Arşivlerin derinliklerinde Suriye’nin bağımsızlığının 17.yıldönümünde (17 Nisan 1963) askeri geçit törenlerine ait siyah beyaz fotoğraflar bulunabilir. Etkinlik, Baas Partisinin iktidarı ele geçirmesinden 40 gün sonra düzenlenmişti. Suriye iktidar seçkinleri askeri kıyafetler giyinmiş; üniformalarında rengarenk madalyalar asılıydı; başlarında ise Baas rejiminin iki kurucusu vardı: Genelkurmay Başkanı yardımcısı Salih Cedid ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hafız Esad. Arkalarında ise Suriye’nin resmi bayrağı vardı: Siyah, beyaz ve yeşil üç çizgi ve ortasında siyah üç yıldız.
Yaklaşık 50 yıl sonra aynı bayrak, Esad’ın kurduğu rejimi devirmek ve emri altındaki Baas Partisini yok etmek isteyenlerce dalgalandırıldı. Ancak Beşşar Esad’a karşı ayaklanmanın sembolü, rejim yetkilileri tarafından 1920-1946 arasında Fransızların dayattığı bir bayrak olduğu iddiasıyla çöpe atıldı. Devlet televizyonuna göre Suriyeli ayaklanmacılar Katar, İsrail, Suud ve Amerikan tezgâhının bir parçası olarak o bayrağı Suriye’de Batı hegemonyasını tesis etmek için kullanıyorlar.
Devrimci bayrak 1932-1963 arasında (1958-1961 arasındaki kesinti hâriç) Suriye’nin resmi bayrağıydı ki yaşlı Suriyeliler arasında nostaljik duygulara yol açmasının nedenini açıklar. O bayrağa geri dönüş mücadelesi, rejim karşıtı Suriyelilerin ulusal kimliklerinin ve 49 yıllı Baas hâkimiyetini hatırlatan her şeyi yıkma arzularının büyüklüğünü anlatmaktadır meğer ki Suriye’nin en yaşlı devlet sembolünü yere çalmak anlamına gelse bile.
Önceki bayrağa sömürgeciliğin sembolü diyerek saldırılması muteber değildir. Nitekim Suriye devlet televizyonu Fransa Mandasına boyun eğmenin sembolü olarak değil ona karşı uzun savaşın sembolü olarak Bağımsızlık Günü’nde bu bayrağı yıllarca selamlamıştır. Bayrak, Suriye’nin seçilmiş ilk sivil cumhurbaşkanı Muhammed Ali el Abid döneminde, İbrahim Hanunu’nun başkanlık ettiği bir meclis komitesi tarafından 1932’de oluşturulmuştur (Hanunu, 1920’lerde Fransa karşıtı ayaklanmalara liderlik eden isimlerden biriydi. Bizzat Baasçılar tarafından Suriye’deki tarih kitaplarında ismi ölümsüzleştirilmiştir.) Bayraktaki renkler, Suriye’nin geçmişteki yöneticilerine gönderme yapmaktadır: Emeviler için beyaz; Abbasiler için siyah; Raşid halifeler için yeşil kullanılmıştır.
Bayrak, 1946’da Fransa’dan Bağımsızlık Günü’nde devlet binalarına asılmıştır ve Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdul Nasır’ın Birleşik Arap Cumhuriyetini kurduğu 1958’e kadar da Suriye bayrağı olmuştur. Bu birlik 1961’de dağıldığında Suriyeliler yeşil-beyaz-siyah bayrağa geri döndüler; 1963’te Baas Partisi iktidara gelene dek yine bu bayrak kullanılmıştır.
Bu uzun tarih, bayrağın niçin büyük bir güç olduğunu izah etmektedir. Suriye’nin 12 cumhurbaşkanı bu bayrağı kullanmıştır (Abid ve Emin el Hafız dâhil) 14 yıllık Fransız işgalinden sağ çıkmış; İsrail’le bir savaş ve altı askeri darbe görmüştür. Suriye rejimi bu bayrağı kolayca değersiz kılamaz.
