki partinin de dahil olduğu ABD yönetimleri Amerikan kıtasının yerli yerleşimcilerini, yani yerli Amerikalıları tutukladı. Uzun bir süre, bu insanlar Christopher Columbus tarafından "kırmızı Hintliler" olarak damgalandı. 1492'lerde onun gemileri Kuzey Amerika kıyılarına demirlerken aynı yıl Müslümanlar ve Yahudiler Hıristiyanlar tarafından yerlerinden sökülmüştü. Bonpane'e göre, ABD yönetimleri bu erken tarihlerde bu yok eden kimliği ile belirdi. Bu seri öldürme devleti Meksika ile toprak gasp etme savaşında yükselmeye başladı. İspanya-Amerika savaşını müteakiben ABD imparatorluğunu Küba'dan Filipinler'e kadar genişletti. I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden dört yıl sonra ABD, Çar için 1918-1919'da Rusya'nın işlerine karıştı. Modern zamanda ise İsrail, ABD yönetimlerini diğerleri arasında özellikle iki hususta taklit etmeye başladı. Birincisi; 1948'de yerli Filistinlileri yerlerinden edip Avrupa'dan gelen Yahudileri buraya ve başka yerlere yerleştirdi. İkincisi; toprak çalan bir duvar inşa etti, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki bu verimli, su bakımından zengin toprakları daha önce Filistinlilerden çalmıştı. Geçen ay, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Bush yönetimine yönelik suçlamalarından uzun zaman önce, ABD'nin hegemonyası üzerine paha biçilmez bir kitap olan Killing Hope'un (CIA: Unutulmuş Bir Tarih, eklemesiyle yenilendi) revize edilmiş versiyonu, ABD karşıtı komünizmin aşırı bağnaz tarihini ve askeri endüstriyel istihbaratı (CIA) anlatıyor. Ekonomisiyle birlikte Soğuk Savaş'ı, dünya çapında halkları korkutmak için üretilen tehdit öykülerini, özellikle komünist komployu irdeliyor. Kitap aynı zamanda, ABD'nin 1789'dan 1945'e kadarki yurtdışı silahlı müdahalelerine ve 1949-91 tarihleri arasındaki ABD suikast tertiplerine ışık tutuyor. 21. yy'da sonuç nedir, peki? ABD'nin aşırı silahlanması. Blum'un dikkat çekici kitabı... Blum'un bir diğer kitabı "Haydut Devlet" ABD liderlerinin diğer ülkeleri yargıladığı aynı standartlarla ABD'yi test ediyor. Sonuç, yanlışların faturası, bir ansiklopediyi dolduracak kadar terörizm, kötülük ve demokrasi adına uygulanan ikiyüzlülük. Blum, ABD liderlerinin, dünyanın geri kalanı üzerinde bir hegemonya sevdası olduğunu belirtiyor ve bu tutku ahlaki kaygılardan tümüyle sıyrılmış durumda. İlk bölüm, ABD'nin neden teröristlerin hedefi olduğunu anlatıyor (kitaba göre, çünkü birinci terörist ülke bizatihi kendisi). İkinci bölüm ise ABD'nin kitle imha silahları, bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlarına odaklanıyor. Son bölümde ise ABD'nin küresel müdahalelerine örnekler veriliyor (seçimleri maniple etmek, BM'yi tahrip etmek, adam kaçırma, yağmalama, uyuşturucu kaçakçılığı vb.). Bu nedenle pek çok kişi, Putin'in ABD'yi eleştirmesinin ardında Ortadoğu ziyaretleri öncesinde kendi önerilerini Ortadoğu hükümetlerine kabul ettirme çabasının yattığını savunuyor. Çünkü, ABD yönetiminin Ortadoğu'daki güvenilirliği uzun zamandır kırılgan bir durumda. Çoğu insanın da öngördüğü gibi, Makyevelist "amaca giden her yol mubah" felsefesi ABD politikalarında on yıllardır hakim unsur ve bunun hegemonya meselesine katkı sağladığına inanılıyor. Bu nedenle, en sevilmeyen ABD yönetimlerinden Bush yönetimi Latin Amerika'daki gösterilerde protesto ediliyor. Brezilya, Kolombiya, Uruguay, Arjantin ve bölgedeki diğer ülkelerde insanlar "Evine dön Bush" demek için sokaklara dökülüyor (BBC World Service TV, 9 Mart). Sao Paulo'daki gösterilerden birinde, Brezilya BBC televizyonu göstericilerden biriyle mülakat yaptı. Gösterici, "Bush nereye gidiyorsa orada felaketlere neden oluyor." dedi. Venezuela Devlet Başkanı, Bush yönetimine karşı en büyük gösterilerden birine liderlik etmek için Arjantin'e gitti. Görünen o ki, Latin Amerikalılar, Bush yönetimi ve hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından yönetilen tüm ABD yönetimleri konusunda kırılma noktasına ulaştı. Bu kırılma noktasının kaynağının, ABD yönetimlerinin uzun zamandır kendi çıkarları adına Latin Amerika'dan arka bahçe olarak yararlanmasının olduğu belirtiliyor. Bu politika elbette, Latin Amerika'nın çıkarlarını görmezden geliyor. Muhtemelen, bu uygulama pek çok insanın Venezüella'da Chavez'in Bush yönetimine karşı bir gösteri düzenlemesini desteklemesinde etken oldu.