Darbeci Mısır rejimiyle Türkiye arasında sürtüşme kaldığı yerden devam ediyor. Bunun son faslı BM çatısı altında; Genel Kurulu toplantılarında yaşandı. 

Öncesinde bazı küçük haberlerde Mevlüt Çavuşoğlu ile  Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükrü arasında bir görüşme olacağı yer aldı. Aksine toplantı bir yana iki ülke  birbirinden daha da uzaklaşmış oldu.  Cumhurbaşkanı Erdoğan Genel Kurulda  Sisi hakkında verip veriştirdi. Bir de fiili bir durum vardı. Obama’nın da katıldığı liderler yemeğinde Erdoğan ile Sisi aynı masaya  düşünce olanlar oldu. Cumhurbaşkanı  Erdoğan, Sisi gibi bir darbeciyle aynı masayı paylaşıp darbeyi meşrulaştırmayacağını söyledi.   

Esasında Genel Kurul’da yaptığı konuşmasında Güvenlik Konseyi veya beşli çetenin dünyanın vaziyetine el koymuş olduğunu ikrar etti. Elbette kabullenme anlamında değil. ‘Dünya beşten büyüktür’ dedi. Elbette yerden göğe kadar haklı ama dünya siyasi sahnesi böyle bir yer, paçasından rezalet akıyor. 

Samih Şükrü ile Çavuşoğlu’nun randevusu gerçek miydi yoksa fısıltı mıydı, anlaşılamadı. Bununla birlikte, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu karşılıklı randevu verildiğini lakin Mısırlıların kompleksli yaklaşımları sonucu görüşmenin iptal edildiğini duyurdu. Çavuşoğlu’nun sözleri dış basına da aksetti.  Çevirisinde psikopatlık anlamına gelen (muakkad nefsiyyen) ifadelerine yer verildi.

*

Bir zamanlar Reagan döneminde olmalı, bir haber yayınlanmıştı.   ‘Dünyayı deliler yönetiyor’ diye.  Abdulkadir Duru ve arkadaşları da et yiyenlerin dünyayı yönettiklerinden yola çıkarak, dünyayı hayvanların yönettiğini söylüyorlardı.   Gerçekten de dünyayı pek normal insanlar yönetmiyor.  Şimdi bir tek Kuzey Kore lideri Kim Jong-un üzerinde durulsa bile Sisi ve Putin gibi liderleri normal kabul etmek normal mi?  Gerçekten de Sisi kompleksi liderlerden birisi olmasına rağmen BM’de el üstünde tutuldu. Gerçi Mısır basını bu konuda ikiye bölündü. Kimisine göre Sisi boş koltuklara hitap etti.

Elbette Sisi taraftarları o boş koltukları dolu olarak tasvir ve takdim etmeye çalıştılar. Bu da başka bir hastalık. Belki benzeri bir tartışma Cumhurbaşkanı Erdoğan için de yaşandı. Paralel yapı olarak anılan yapının köşe taşlarından biri, köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konuşması sırasında pek iltifat görmediğini yazdı. Bunlar ayrıntı, lakin darbeci Sisi kaldığı otele ister arka kapıdan isterse ön kapıdan girsin; fark etmiyor, darbeci olmasına rağmen el üstünde tutuluyor. Günümüzde kötü adamların alıcısı pek fazla.  Kötü adamlar kötü sistemin ürünü ve ayrılmaz parçası. Sisi gibiler aynı zamanda işlevsel oluyorlar. Dolayısıyla beşli çetenin yönettiği BM  çatısı Sisi gibilerine açık.

*

Sisi uluslar arasıcamiadan daha fazlasını istiyor ve şımartılmayı bekliyor. Bu nedenle de yapılan en ufak bir eleştiriye dahi tahammülü yok. Bundan dolayı Erdoğan’ın BM çatısı altında yaptığı eleştiri hoşlarına gitmedi, hazmedemediler ve İsrail ve ABD Kongresi ile birlikte ortak söylemlerini tekrarladılar: Türkiye bölgeyi karıştırıyor ve istikrarı bozuyor.  Teröristlerle birlikte flört ediyor. Bunlar, gerçek suçlara karşı hayali suçlamalar.  Son sıralarda darbe üssü veya siyasi şeytan üssü olarak anılan BAE, bu son atışma ve sürtüşmeden sonra Türkiye’nin Mısır lideri ve halkına karşı sataşmayı bırakmasını ve saygılı olmasını istedi. Peki! Uluslararası camia açısından Sisi’nin işlevsel rolü nedir? Neden bu adamdan vazgeçemiyorlar?

Bu can alıcı sorunun cevabını Mısır’da faaliyet gösteren Vasat Partisinin Başkan Yardımcısı Dr. Muhammed Mahsup veriyor:” Uluslar arası topluluk Mısır’ın başına bir zorbayı musallat etmek istiyor.  Amaç, Mısır’ı iğdiş etmek, ruhsuz, geleceksiz ve umutsuz bırakmak…” Demek ki Mısır’ın  umutlarını tüketmek, söndürmek istiyorlar. Sisi bunun için biçilmiş kaftan.  Mısır’ın ruhunu öldürmek, söndürmek istiyorlar. Bunun için de tahnit edilmiş, mumyalanmış  Sisi gibi  firavunlara ihtiyaçları var.