Önemli iş seçkinleri varsa bunlar Şam ve Halep’tekilerdir. 1963’te Baas Partisi’nin iktidara gelmesiyle en büyük zararı görenler, bu iki şehirdeki seçkinler olsalar da ironik olarak şimdiye kadar bu iki şehirdeki iş seçkinleri rejim yanlısı oldular. Bununla beraber, tarihten konuşursak, her iki şehir bir siyasi hareketi meydana getirebilir de bozabilir de. Ama bunlar, kendi istikrar ve ticari menfaatlerini tehdit eden bir şeyin nadiren bir parçası oldular.

Şam’ın 1925’teki isyana çok gönülsüz bir şekilde katıldığını unutmayalım. Bunu yaptığı zaman da tüm diğer Suriye şehirlerinin toplamından daha fazla ceza gördü. Şam 48 saat aralıksız bombardıman edildi, tüm mahalleleri yakıldı ve yağmalandı. Halep ise 1925’teki Suriye İsyanı’nın parçası olmadı bile. Tarihe karşı dürüst olursak, her ne kadar tarih kitaplarında Halep İsyanı’ndan bahsetsek de 1919’da Fransızlara isyan eden, Halep’in dış kesimleriydi. Halep’in kendisi sakin kaldı.

Şam’da tüccarlar, ne zaman siyasi partiler ya da gençlik hareketleri kendilerine dükkanlarını kapatıp hükümet karşıtı protestolara katılmaları çağrısı yapsa feryat figan ederlerdi. Meseleyi basitçe ele alırsak, iş adamları endişeli idilerse bu tam olarak onların “para kaybettikleri” manasına gelirdi. Çoğu tüccar, halkın ne istediğine ve göstericilerin ünlü “Saker ya Arsa Saker” sloganlarına kulak asmaz ve dükkanını kapatmayı reddederdi. Sloganı kabaca “Kapat ey pezevenk. Kapat” diye tercüme edebiliriz. Bu zihniyet Şam’ın eski pazarlarıyla Suriye’nin başşehrinin her tarafında bankalar, sigorta şirketleri ve reklam ve basın firmalarının etrafında mantar gibi biten yeni havalı ve son moda ortak kültürde halen hüküm sürer. 

Görünüşe bakılırsa bugün her iki şehirdeki iş seçkinleri, çoğu şehir ve köylerde patlak veren sokak gösterilerinin bir parçası olmamakta son derece kararlılar. Muhtemelen bu durum, Şam ve Halep’in iş menfaatleri, din adamlarının (bunlar devletle müttefiktir) ağırlığı, bunların yanı sıra şöhretleri ve iş dünyasının siyasi, sosyal ve iktisadi menfaatlerinden dolayı aynı şekilde kalmaya devam edecek.

Çoğu durumda şöhret, “yeni para” ve 1963’te Baasçıların iktidara gelmesinden sonra iktidara gelmek ve nam kazanmaktır. İşte bundan dolayı menfaatlerini siyasi seçkinlerle birleştirirler ve sık sık iş ortaklıkları ve şirket evlilikleri yaparlar. Buna rağmen, her iki şehrin sessizliği, üç ayrı sebebe binaen fazla uzun sürmeyecek.

1) İşsizlik: Yükselen işsizlik vurduğunda Şam’da da Halep’te de gençler, şehrin ileri gelenlerinin ne dediğine bakmaksızın sokaklara dökülecekler. Çoğu genç, marttan bu yana işsizdir. Çıkmaz bir ay daha devam etse bunlar aynı zamanda kendilerini meteliksiz de bulacaklar.

2) Cemiyet Liderlerinin Eksikliği: 1980’lerde Ahmed Kaftaro (Başmüftü) ve Bedreddin el-Şallah (Şam Ticaret Odası’nın en kıdemli üyesi) gibi cemiyet liderleri, Şam’daki öfkeli vatandaşları yatıştırmak için derin nüfuzlarını kullandılar. İnsanlar onlara uydu, sözlerini dinledi ve onların emirlerini hep sorgusuz sualsiz yerine getirdi. Şallah, 1982’de esnaftan Şam’daki greve son vermelerini istediğinde hemen çağrıya karşılık verdiler. Bugün Şam ve Halep’te benzer nüfuz ve statüde cemiyet lideri yoktur.

3) Demografi: Şam, Halep’ten daha çok, tüm Suriyelilerin kaynaştığı potadır. Şam, şehrin kırsal kesimleri, Daraa, Humus, Hama, İdlib ve İdlib’in kırsal kesimlerinden insanlarla doludur. Şam’da gösteri yapması muhtemel olanlar, Şam’ın yerlilerinden ziyade işte bu insanlardır. Bu insanlar da doğal olarak emirleri Şam’ın iş dünyasından almıyorlar.

Kaynak: Middle East Online

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas