Şimdi Arap Birliği, Suriye'deki krizin halli için hazırladığı planı, destek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sormaya karar vermişken, Suriye'de uluslararası müdahale ihtimali biraz daha öne çıkıyor. Bu, giderek tırmanan şiddet ve yayılan siyasi krizin nasıl sona ereceğine dair zaten bol miktarda olan tartışmalara yeni bir boyut katıyor.

Son birkaç ayda Suriye'de olayların nasıl bitebileceği konusunda onlarca senaryo duydum. Bunlardan bazıları makul, bazıları ise hayalciydi ama hepsi, bilgi sahibi gözlemciler ve analistler tarafından ciddi bir şekilde savunuluyordu. İşte bunlardan bazıları:

İşittiğim en yaygın senaryo, gerginlik ve şiddetin devam ederek öyle bir noktaya geleceği ki, önümüzdeki yıl ekonomik çöküşün, Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin bazı etkili şahsiyetlerinin Esad'ın krize siyasi bir çözüm bulabileceği ümidini kaybederek bir darbe yapmalarına yol açacağıdır. Böyle bir darbeye, göstericilerle anlaşma yapılması gerektiğini düşünen Alevi ve Sünni subaylar liderlik edebilir. Bunlar, Esad Hanedanı'nın devrilmesi sonrasında Alevileri geniş çaplı intikam saldırılarından kurtararak Suriye'yi ciddi siyasi demokratikleşme yoluna sokarlar. Bunun farklı bir halinde de baştaki liderlere içerden suikast gerçekleştirilmesi ve krize hemen bir son verilmesi öngörülür.

Yaygın olan diğer bir senaryo da Rusların, Esad'ın yaklaşımının başarısızlığa mahkum olduğunu idrak edeceği ve Güvenlik Konseyi'nin Şam'a baskı yapacak hareketlerini önlemek için mevcut veto kullanma rotasından sapacağıdır. Bu senaryoda Rusya Esad'ı görevi bırakmaya ve ailesi ve zenginlikleriyle birlikte ülkeden ayrılmaya ikna eder.

Bunun farklı bir şekli, Alevi liderler, subaylar ve önde gelen iş adamlarının, müştereken mevcut trendin devam etmesi halinde başarısızlığa mahkum olduklarına karar vereceklerini ve bu iki şeyden birini yapmak için birlikte çalışacaklarını öngörür: Ya bir darbe yapılmasını sağlamak ve Esad'ı zorla ülkeden çıkarmak ya da onu oturtmak ve onun rejiminin dayandığı sütunları olarak sadece başarısızlık gördüklerini, bu yüzden, ülkeyi tahrip edecek tam bir çöküş yerine iktidarı demokratik bir geçiş yönetimine teslim etmek zorunda olduğunu ona açık bir şekilde belirtmek.

Bazı insanların görüşüne göre daha çarpıcı ihtimal, bölgesel ve küresel güçlerce Suriye'nin kuzey ve güney sınırları boyunca güvenli bölgeler oluşturulması ve uçuşa yasak bölgeler oluşturulmasıdır. Bu, onbinlerce asker ve siville içeriden çöküşü hızlandırarak rejimin iktidardan ayrılmasını hızlandıracaktır. Toplumun her kesimini etkileyecek olan, ekonominin daha da bozulmasıyla hız kazanan bu süreç, Suriye'yle havacılık ve bankacılık irtibatının yasaklanması da dahil uluslararası yaptırımların da sıkılaşmasıyla, temel ihtiyaç maddelerin eksikliğine yol açacak, patlayan enflasyon da çoğu Suriyelinin normal bir hayat yaşayabilmesini imkansız hale getirecektir. Bu ayrıca Şam ve Halep'te kitlesel rejim karşıtı gösterileri ateşleyecektir ki bu, Esadların ölüm haberi demektir.

Daha kuvvetli ihtimal, Suriye toplumunun etnik sınırlar dahilinde kutuplaşması ve tam bir iç savaşın bütün haldeki devletin çöktüğü noktaya varması ve Alevilerin ülkenin kuzeybatısındaki merkezlerinde kendi devletlerini kurmak için dağlara çekilmeleridir. Bazıları Suriye Alevi, Dürzi, Kürt ve Sünni varlıklar dahil çeşitli devletçiklere bölününceye kadar “dış güçlerin” iç savaşı tahrik etmeleriyle başından beri krizin tek gayesinin bu olduğunu savunurlar.

Bu, Irak'ın bütün bir devlet olarak parçalanma ve geride Sünni, Şii ve Kürt varlıklar bırakmayla karşı karşıya kalmasıyla aynı zaman meydana gelir. Elbette bu senaryonun arkasındaki suçluların İsrail ve Amerika olduğu söyleniyor. Bunların Orta Doğu'da egemenlik kurma arzuları, büyük, kuvvetli Arap devletler yerine zayıf, etnik devletçiklerle çok daha kolay olur. Böyle bir senaryoda İsrail, 1980'lerde Lübnanlı gruplarla yapmaya çalıştığı gibi hemen bazı devletçiklerin yardımına koşacaktır.

En korkunç senaryo ise Suriye'de durumun kötüleşmesinin Esad rejimini Samson Tercihi'ni uygulamaya götüreceğini öngörür. Bu durumda Suriye, Levant'ı yangın yerine çevirmek için anlaşmazlıkları körüklemeye ve kaosu tüm bölgeye yaymaya çalışacaktır. Bu tercih, Esadlar'ın Suriye'ye bir bütün olarak yönetemeyeceklerse civardaki hiç kimsenin barış ve güvenlik içinde yaşamaması gerektiği faraziyesine dayalıdır. Bu senaryo, Lübnan, İsrail, Ürdün, Türkiye ve Irak'a saldırma ya da çekişmeleri körüklemeyi de içerir. Belki bu, kimyasal silahlar hatta nükleer silahların kullanılmasıyla da neticelenebilir.

Bunlar bugünlerde bölgede yaygın olarak dolaşan senaryoların en makul olanlarıdır. Daha müfrit senaryoları ise başka bir gün inceleyeceğiz.

Kaynak:  The Daily Star
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas