İran'daki protestolar esasen seçim sonuçlarıyla değil, sıradan insanların hükümetin elinde oyuncak oldukları hissiyatıyla alakalı. Genç İranlılar kendilerine hakları olan vatandaşlar gibi muamele edilmesini istiyorlar, bu yüzden Hamaney'in ne dediği onlar için özel önem taşımıyor

İran'daki sokak protestoları ve diğer olaylar, olan bitenlerin gerçek niteliğine ve önemine dair Ortadoğu'da ve dışarıda muazzam bir spekülasyon silsilesine yol açtı. Bilgili akademisyenler, tecrübeli diplomatlar ve İran veya bölge hakkında az bilgisi olan diğerleri fikir beyan ediyor ve bu fikirler genellikle spekülasyonlara ve varsayımlara dayanıyor. İran'daki insanlara temas eden ve gelişmelerin ardındaki sebepleri yansıtan açık gerçekleri ara ki bulasın. Sorun değil: Tarihsel gelişmeler envai çeşit mahlukatı bir araya getiren kocaman siyaset ahırlarıdır.
İran'daki olayların sonunun nereye varacağı belirsizliğini korusa da, son derece önemli. Şah'ı deviren
İslam devriminden beri çağdaş İran için büyük ölçüde yeni bir durum bu. Ancak daha
genel bağlamda, hükümetlerinden idiot muamelesi görmeyi sevmeyen insanların rutin davranışı söz
konusu; insanlar aptal yerine kondukları süreçlere direnir. Tarih bize şunu gösterdi ki, dünyanın her köşesinde büyük haksızlıklara uğrayan insanlar eninde sonunda ayağa kalkar ve 'yeter artık' der.
Yüz binlerce insanın hükümetlerinin emirleri hilafına sokağa dökülmesi fenomeni son yıllarda birçok
ülkede yaşandı: İran, Filipinler, Endonezya, Ukrayna ve diktatörlerin halkın talebiyle koltuklarından inmek zorunda bırakıldığı başka ülkeler. Bunun İran'daki son tezahürü, seçimin tartışmalı sonucuyla bağlantılandırılıyor. Fakat bu sadece bir tesadüf, İran'da cumhurbaşkanlığının gerçek iktidar kaynağı olmadığını ve seçimi kim kazanırsa kazansın bunun İran'ın kontrollü sisteminde pek az gerçek sonucu olduğunu herkes biliyor.
Protestolar esasen seçim sonucuyla değil, sıradan insanların hükümetin elinde oyuncak oldukları hissiyatıyla alakalı. Gösterilere katılan İranlıların çoğu 1979'dan sonra doğmuş gençler, bu yüzden ülkede güç merkezlerine hâkim olmayı sürdüren devrimci seçkinlerin önünde saygıyla eğilmeyi her zaman kabul etmiyorlar. Genç İranlılar, kendilerine hakları olan vatandaşlar ve şeref duygusuna sahip insanlar gibi muamele edilmesini isteyen son Ortadoğulu nesline mensuplar. Dini lider Ali Hameney'in ne dediği onlar için özel önem taşımıyor ve protestoları sürdürecekler. Zira hükümetin sonuçları açıklarken sergilediği katılığı, kendilerine keriz ve köle muamelesi yapılması gibi görüyorlar.
Onlara hissettirilen şey, bir maskaralığın parçası haline getirildikleri ve normal insanlar kendilerine böyle davranılmasından genelde hoşlanmazlar.
Ekonomi, ordu, ideoloji, bürokrasi ve polisin manivelaları İran'daki mevcut seçkinlerce son derece sıkı kontrol ediliyor ve bu da protestoları daha da çarpıcı kılıyor. İran'da ve genel olarak Ortadoğu'da protestoların dallanıp budaklanma potansiyeli büyük, zira İran'ın ağırlıklı bir rolü var. Son iki nesilde bölgeyi etkileyen en önemli iki olay 1967'deki Arap-İsrail savaşından Arapların yenik çıkması ve İran devrimiydi. İran bölgenin birçok kesimini etkiliyor, zira bölgede ideolojik nüfuza sahip ve Arap dünyasındaki İslamcı hareketlere destek sağlıyor. Buna bir de İran'ın, ABD, İsrail ve muhafazakâr Arap rejimlerine karşı koyup meydan okuyan bölgesel güçlerin oluşturduğu 'direniş cephesi'nin lideri olmasını ekleyin.

Arap dünyasına da sıçrayabilir
İran bir kez daha kitlesel siyasi protestonun, hatta devrimci değişimin standardını belirlerse, bunun bölge çapındaki etkisi muazzam olacak. Araplar İranlıların 30 yıl içinde ikinci kez baskıcı rejimlerine korkusuzca meydan okumasından hiç memnun olmaz. Arap dünyasının insanları da, kendilerine, sahte seçim ve diğer sömürü biçimleriyle sürekli taciz edilebilen, düşünmeyen aptallar muamelesi yapan anti-demokratik ve baskıcı siyasi sistemlere boynunu büküp katlanıyor.
Bugünlerde İran'daki durumun ayrıntıları, İran'ın siyasi kültürüne has bir görünüm arz ediyor; ipleri elinde tutan seçkinler ciddi ideolojik çatlaklardan mustarip ve büyük bir nesil farklılığı da devreye giriyor. Fakat yönetici iktidar yapısına kendiliğinden kitlesel direniş İran'a özgü değil. Bu olayların seçime dair dar bir protestodan ziyade tam da İslam Cumhuriyeti'nin sisteminin meşruiyetine yönelik ciddi bir meydan okuma olduğu anlaşılırsa, İran örne-
ğinin 1979'da gerçekleşmeyen bir tarzda, bölgenin Arap kesimlerine sıçramasına hiç şaşırmayalım. (Ortadoğu merkezli internet sitesi, 21 Haziran 2009)

 

 

 

Kaynak: Radikal