ABD"nin desteğini ve bununla birlikte koltuğunu kaybedebilecek olan kuşatılmış Irak Başbakanı Nuri el-Maliki yenilenmiş bir Kürt desteğini aramakta ve bu arayışta Türkiye ile potansiyel bir çatışmada Kürtlere tam desteğini vurgulamaktadır.


Bu tutumu onu Irak içi politikalarda güçlendirebilir fakat bölgesel düzeyde intihar gibi görünmektedir, Türkiye"ye ek olarak Irak"ın meselelerinin çözümünde kilit oyuncular olan İran ve Suriye"nin Kürtlerle problemi var.

Sınırdaki durum o kadar gergin bir hal aldı ki ABD savunma bakanı Robert Gates, Türkiye"yi geçen hafta sonu PKK"nın buradaki kanundışı üslerine saldırmak için Kuzey Irak"ın içlerine askeri bir operasyon gerçekleştirmemesi konusunda uyardı.

Türkiye, Kuzey Irak"ta bir Kürt devletinin ortaya çıkışından ve oradan Türkiye"ye saldırılar gerçekleştiren PKK"nın oradaki varlığından kaygı duymaktadır. PKK sadece Ankara tarafından terörist bir grup olarak görülmüyor aynı zamanda Washington ve AB tarafından da terörist bir örgüt olarak kabul ediliyor.


Türk ordusu, Cuma gecesi Kuzey Irak"ta, Süleymaniye"de görevli Türk askerlerinin Peşmergeler tarafından durdurulduğunu ve bu tür hareketlere karşı “en üst seviyede” karşılık verileceğini ilan etmişti. Genelkurmay başkanı ordunun bir saldırı için hazır olduğunu ve sadece hükümetten talimat beklediklerini teyit etti.

PKK"nın; Maliki, devlet başkanı Celal Talabani (bir Kürt"tür) ve Birleşik Devletler"in tam desteği olmadan Kuzey Irak dışında operasyon gerçekleştiremeyeceği çok iyi bilinen bir gerçektir.

Olayları yatıştırmaktan uzak hatta Türkiye tarafından olayları yatıştırması tavsiye edilmesinden sonra bile Maliki, hafta sonunda Irak Kürdistanı"na gitti ve PKK"nın güçlü müttefiki ve patronu olan bölge başkanı Mesut Barzani ile görüştü. Maliki hükümetinin görece barış içinde olan Kuzey Irak bölgesinin bir savaş alanına dönüşmesine izin vermeyeceğini söyledi.

Eski başbakan İyad Allavi, Sünniler ve diğer Şiiler ile olan çatışmasının oluşturduğu sıkıntıyla Maliki, Kürtlerin arkasında olduğunu söyledi ve Barzani"yi mutlu eden anayasanın 140 maddesinin (petrol zengini ve tartışmalı olan Kerkük ile ilgili) icrasının bir “zorunluluk” olduğunu da ekledi.

Maliki bunu söylemekle; ne kadar Kürdün yaşadığını belirlemek üzere yapılacak olan genel nüfus sayımıyla birlikte petrol zengini Kerkük"ün Irak Kürdistanı"na dâhil olup olmayacağına karar verecek olan bir referandum için çağrıda bulunan anayasa maddesine göndermede bulunuyordu.

Türkiye, Irak Kürtlerinin Kerkük"ü kendi hâkimiyet bölgelerine katma çabalarını, Türkiye"nin güney doğusundaki Kürtleri özerk bölge için cesaretlendirmek olarak algılıyor.

Ocak"ta bir komite (Maliki"nin başbakanlığa gelmesiyle) Kerkük"te yaşayan 12,000 Arap ailenin güney ve orta Irak"taki asıl yurtlarına dönmeleri gerektiğini söyledi. Bu Kerkük"ün tamamen bir Kürt bölgesi olduğunu ve Irak Kürdistanı"na katılması gerektiğini göstermede birinci aşamaydı.

Eğer Maliki Kürt yanlısı ajandasıyla devam ederse Kerkük"ün “Kürtleşmesi” ne kesin olarak karşı çıkan Sünnilerle uzlaşma ümidini otomatik olarak sonlandıracaktır. Bu onu Allavi ile daha ciddi bir çatışma düzeyine çekecektir. Buna karşın parlamentoda Kürt desteğini garantiye alacaktır.

Allavi mücadeleyi yoğunlaştırıyor

Özellikle son üç ayda Allavi, gittikçe itibardan düşen başbakanı yerinden etmek ümidiyle Şii din adamı Mukteda es-Sadr"ın Mehdi Ordusu gibi eski düşmanlarıyla görüşerek Irak"ta Maliki karşıtı unsurun sesinin çıkmasında çok aktif bir rol oynuyor.

Allavi ve etrafındakiler Maliki"nin ABD"den, mezhep çatışmasını sonlandırması, milisleri silahsızlandırması, Sünnilerle bir uzlaşma gerçekleştirmesi ve ülkeye güvenliği hakim kılması için bir ültimatom aldığına inanıyorlar. Bunun bu ay içinde gerçekleşmesi gerekiyor aksi durumda ise ABD, yasal süresi 2010 yılına kadar olmasına rağmen Mayıs 2006 yılında seçildiğinden bu yana Maliki"ye verdiği şartsız desteği geri çekecektir.

Allavi"yi açıkça destekleyen Suudi gazetesi el-Hayat"a göre Maliki"nin grubu Allavi"yi “hükümete karşı komplo kurmak”la suçluyor. Eğer onun suçu buysa muhtemelen Allavi Maliki"nin yerine geçme arzusunu hiçbir zaman gizlemediği için bunu itiraf edecektir. O, Maliki"yi mezhepçilikten, zayıflıktan, ikiyüzlülükten ve politik toyluğa kadar her şeyle suçlamaktadır. Milisleri gizlice desteklediği ve Şii topluluğu içinde çıkarlarını korudukları için onları silahsızlandırmak istemediği şeklinde de suçlamada bulunuyor.

Allavi aynı zamanda Tahran"ı, Bağdat"ta İran tarzı bir teokrasi kurmakla suçlayarak Maliki"nin tutumunun İran"ın Irak politikalarına karışmasının yolunu açtığını söylüyor.

Allavi'nin Irak Ulusal İttifakı, Maliki"yi farklı anayasal yollarla devirmeye çalıştığını söyleyerek “komplo” suçlamalarını şiddetle reddediyor. Bu anayasal yollar; parlamentoya veya Maliki"nin kabinesine katılmamasını da içeriyor.

Maliki"nin Dava Partisi"nin önemli bir üyesi olan Haydar Abadi patronunu şöyle savundu: “Biz Irak devletine bir tek renk vermek istemiyoruz (Allavi böyle olduğunu iddia ediyor). Allavi laik hattın temsilcisi olarak kendini sunuyor. Bu hükümette olması gereken bir renktir.”

Abadi “Maliki, politik süreçte razı olacağı ve seçtiği rolü oynaması için Allavi"ye izin vermeye hazır olduğunu vurguladı” diye konuşmasını bitirdi. Bu —Maliki rejimine karşı gizli hareket veya bölgesel Arap devletleri ile ittifaklar gibi—  tölare edilemeyecek bir kırmızı hat inşa edecek her türlü anayasal olmayan metotlara bir göndermeydi.

Allavi son aylarda birkaç Arap ülkesini ziyaret etti ve politik İslam"ı vaaz eden bir partiden gelen Maliki gibi dini temel alan bir adamdansa Bağdat"ta laik bir adamın olmasını isteyen Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır liderleri ile görüştü.



Allavi"nin eski savunma bakanı Hazen Shaalan, Abadi"nin açıklamasından sadece 24 saat sonra yolsuzluk suçlamasıyla gıyabında 7 yıl hapse mahkûm edildi. Shalaan, Londra"daki evinde suçlamaları reddederken kararlar eski bakanın malvarlığına da el koymayı emrediyordu.

Shaalan,  Ekim 2005"te Allavi"nin bilgisi dahilinde sözde Polonya ve Pakistan"dan silah almak üzere devlet hazinesinden aldığı bir milyar dolardan daha fazla bir miktar parayı kötü kullandığı şeklinde suçlandı. Finans bakanı 2005"te silahlanma için ayrılan paranın çoğunun “nakit olarak ülke dışına çıkarıldığı ve ortadan kaybolduğu” şeklinde bir açıklama yapmıştı. O modern silahların yerine Irak"ın “müzelik parçalar” aldığından bahsetti.

Allavi ve Shaalan arasındaki ilişkilere bakmadan böyle bir zamandaki bu ceza açıkça eski bakanın imajını bozmayı ve yetki sahibiyken (Haziran 2004-Nisan 2005) yapılan yanlışları hatırlatmayı amaçlamaktadır.

Geçen hafta ilan edilen başka bir darbe de; Allavi"nin eski bir yoldaşı olan Mehdi Hafız 2005 Aralık ayındaki seçimlerde 275 koltuğun 25"ini kazanan Allavi önderliğindeki bir koalisyon partisi olan Irak Ulusal İttifakı"ndan ayrıldığını söylemesiydi. Bununla birlikte Hafız, Allavi"nin mezhepçilikle mücadele etmek, milisleri silahsızlandırmak ve Irak"ta güvenliği sağlamak için yaptığı programa sadık kalacağını söyledi. Bu ayrılık Ulusal İttifak"ın parlamentodaki sandalye sayısını 24"e indirdi.

Hafız; saygı duyulan Şii bir yetkilidir, Allavi hükümetinde planlama ve gelişme bakanı olarak hizmet etti ve Allavi"nin Maliki ile ilgili görüşlerini yansıtıyordu. Saddam döneminin ilk yıllarında yani 1978"den 1980"e kadar Irak"ın BM elçisiydi. Hafız"ın böyle kritik bir dönemde Allavi"yi neden terk ettiği ve Maliki"nin bununla bir ilgisinin olup olmadığı belirsizdir fakat bir şey çok açıktır: bu durum umutlu başbakan için sıkıntı anlamına gelecektir.

Geçen ay Allavi, Maliki"nin kabinesinden çekilişini ve laik Şiiler, Maliki karşıtı Şiiler ve Sünnilerden oluşan yeni bir cephenin oluşturulmasını ilan etmek için Amman"da bir parti konferansı için çağrıda bulundu. Bu cephe Allavi"nin önderliğinde olacak ve başbakanı devirmeyi hedef alacaktı. Fakat görüşme başarısız oldu, liderler Allavi ile Maliki arasındaki krizle nasıl uğraşmaları gerektiği ve parlamentoyu terk edip etmeme konusunda bölündüler.

Maliki karşıtı yeni cepheye katılanlar arasında da ciddi ayrılıklar da var. Adnan el-Duleymi, Mishaan Cuburi ve Salih el-Mutlak gibi belli bazı Sünni şahsiyetlerin katılımına güçlü itirazlar vardı.

Bu arada Mukteda, Maliki"nin geleneksel müttefiki olmasına rağmen Allavi ile de görüşmeler yapmaktadır. Allavi 2004"te başbakan iken birbirlerine düşmüşlerdi ve Mukteda hem ona hem de Amerikalılara karşı silahlı bir isyana önderlik ediyordu. Eğer eski iki düşman arasındaki görüşmeler başarılı olursa bu Maliki"nin sonu anlamına gelebilir.

Temelde Maliki"nin işi çok zor. Bilinen isyan ve Bağdat güvenlik planı şimdi eskiden olduğundan daha fazla ölüme neden olmaktadır ve Maliki geçen ay Sadristlerin suçlandığı Finans Bakanlığı"ndan beş İngiliz kaçırıldığı zaman şiddetli bir darbe aldı.

Anayasa değişiklikleri; Sünnileri politik sürece katmak için baasçılıktan arınma kanunlarını değiştiriyor ve ertelemede bırakılan yeni önemli bir petrol kanunu getiriyor.


Buna rağmen Maliki için bir umut ışığı olabilir. Irak"ta komutayı elinde tutan General David Petraeus"un önemli bir danışmanı olan David Kilcullen son günlerde bütün aksiliklerine, hatalarına ve itibarsızlığına karşın Maliki"yi terk etmeye karşı uyarıda bulundu.

Kilcullen, Maliki"yi devirmenin sonuçları; Mehdi Ordusu gibi milislerle olan ittifakını da düşünürsek, savaşın parçaladığı ülkeye kargaşa getirebilir. Irak"ta kıyametin kopabileceği bu geçiş döneminde Maliki"yi konumunda tutmak iki kötünün iyisi olabilir dedi.


Sami Moubayed Suriyeli politik bir analisttir.

 

Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.