Stephen Walt


Geleneksel hikmete göre Franklin Roosevelt'ten bu yana en büyük meydan okumayla karşılaşan başkan Barack Obama olacak. Sebebini görmesi zor değil: ABD ekonomisi 1930'lardan sonraki en ciddi çöküşün içine girdi ve Irak'ta kaybedilen bir savaş ve Afganistan'da kötüleşen bir durum söz konusu. Amerika'nın küresel imajı, benzeri daha önce görülmemiş bir derekeye düştü ve büyük küresel problemlere karşı Obama'nın takdir yetkisinde pek çok kaynak yok.


Karamsarlığa kapılıp gitmenin gereği de yok, mevcut zorluklarımız bazı fırsatlar da sunuyor şayet Obama kullanmada yeterince akıllı davranırsa. Umut ışığı nerede peki?


Birincisi, Bush yönetiminin mahvedici mirâsı Obama için kıymetli bir varlıktır zira Bush'un yaklaşımından – ister şekle ister esasa ilişkin olsun – farklı bir yaklaşım sergilemesinin denizaşırı ülkelerde övgü alması muhtemeldir. Obama'nın politikaları ters yüz olduğunda bu imtiyaz devam etmeyecektir ancak şu an için yeni takıma büyük bir hareket alanı sağlamaktadır.


İkincisi, Obama, dünya çapında nispi barış ve istikrarın olduğu bir ortamda başkan oluyor. Irak ve Afganistanda geçen altı yıla veya Darfur, Gazze, Pakistan ve başka yerlerden gelen kötü haberlere bakınca şaşırtıcı gelebilir bu fakat gerçek şu ki küresel şiddet düzeyi, Soğuk Savaşın bitiminden sonra düşmüştür. Daha önemlisi, büyük güç çatışması riski geçen yüzyıla oranla büyük ihtimalle daha düşüktür. Simon Fraser Üniversitesi Human Security Project'e göre silahlı çatışma sayısı 1993-2006 arasında çarpıcı bir şekilde azaldı ve ölümle sonuçlanan devlet ve devlet dışı aktör eksenli çatışmaların ortalaması son on yıllarda giderek düştü (ölçüm, yıllık ölüm sayısına göre yapıldı). Bazı bölgeler (mesela Orta Asya ve Sahra altı Afrika) şiddet artışına sahne olduysa da genel küresel eğilim yüreklendirici. Halen yaşanmakta olan çatışmalar acıklıdır ve dikkat gerektiriyorlar ancak hayati ABD çıkarlarına tehdit teşkil etmiyorlar.


Üçüncüsü, Birleşik Devletleri döven ekonomik problemler başlıca rakiplerimizi de etkiledi. Sanki ABD ekonomisi serbest düşüşe geçmiş de potansiyel meydan okuyucular gök yüzünde süzülüyorlar gibi bir durum söz konusu değil. Mevcut iktisâdi yavaşlama Çin adına da sorun teşkil etmekte, Moskova'nın ihtiraslarıne engel olmaktadır ve de İran'ın hâlihazırda yaşadığı zorluğu şiddetlendirmektedir. Serpilen bir ekonomimiz olsaydı açıktır ki daha iyi durumda olacaktık ama mevcut gerileme Amerika'nın merkezi ulusal güvenlik çıkarlarına kısa vadede bir tehdit oluşturmuyor.


Dördüncüsü, Obama, şu an için gerçekçi beklentileri olduğu görülen bir halktan yüksek düzeyde bir destekle göreve başlıyor. Amerikan halkı sıkıntıda olduğumuzu ve durumu düzeltmenin zaman alacağını biliyor ki Obama'nın yetenekli bir şekilde pekiştirdiği bir mesajdı. Demokratların Temsilciler Meclisinde ve Senato'da sağlam bir denetimleri var fakat veto'dan muaf olacakları bir çoğunluklarının olmayışı, programlarını yürütmeleri için birkaç cumhuriyetçi üyeye ulaşmalarını gerektirecektir. Bu gerçeklik, Demokrat Partideki aşırı solu yumuşatacak ve Cumhuriyetçilerdeki aşırı sağın, herşeyin sorumlusu olarak Pelosi'yi, Reid'i ve yeni Başkanı suçlamalarını güçleştirecektir.


Birlikte ele alındıklarında, bu etkenler, Başkan Obama'nın dış politikada geniş bir alanı olduğu anlamına gelir. Daha önce yazdığım gibi, câri durumumuz Birleşik Devletlerin önceliklerini açıkça ortaya koymasını ve herşeyi yapmak için uğraşmaya bir son vermesini gerektirir. İyi haber, Amerikan halkının bu değişikliği desteklemesinin muhtemel olmasıdır. Pek çok yabancı ülke, eli daha hafif bir ABD'yi hoşnutlukla karşılayacak ve şayet zor ulaşılır olursak, diğerleri bizi mutlu etmek için daha çok çalışmaya bakacaktır.


Herşeyin ötesinde, Obama'nın yapacağı en büyük hata, selefinin adımlarını çok yakından takip etmek veya selefinin yoldan çıkmasına yardım edecek tavsiyelerde bulunmuş kişilere çok fazla kulak kabartması olacaktır. Akşam yemeği için mükemmel ahbaplar olabilirler ama politika tavsiyeleri denenmiş ve sonuçları alınmıştır.


Başka bazı tehlikeler de var elbet ve ABD dış politikasının icrası kolay olmayacaktır. Bitmek bilmeyen kaygılarımdan birisi de şu: Uzatmalı iktisâdi bunalımlar geçmişte hiper ulusçuluk, faşizm, anti-semitizm ve diğer içtimâi ve siyasi hastalıklara bakir bir zemin teşkil etti. Benzer hareketler bugün yeniden ortaya çıkacak olsa, küresel şiddetin nispeten düşük düzeyi – özellikle büyük güçler arasındaki – tehlikeye girecektir. Bu demektir ki ABD ve dünya ekonomisinin rayına oturtulması, kilit bir ulusal güvenlik önceliğidir ve özel herhangi bir diplomatik inisiyatif kadar önemlidir.


Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın