Demokrat Parti'nin başkan adaylığını resmen kabul konuşmasında Barack
Obama ince bir çizgi üzerinde yürümek zorundaydı. Denver futbol stadını dolduranlar hevesle, Obama'yı ulusal siyasetin zirvesine çıkaran hitabeti ve idealizmi duymayı bekliyordu. Aynı zamanda Cumhuriyetçilerin, ona dair çizdiği boş karizmadan başka bir özelliği olmayan siyasi rock yıldızı karikatürüne de karşı koymalıydı. Bu da kampanyanın 'Evet, başarabiliriz' sloganına bir içerik katmak anlamına geliyordu.
Kalabalıkları coşturan Cumhuriyetçi karşıtı 'Sekiz yıl yeter!' sloganının ötesine
geçip, gelecek dört yılda Demokrat bir yönetimin izleyeceği politikaların ana hatlarını anlatmak anlamına geliyordu.
Obama bunu hatırı sayılır raddede başardı. Bazı önerileri tanıdıktı: Vergi
yasasının çalışan ailelerin ve küçük işletmelerin yararına yeniden düzenlenmesi ve 'işlerimizi deniz aşırı taşımaya çalışan şirketleri' frenleyen engellerin kaldırılması. Bazıları sürpriz oldu: 'Nükleer gücü güvenli kullanma yollarını' da içeren bir enerji politikası. Obama dış politika fikirlerini gayet ayrıntılı anlattı; düşman ülkelerle bile iletişim kanalları açmaktan dem vurdu. Terörizmle, hastalıklarla ve iklim değişikliğiyle mücadelede diğer ülkelerle işbirliğini öneren bildik politikasına ilave olarak, "İran'ı nükleer silah elde etmekten alıkoyabilecek olan sert, doğrudan diplomasiyi yenileme" sözü verdi.
Önerilerine Demokratların iki tanıdık teması hâkimdi. Biri vergi yasasını zenginliğin yeniden dağılımı yönünde kullanmak. İkincisiyse hükümet  harcamalarını eğitim ve istihdam fırsatlarını eşitleyecek biçimde artırmak. 'Sıradan Amerikalılara' hitap eden bu temaları iyi kullanan Hillary Clinton'ın ön seçimlerde kaydettiği başarı da bu yüzden tesadüf değil.
O çoğu Amerikalı'nın Obama'nın zenginlere yarayan vergi boşluklarını kapatmak ve federal bürokrasideki israf, yolsuzluk ve suiistimali ortadan kaldırmak vaatlerine coşkuyla tepki verdiğine kuşku yok. Ancak daha fazla hükümet harcaması ve daha adil bir vergi yasasının gelir adaletsizliğini azaltmaya veya bir önceki kuşakta çelik ve otomotiv endüstrisindeki iyi ücretli işlere güvenebilen çalışanlar için yeni iş fırsatları yaratmaya yetip yetmeyeceğini merak edenler de olacaktır.
Obama Bill Clinton başkanken 23 milyon iş yaratıldığına dikkat çekti -fakat bu işler 1950'ler ve 60'lar ekonomisinin yeniden yapılandırılmasıyla yaratılmadı. İlerleyen günlerde John McCain Obama'dan, ülkeyi çıkarmayı planladığı yolculuğun bir nostalji gezisinden ibaret olmadığını göstermesini muhakkak ki isteyecektir. Bu da Demokratların daha fazla eşitlik hedeflerini, küresel ekonominin gereklerini kabul edip hayata geçiren daha faal yönetimle uzlaştırması anlamına gelecek.

 

Kaynak: Radikal