Nakşîlik Buhara’da Bahauddin Nakşibend Hazretleri tarafından 14. yüzyılda kurulmuştu. Kısa zamanda bütün İslam âlemine yayılan tarikat 19. yüzyılda Kafkaslarda Ruslara karşı İmam Şamil’in vermiş olduğu bağımsızlık mücadelesinin manevi kanadını oluşturuyordu. 

Orta Asya’da Ruslara karşı vur-kaç tekniği ile savaşan basmacı hareketinin de İmam Şamil’e bağlı olduğu bilgisi Rusça kaynaklarda yer almaktadır.

Sovyetler zamanında KGB tarafından Kafkaslarda neredeyse yok edilen Nakşîlik, yerini Kadiriliğe bıraktı. 1994 yılında Rus ordusu Çeçenistan’a girdiğinde halk Grozni’de Kadiri usulü halka halinde zikir çekerek gövde gösterisi yapıyordu.

Eğer yolunuz Moskova’ya düşerse, Tarihi Mescit’in (Historiçiski Mecet) birinci katında her hafta Perşembe günleri ikindi vaktinde Kafkaslı yiğitlerin namına ve şanına yaraşır bir tarzda dönerek zikir çektiklerini görebilirsiniz. Sağ ayaklarını her attıklarında yere kuvvetle vurarak yaptıkları o zikir halkasının heybeti görmenizi tavsiye ederim.

Bahauddin Nakşibendî’nin türbesinin bulunduğu külliye Sovyetler zamanında suni gübre deposu olarak kullanılıyordu. Özbekistan’ın Bağımsızlığından sonra restore edilerek yüzlerce ziyaretçiye kapıları açıldı. Sovyetler zamanında Lenin olan Buharı’nın en merkezi caddesinin adı da artık Bahauddin Nakşibendî.

Orta Asya ülkeleri ve Rusya tasavvufi faaliyetlere izin veriliyor ve hatta destekliyor. Çünkü artık tasavvuf Kafkaslarda da Orta Asya’da da cihatla ilgilendirilmiyor. Artık cihat Vahhabizm ve El Kaide ile daha fazla ilintili.

Orta Asya yönetimleri tasavvufu, İslam’ı bölgesel etkilerden temizleyerek Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) zamanındaki şekliyle anlamak gerektiğini savunan radikal hareketlere tercih ederek, bütün mistik hareketlere ve İslam tasavvufuna müsamaha gösteren Rusya’nın bu konudaki politikalarını taklit etmiş oluyorlar.

 

Tasavvufu şahsi gayretlerle Tanrıya ulaşma girişimi olarak değerlendiren Ruslar, bu derin düşünme tekniğinde Müslümanların kullandıkları terbiye metot ve yöntemlerinin Budistlerinki ile paralellik gösterdiğini iddia ediyorlar.

Rusya’da tasavvufun en fazla yaygın olduğu bölge Dağıstan. Dağıstan’da ikamet eden Şazeli Tarikatı Şeyhi Said’in müritleri, Rusya’nın her tarafına yayılmış durumda. Rusya ve BDT ülkelerinde en fazla tıklanan İslami site www.islam.ru da Dağıstan’la bağlantılı.

Son on yılda ciddi mesafe kat eden tarikatın, Çeçenistan’daki radikal hareketlerin Dağıstan’a sıçramasına engel olduğu da göz önüne alındığında, Rusya’nın Kafkas stratejileri bakımından önemli bir fonksiyonu ifa ettiğini söyleyebiliriz. 

Özellikle de Nakşîliğin Sovyetler zamanında bile silsile yoluyla gizlice devam ettirildiği, dini kitapların basım merkezi durumundaki Kazan’da ise tarikat beklenen ilgiyi görmedi.

Tataristan Müftüsü Osman İshakov’un girişimleri sonucunda, İslam Bankası sponsorluğu ile kurulan Rusya İslam üniversitesi’nin de tesiriyle artan tasavvuf karşıtlı fikirlerin bu sonuçta etkili olduğu iddia ediliyor. Arap harfleriyle yazılı Nakşîliğin Ural-Altay silsilesi Kazan Mercani Camiinde bulunmaktadır.

Bölgede genellikle kabul gören tasavvufi ve mistik hareketler, siyasetle ilgilendirildikleri zaman ise yönetimler tarafından yasaklanabiliyor.

Kadiri tarikatının en yaygın olduğu ülkelerden birisi de olan Tacikistan’ı buna örnek verebiliriz. Kadiri tarikatının merkezi olarak bilinen başkent Duşanbe yakınlarındaki Kışlak şehrinde Cuma namazında cemaat, Duşanbe merkez camiinden daha fazla toplanıyor. Özbekistan’da dahi müritleri olan tarikatın Şeyhi Turadcanzade’nin kardeşi Ekber’in politikaya gererek muhalefet tarafında yer alması tarikatı zor durumda bıraktı.

 

Tarikatın dolaylı da olsa siyasete karışması neticesinde Turadcanzade’nin kitap ve video kasetlerinin satışı yasaklandı. Turadcanzadenin kadınlarla ilgili dağıtmış olduğu bir broşürler ise Tacikistan müftülüğü ile de aralarının açılmasına sebep oldu.

Bütün bunlara rağmen Afganistan, Pakistan ve Doğu Türkistan gibi diğer komşularına bakılığında Orta Asya Müslümanlarının daha şanslı ve istikrarlı oldukları gözleniyor. Bunda zamanında Sovyetlerin eğitime önem vererek, halkları yeterince eğitmesinin etkili olduğunu düşünüyorum.

İslam Kerimov’un Bahauddin Nakşibendî hazretlerinin türbesini restore ettirmesi ve Buhara’nın en merkezi caddesinin Lenin olan adını, Bahauddin Nakşibendî olarak değiştirmesi böyle bir Allah dostuna “iadeyi itibar” olmuştur.

Bazı uygulamalarından dolayı hakkında yapılan eleştirileri buraya yansıtmaktan asla çekinmediğimiz Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’u, bu davranışından dolayı huzurlarınızda tebrik etmeyi kendime bir borç bilirim.