Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da eski tüfekler darbe üstüne darbe yerken liberaller darbe üstüne darbe atıyorlar. Bölge ülkeleri arasında liberallere darbe vuran tek başkent istisnai olarak Tahran kaldı. O hala liberallerini dövüyor. Suudi Arabistan’da ise Kral Abdullah iktidara geleli beri liberaller mevzii kazandılar ve onun adına ülkeyi dönüştürüyor ve iktidar aygıtlarını kullanıyorlar. Dini kurumlar giderek yıpranıyor ve değişiyor. Bu arkaik dini kurumları bizdeki Kemalist ve ulusalcılara benzetecek olursak bunlar darbe üstüne darbe alıyorlar. Ayağa kalkacak mecalleri yok. Dolayısıyla orada da bir dönem sona eriyor. İyi mi yoksa kötü mü? Bu ise başka bir tartışma konusudur. Suudi Arabistan’da darbeci veya darbe indirici liberal medyanın merkezinde Vatan gazetesi yer alıyor. Bizdeki Vatan’la -ismi yanıltmasın- ters köşede sayılır. Veya birisi en azından Eski Vatan iken diğeri Yeni Vatan. Klasik ulemayı temsil eden dini kurumlara darbe üzerine darbe indiriyor. Ulemanın en çok şikayet ettiği isim belki de bu anlamda bizde Taraf gazetesi Yayın Yönetmeni Ahmet Altan’ı hatırlatan Cemal Kaşıkçı olmalı. Kaşıkçı, Kaşıkçı ailesinden ve Adnan Kaşıkçı unutalı çok oldu ama yeğenlerinden Cemal Kaşıkçı’nın şöhreti onu da aştı. Bilindiği gibi, Adnan Kaşıkçı silah taciri ve kaçakçısıydı. En son olarak İrangate skandalında boy göstermiş ve ayrıca İngiliz basınında zaman zaman da jet sosyete haberlerinde aşklarıyla gündeme gelmişti. Şimdi artık demode oldu ve onun yerine yeğenin ismi ortalıkta dolaşıyor. Adeta kasetlerle ve deşifrelerle ulemanın ‘ipliğini’ pazara çıkartıyor. En son karma eğitim ve ihtilat üzerine Suudi Arabistan’da ulemadan Yusuf Ahmet ile Vatan gazetesi birbirine girdi ve Vatan gazetesi kasetler aracılığıyla ihtilatı ve karma yaşamı engellemek için gerekirse Yusuf Ahmet’in Kabe’nin yıkılmasını bile savunduğunu duyurdu. Yusuf Ahmet, ihtilatı önlemek için Kabe’nin yıkılmasını ve müdevver yani yuvarlak bir biçimde yeniden inşa edilmesini savunuyormuş.
Aynı günlerde Mısır’da Devlet Takdir Ödülünü kazanması nedeniyle bir sürü tartışmanın odağında olan Mısırlı yazar Seyyid Kımni de karnavalların efendisi kılığında tartışmaya tuz biber ekti ve Sina’da yeni bir Kabe kurulması gerektiğini savundu. Kımni, bize Halikarnas Balıkçısının bu yöndeki hezeyanlarını hatırlatıyor. Böylece basına da yeni matrak bir malzeme çıktı ve eşleştirme konusu doğmuş oldu. En azından gazetenin iddiaları bu yönde ve ‘gerekirse ispata hazırız’ diyor. Anlaşılan birileri de Suudi Arabistan’da ulema kasetlerini Cemal Kaşıkçı’nın eline tutuşturuyor ve ‘infaz et’ diyor. Zira, Kaşıkçı istihbaratı çok güçlü. Suudi Arabistan eski İstihbarat Başkanı Türki Faysal’ın Londra’da elçi iken basın danışmanlığını yapıyordu. Arkası sağlam oluca hiçbir şeyden de yılmıyor.
*
İlker Başbuğ’un Taraf gazetesinden muhtemelen şikayet etmesi gibi Yusuf Ahmet gibi alimler de Cemal Kaşıkçı’dan veryansın ediyorlar lakin o oralı bile değil. Dörtnala misyonunu ifa ediyor, Yusuf Ahmet özür beklerken ve geri adım atmalarını isterken Cemal Kaşıkçı meselenin üzerine üzerine gidiyor. Liberal ulemadan madut sayılan Abdulmuhsin Abikan gibi ulemayı da devreye sokarak onların desteğiyle sırtını sağlama aldı. Salih Lüheydan gibi alimler de kadınlarla erkeklerin karma ortamlardan tamamen dışlanamayacağını ve bu bağlamda toplumu zorlamanın doğru ve bir anlamı olmadığını söylüyor. Esasında gerçekten de Suudi Arabistan’da dini yapıda bir çözülme ve gevşeme var ve buna rahatlıkla Perestroika denebilir ( bu başlıkta bir yazıyı daha önce kaleme almıştık). Burada işin özünde yöntem sorunu olsa bile Amerikan yönetiminin Suud toplumunu libere etmek istediği açık. Zaten kadın üzerinden dönüştürme noktasında Amerikalıların niyetleri sır değil. İşte tam da bu bağlamda, Yusuf Ahmet, dini söylemin yenilenmesi ve kadın üzerinden Suud toplumunun dönüştürülmesi için liberaller aracılığıyla 7 yıldan beri bir sinsi Amerikan planının ve komplosunun uygulandığını ileri sürüyor (http://www.alarabiya.net/articles/2010/03/24/103913.html).
İşte bu gizli kol faaliyetleriyle basını kontrol edenlerin liberaller olduğunu ve bunların gizli ajandalarıyla birlikte toplumu dönüştürmek için var güçleriyle çalıştıklarını ileri sürüyor. Bu mantığa göre, geçmişte İrangate’in merkezinde Adnan Kaşıkçı varsa şimdi de Suud Perestroikasının merkezinde yeğen Cemal Kaşıkçı olmalı.
*
Yusuf Ahmet bu liberallerin ve laiklerin ülkede açıklığı ve karma hayatı özendirdiklerini ve bunu dayatmak istediklerini ve bunların yabancıların acentası olarak onların ajandasını ve faaliyetlerini yürüttüklerini ileri sürüyor. Bu bağlamda, Suudi Arabistan’da beşinci kol faaliyetinde bulunanlar- kültürel ajanlar demeyelim ama- acentalar 19’uncu yüzyılda Suriye ve Lübnan’daki Batı’nın kültürel ve siyasi acentalığını yapan Hıristiyan yayıncıları hatırlatmaktadır. Yusuf Ahmet bu liberal topluluğun muayyen davranış kalıplarını dayatmak için yabancıları da ülkenin üzerine ( Suudi Arabistan) kışkırttıklarını da iddia etmektedir. Herhalde bu liberal atmosferin bir sonucu olarak Al Hurra Spikeri Nadina El Bedair ‘dört koca isterim’ diye tutturabilmiştir. Cesareti veya cüreti başka neye bağlanabilir ki?
Müjde Ar da aynı söylemle erkek milletini tehdit etti. Yusuf Ahmet dışarıya gönderilen öğrencilerin sayısını artırmanın arkasında da yatan saikin ülkedeki liberal dalgayı güçlendirmek olduğunu savundu. Yusuf Ahmet’e mukabil, Vatan gazetesini destekleyen ılımlı ulemadan Abdulmuhsin Abikan da daha önce kadının kocasını dövebileceğini dair Fethullah Gülen’in fetvasına destek verenler arasında yer almıştır.
Belki de bu kavga derinde bir yöntem meselesi olabilir. Bununla birlikte, dışarıdan yönlendirmeler de yok mudur? Obama dört Suudlu kızı ticari girişimcilik üzerine ABD’deki bir etkinliğe davet etti. Bill Clinton da Hazreti Peygamberin yaşaması halinde Hazreti Aişe’yi (Radiyallahu Anha) otomobil fabrikasına müdür atayacağını söylememiş miydi? Yani haşa ki Peygamberi bile Kalvanist veya merkantist yapmak istiyorlar. Aslında insanlar Ahmet Yusuf ile Vatan gazetesinin ortasını arıyorlar. Ama ortam ise ‘iki yanlış bir doğru etmez’in misali olan eski tüfeklerle liberaller arasındaki kavganın tozu dumanıyla çalkalanıyor.