Altın kuralı hatırlıyor musunuz? Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.” Dış politikada normalde ana kural gözüyle bakılmaz buna. “Göze göz” bu alanda kaideye daha yakındır. Fakat son zamanlarda başkalarının bize yapmalarını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmanın uzun vadeli mâliyetleri hakkında Amerikalıların biraz kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum.
Geçen hafta New York Times Obama yönetiminin, Amerikan gücünü çoğunu Amerikalının yeterince anlamayacağı şekilde nasıl kullandığıyla ilgili iki önemli makale yayınladı. İlk makale Obama’nın seçili hedeflere suikast politikasını işlerken diğeri Amerika’nın İran’a karşı siber savaş kampanyasını işledi. Akl-ı selim insanlar bu iki politikanın meziyetleri hakkında ihtilafta olabilirler ancak benim rahatsız edici bulduğum, kaçınılmaz olarak kendisine yer bulan gizlilik ve hilekârlıktır. Mesele hasımlarımızı aptal yerine koymaktan ibaret değil; işin sonunda kendimizi de aptal yerine koymuş oluyoruz. Daha önce de kaydettiğim üzere, hükümetlerimiz uzak diyarlarda birçok hasmane iş çevirdiğinde kamuoyu gerçekler hakkında uzun zaman bilgisiz kalıyor ki işte bu durumda Amerikan gücünün hedefindekilerin niçin bu kadar kızgın ve hasım olduklarını anlamamıza imkân yoktur. Netice itibariyle de onların davranışlarını başka taraflara, karanlık niyetlere atfediyoruz.
2009’a gidip Obama yönetiminin güya İran’a “dostluk eli” uzattığını hatırlıyor musunuz? Obama dostane görüntüler verdiği o aynı zaman zarfında İran’a karşı siber savaşı tırmandırıyormuş. İran dini lideri Ali Hamaney, Obama inisiyatifine serinkanlılıkla tepki vermiş ve şöyle söylemişti: “Yeni ABD başkanının elimizde sicili yok. Gözlüyor, izliyor ve hüküm veriyoruz. Eğer siz değişirseniz biz de davranışımızı değiştiririz. Eğer siz değişmezseniz biz de 30 yıl önceki o aynı millet olacağız.” Amerikalı üstadlar bu açıklamayı bizim samimi dostluk teklifimize karşı bir tersleme olarak değerlendirdiler hemen. Edinilmiş bilgi ve tecrübe ışında bakınca, açıktır ki Hamaney’in şüphe etmek için her sebebi vardı; artık Obama’yı tabiatı gereği güvenilmez bulmak için gerekçeleri de var. Molla rejiminin hayranı değilim ancak yaklaşımımızda mündemiç olan çelişkiler onun başarısız olmasını fiilen kesinleştiriyordu ki olan da bu.
Hala merak ediyoruz: “Bizden niçin nefret ediyorlar?” Pekâla, belki de bazı insanlar deliye dönüyor çünkü birilerinin bize karşı yapmaya cüret etmeleri durumunda haksız ve iğrenç bulacağımız hareketleri yapıyoruz. Amerika’nın, gücünü böylesine eli kolu serbest bir şekilde kullanmasına cidden şaşırmıyorum zira büyük güçler buna meyillidir. Hükümet yetkililerinin bazı siyasi avantajlar elde edeceklerini düşündüklerinde sessizliği tercih etmelerini veya süper-gizli politikalar hakkında sadece bilgi sızdırmalarına da şaşırmıyorum. Fakat fiili irtikap eden değil de fiilin kurbanı olan biz olsaydık itiraz edilebilir bulacağımız hareketlere başkaları kızdığında Amerikalıların şaşırmalar veya çileden çıkmaları gerektiğini de düşünmüyorum.
Başkalarına bu şekilde davranmayı sürdürdüğümüz takdirde bir başkasının da bize aynısını yapması sadece zaman meselesidir.
Kaynak: Foreign Policy
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın