Halis Toprak, eski bir tartışmayı alevlendirdi ve güncelleştirdi. Hazperestlik olarak anılabilecek olan kendisinden çok küçük yaşta bir bayanla (Nazlıcan) evlenmesini Hazreti Peygamberin (S.A.V.) Hazreti Aişe (Radiyallahu anha) ile evlenmesine benzetti. Bu mesele, çok kez bu durumlara veya zevkperestliğe alet edildiğinden dolayı izaha muhtaç.

Birincisi, evlilik hususunda ümmetin fertleriyle Peygamberinin statüsü bir değil. Bunun tarihi ve sosyolojik nedenleri var. Tarihi nedenlerini Süleyman Ateş, geçenlerdeki bir yazısında çok isabetli bir biçimde yazdı. Kendisine tevdi edilen bir soru çerçevesinde konuyu aydınlatmış.

"SORU: Kur'ân'da adaletli olunabildiği sürece en fazla 4 eşe izin verilirken Hz. Muhammet nasıl oluyor da 10-11 eş alabiliyor? Kuran'ın hükümleri Peygamber'e işlemiyor mu? Bunu çok merak ediyorum. (Hasan Berk)

CEVAP: Kadın sayısını sınırlayan Nisa Suresi'dir. Medine döneminin ortalarında inmiştir. O zamana kadar toplumda erkekler istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi. Kiminin 20, kiminin 30, kiminin 3, kiminin 1 karısı vardı. Ama Nisa Suresi kadın sayısını 4'le sınırlayınca başkaları 4'ten fazla kadınlarını boşadı. Bu kadınlar başkalarıyla evlenebilirlerdi. Ama bundan önce inmiş olan Ahzab Suresi'nin 5'inci ayeti, Peygamber zevcelerinin müminlerin anneleri olduklarını belirtmiştir. Böyle olduğuna göre Peygamber bunları boşasa bu kadınlar başkalarıyla evlenemeyeceğine göre perişan olurlardı. Onun için Ahzab Suresi'nde Peygamber'in almış oldukları eşlerinin kendisine helal kılındığı belirtilmiştir. Bu, onun peygamberlik mevkiiyle ilgili özel bir durumdur…"

*

Obama'dan önce de Clinton'lar ve özellikle Bill Clinton, Hazreti Aişe'ye (R.A.) göndermeler yapmış ve onun kitle önderi olduğunu söylemiş ve akabinde bir benzetmede bulunmuştur. "Belki günümüzde yaşasalardı Hazreti peygamber bir fabrika kurar ve müdürlüğüne de Hazreti Aişe'yi getirirdi"demiştir.

Burada Hazreti Peygamberi bir fabrikatör olarak göstermek kasıt olmasa bile bir sui-i edeptir ve Peygamberlerin hukukunu ve Allah ve ümmetleriyle yatay ve dikey ilişkilerini bilmemektir. Dolayısıyla Hazreti Aişe ile alakalı olarak birden fazla istismar konusu var. Bunlardan birisi de, Halis Toprak'ın zımni olarak seslendirdiği; Hazreti Peygamber'le küçük denilebilecek bir yaşta evlenmesinin örnek alınması ve bu hükmün genelleştirilmeye çalışılmasıdır. Burada Halis Toprak'a sorulması gereken çok sualler var. Acaba Hazreti Peygamberin özel hukukunu biliyor mu? Yani onu bu ayrıntılarda örnek aldığı gibi gece hayatında yani Hazreti Peygambere farz olan teheccüt namazında da örnek alıyor mu? Yine Halis Toprak gibi aynı kafadan Malezyalı birisi 'Hazreti Peygamber 11 eş almıştı ben de bu sünneti uygulayacağım' diye arkasına 10 kişilik bir harem dizmiş ve takmış ve ortalıkta onlarla dolaşıyordu.  Lakin Malezya'daki şer'i mahkeme ve otoriteler söz konusu kadınlar ile bu işgüzarı birbirinden ayırmıştı.

*

Geçenlerde bir benzeri olay daha oldu ve 8 yaşındaki bir Suudlu kızın 55 yaşındaki bir erkekle izdivacı tepkiler üzerine direkten döndü. Bizim basınımız sadece 8 yaşındaki kızla 55 yaşındaki erkeğin evlenmesine odaklandı veya kafasını taktı. Riyad'ın 217 kilometre kuzeyindeki Unayzah'lı 8 yaşındaki kız, babasının zorlamasıyla 55 yaşındaki bir erkekle evlendirilmek istenmiş lakin olayın duyulması, şuyuu ve gelen tepkiler üzerine bu evlilik suya düşmüş. Halbuki, bu ve benzeri ülkelerde o kadar çok çarpıklık var ki, saymakla bitmez. Bunlardan birisi Suudlu erkeklerin yabancı kadınlarla evlenmeleri ve buna tepki olarak Suudlu kadınların da ikinci ve üçüncü eş olmaktansa evde kalmayı yeğlemeleridir. Buna bekarlık ve yerel dilde 'anvese' diyorlar. Suud dahil artık bütün İslam ülkelerinde yaşlanmış kuşaklara mümasil evlenmeden yaşı kemale ermiş kuşaklar var.  Yıllar önce bu tarz evlilik yaşını geçmiş Suudlu kızların sayısı 1.5 milyon olarak veriliyordu. Şimdi ise sayıları ne kadar olmuştur Allah bilir. Lakin bu vakalar dini uygulamanın bir sonucundan çok sosyolojik gerçeklerdir. Sözgelimi İslam köleliğin kaldırılması için teşviklerde bulunmuş ve köleliği kaldırmak için her yola başvurmuş lakin kölelik kurumu ancak küresel bir süreçte son bulmuştur. İslam çatısı altında kölelliğin devamı sosyolojik bir vaka olmasına rağmen kimileri bundan dolayı İslamı suçlamışlardır. Evlilik meselesi de öyledir. Peygamberimiz Hazreti Aişe ile nispeten genç denebilecek bir yaşta evlenmesine rağmen aynı yaşlarda Hazreti Fatıma ile evlenmek isteyenleri geri çevirmiştir. Evlenecek erkek ve bayanının yaşlarının birbirine yakın ve denk olması istenilen bir durumdur. Bunun hukukta da yeri vardır. Şayet ve söz gelimi Suudi Arabistan Hanefi aile hukukunu uygulamış olsaydı bu tarz tablolarla karşılaşmayacaktı.  Hatta Hanefiler evlenme konusunda ailenin otoritesine mukabil kızın otoritesini esas almışlardır. Yani kız istediği biriyle evlenebilir. Burada getirdikleri başka kısıtlayıcı ve dengeleyici bir kural da denklik şartıdır. Aldanma ve aldatma olmasın diyerekten denkliği de getirmişlerdir. Buna göre, açık yaş ara farkı ile bir erkek küçük yaşta birisiyle evlenemez. Evlendiğinde küfüv ve denklik şartı devreye girerek yaş farkından dolayı bu evlenme akdine izin verilmez. Bazı yaşlı sahabiler Hazreti Fatımayı istemişler lakin Peygamberimiz Fatıma'nın küçük olduğunu ifade ederek bu evliliğe izin vermemiştir. Bilahare yaşı yaşına uygun olan kendi akranı olan hazreti Ali ile evlendirmiştir. Burada küçük yaşta Hazreti Fatıma'yı evlendirmemesi calib-i dikkat bir husustur. Burada Halis Toprak gibilerine de cevap olan ikinci bir husus da genç Fatıma'yı ( Radiyallahu Anha) yaşlı sahabilere vermemesidir ( El Mer'etü'l Müslime ve Kadaya el Asr, Muhammed Heysem Hayat, s: 207, Daru'l Fikr) . Ders veya örnek almak istiyorsa Halis Toprak'a Hazreti Fatıma modeli yeter de artar bile…