Yeni bayrağın şaşkına çevirdiği Suriye yetkililerinin bu yeni sembole tepki vermeyi ağırdan almalarının sebebi budur. Rejim yanlısı yorumcular, bayrak tartışmasına nasıl tepki vermek gerektiği hakkında başta yaşanan tereddütten sonra sistematik bir kampanyanın parçası olarak sohbet programlarına çıkıp 1932’de Fransız komiserlerinin tasarlayıp Suriye halkına dayattığı bir bayrak diyerek ayaklar altına alıyorlar onu. Temelsiz bir sav olduğu için de iddialarını belgelendiremiyorlar tabi. Fransa Mandası sonra erdikten sonra halkın daha 17 yıl niçin bu bayrağı kullandığını açıklayamıyorlar.
Bu yorumcular hayali bir olay da uydurdular. Bayrağın ortasındaki üç yıldız, Fransa Mandası sırasında oluşturulan üç hizip devletine gönderme yapıyormuş: Nusayri devleti, Dürzi devleti ve Sünni devleti. (İşin doğrusu, Suriye’de böylesi devletler hiç var olmamıştır.) Televizyona çıkıp “Fransa Mandasının bayrağını taşıyanlar Suriye’yi mezheplere göre bölmek ve üç devlet kurmak istiyorlar” diye havlıyorlar. 1932’de kanunda yapılan tarifte, bayraktaki üç yıldız, Hanunu liderliğinde Nusayrilerin, Dürzilerin ve Kuzey Suriye’nin Fransa Mandasına karşı yaptığı üç ayaklanmayı temsil etmektedir. Federalizmin değil birliğin sembolüdürler.
Karalama kampanyasına Suriye rejiminin mevcut bayrağa bağlılık kampanyası eşlik etti. Şam’da Esad yanlısı gösteriler için kırmızı, beyaz ve siyah renklerden çok sayıda bayrak üretildi. Bazıları ise bayraktaki iki yeşil yıldızın arasına Esad fotoğrafı yerleştirmeye varacak kadar ileri gitti. Bu sırada, “dünyanın en büyük bayrağını” Şam’ın en önemli anayolu Mezzeh’te taşıma kampanyası başlatıldı.
Baas yıllarının bedelini ödemek
Suriye yetkilileri kafa ütülüyorlar. İnsanlar bayraklarından öyle kolayca vazgeçerler mi? Tunus ve Mısır ayaklanmaları mevcut bayrağa meydan okumamıştır. Uzun iç savaştan sonra Lübnanlılar bile sedir bayraklarını değiştirmemişlerdir; Marunî ulusçulardan Şii İslamcılara kadar karmaşık Lübnan sistemindeki her hizbi temsil etmeyi sürdürmüştür. Suriye’de niçin farklı olsun?
Cevap, Suriye rejiminin kendi yanlış uygulamalarında bulunabilir. Rejim 2003 yılına dek Suriye bayrağına gerçek bağlılığı teşvik etmemiştir. Suriyeli yetkililer ayaklanmaların patlak vermesinden çok önceleri devlet sembollerini değil de Baas Partisi’nin bayrağını, Esad fotoğraflarını ileri sürmekle daha çok ilgilenmişlerdir. Filistin bayrağı gibi olan o bayrak ise 1916’da Osmanlıya karşı Arap ayaklanmasından kopya edilmiştir. Baas bayrağı da Suriye bayrağı gibi üç renkten oluşur (siyah, beyaz ve yeşil); sol tarafında kırmızı bir üçgen vardır. 1980’lerde büyüyen nesil, Suriye bayrağı ile Baas bayrağını ayırt etmekte güçlük çekerler çünkü mitinglerde ve devlet binalarında Baas bayrağı – Hafız Esad fotoğraflarıyla birlikte – daha yükseğe çekilir. Devlet binalarında sallanan Suriye bayrağı ise ihmalden dolayı neredeyse sefil ve paramparça durumdadır.
Sonuç? Nesiller geçtikçe Suriye bayrağına bağlılık azaldı; devlet sembollerine saygı izah, duygu ve insanlık üzerinden değil dayatma yoluyla yapıldı. Halk, bayrağın yetkililer için pek anlam ifade etmediğini hissettiklerinden dolayı bayrağı yüceltmek için bir nedenleri yoktu; yetkililer Suriyelilikten ziyâde Baasçılığa adanmışlardı. Benzer şey Baas marşı için de geçerlidir. Bazen milli marşla birlikte okunur bazen de milli marş bile olmadan sadece Baas marşı okunurdu. Milli marşın sözleri devlet okullarındaki törenlerde anlamını yitirirdi; bayrak ta öyle.
Beşşar Esad 2000 yılında iktidara geldiğinde bu durum değişmeye başladı; Recep Tayyip Erdoğan’ın 2003’te başbakan olmasından sonra Türk bayrağına büyük önem verdiği malumdur; denilene göre Türklerin tavsiyesi üzerine böyle oldu. Erdoğan, Türkleri birleştirmekte ve Osmanlı geçmişiyle laik bugün arasındaki uçurumu kapatmakta bayrağın gücüne büyük bir inanç besliyor. Suriye bayrağı 2003 yılından sonra Baas bayrağının önüne geçmeye başladı. Rejim fikri kavradı ve bayrağın üç rengini cumhurbaşkanlığının her etkinliğinde; ceketlerde, saatlerde, bileziklerde ve şapkalarda kullanmaya başladı. Bayrak, rejime-devlete ve cumhurbaşkanına sadakâti ölçmek için bir başka test haline geldi.
Mart 2011’de ayaklanmalar başladığında, Suriyeli yetkililer halkı etrafında toplayacakları devlet sembollerinden biri olarak bayrağa da başvurdular. Fakat artık çok geçti; rejim yanlıları ve muhalefet için iki bayrak vardı. Çok geçmeden iki ordu da ortaya çıktı ki her birinin kendi bayrağı vardı. Rejimin 2003-2010 arasında bayrağı suistimali, 2011’de birleştirici güç olarak hizmet etmesini güçleştiriyordu. Suriyeliler yeni bir sembol istediler ve bağımsızlık bayrağını yükselttiler. Kırmızı çizgili bayrak, Fransa Mandasının yeşil çizgili bayrağından daha fazla ait değil rejime. Her iki değerlendirme de kusurludur ve sona ermekte olan döneminde (16 aydır) şiddet ve yıkıma bulaşmamış kişileri de içermesi muhtemel olan yeni Suriye rejimi sakin ve ciddi bir şekilde konuyu ele almalıdır. Kimileri mevcut bayrağı korumak – Mısır’da olduğu gibi – isterken kimileri de Libya benzeri bir bayrak değişimi istiyorlar. Gelecekte mili bir referandum bu bakımdan çok önemlidir.
Suriye’de kargaşanın ortasında, bayrak renkleri acil bir mesele gibi görünmeyebilir. Ancak bu mesele, Suriyelilerin ortak bir ulusun vatandaşları olarak birbirleriyle nasıl ilişkide oldukları hakkında Suriye’nin geleceğiyle ilgili önemli bir tartışmaya yol açmaktadır. Birbirlerinin vatanperverliğini dalgalandırdıkları bayrağın rengine göre yargılamayı sürdürmezler. Her iki bayrak da Suriye tarihinden kaldırılamaz. Milyonlarca Suriyeli, rejim hakkındaki görüşleri ne olursa olsun, mevcut bayrakla yakınlık tesis etmişlerdir. Benzer şekilde, Esad’a karşı çıkan herkesin devrim bayrağından yana gönlü rahattır diye bir şey de yok. Ve tüm bu insanlar, yeni Suriye’yi inşa etmek için birlikte çalışmak zorunda kalacaklar.
Kaynak: Foreign Policy
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı