Rusya, Türkiye'nin başta gelen enerji kaynağı ve ticaret ortağı. Seyfettin Gürsel'in altını çizdiği üzere, eğer Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu olan "cari açığını azaltacaksa, bunu Rusya'ya daha fazla mal ve hizmet satarak yapacak." (Referans, 28 Ağustos)
Gürcistan ise, Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum boru hatlarının geçtiği, Türkiye'yi Hazer Denizi ve Orta Asya enerji kaynakları ve pazarlarına bağlayan ülke. Rusya ile Gürcistan arasında çıkan savaşın Ankara'yı gerek ekonomik, gerekse siyasi açıdan çok güç bir durumda bıraktığı muhakkak. Bu açıdan Kafkasya'da barış ve istikrarın bir an önce sağlanmasında belki en büyük çıkarı olan ülke, Türkiye.

Krize seyirci kalması düşünülemeyecek olan Ankara, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilecek bir konuma da sahip. Zira savaşın ve uluslararası nitelik kazanan krizin her iki tarafıyla da iyi ilişkileri olduğu gibi, (bu alanda ne denli tutarlı olduğu sorgulanabilecek ise de) ilke olarak uluslararası sorunlara görüşme, diyalog, uzlaşma yoluyla çözüm arama politikası uyguluyor. Ankara'nın daha 2000 yılında ortaya attığı ve şimdi canlandırmaya çalıştığı Kafkas İstikrar Platformu (KİP) girişimi, gerek bölgede suların durulmasının sağlanması, gerekse Türkiye'nin ulusal çıkarlarının güven altına alınması açısından bir imkan.Ancak girişimin çok çetin güçlüklerle karşı karşıya olduğu muhakkak. Bunların başta geleni, aralarında istikrar ve işbirliği sağlamayı hedeflediği taraflar arasındaki sorunların büyüklüğü: Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya'yı kendi parçası sayarken, Rusya bunların bağımsızlığını tanıdı. Ermenistan, Azerbaycan'ın topraklarının beşte birini işgal altında tutuyor. Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki bulunmuyor. Öte yandan KİP'in içeriği de belirginlik kazanmış değil. Eğer KİP, sınırların kuvvet yoluyla değiştirilemeyeceği ilkesini içerecek ise (ki öyle olmak zorunda) Rusya, Abhazya ile Güney Osetya'nın bağımsızlığını tanımaktan geri adım atacak mı? Ermenistan, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'ın bir parçası olduğunu kabul edecek mi?

Ankara'nın Batılı müttefiklerin desteği olmaksızın KİP girişiminde başarı sağlaması mümkün değil. ABD'nin bilgi verilmemesinden şikayetçi olduğuna dair haberler var. Öte yandan Batılı müttefikler arasında Rusya'ya karşı izlenecek politika konusunda görüş birliği olduğu söylenemez. ABD, Rusya'ya bedel ödetmeye kararlı. Ancak bu bedelin diplomatik alanla sınırlı kalması yüksek olasılık. Askeri yeteneklerini Irak ve Afganistan'a bağlamış olan Washington'ın, Gürcistan (ya da Ukrayna) nedeniyle Rusya ile çatışmayı göze alması beklenmiyor.

AB ise, Rusya krizinde, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgali sırasında sergilediği ayrışmayı andıran bir biçimde bölünmüş durumda. Başta (eskiden Sovyet blokunda yer alan) Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere, Britanya, Hollanda ve Kuzey Avrupa ülkeleri Rusya'ya bedel ödetmek, bu arada Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO'ya dahil edilmesi sürecini hızlandırmaktan yana bir tavır içinde görülüyorlar. Fransa, Almanya, İtalya, Belçika gibi "Eski Avrupa" ülkeleri ise, Moskova ile gerginliklerin tırmandırılmasından yana olmadıkları gibi, Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliği konusunda acele edilmesini istemiyor.

Bugünkü koşullarda KİP girişiminin Ankara için vaad ettiği belki en büyük fırsat, Ermenistan ile olan ilişkilerini normalleştirmek, bu yolla Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilerlemekte olan barış görüşmelerine de olumlu katkıda bulunmak. Girişim giderek Ermenistan'ın bir yanda Türkiye, öte yanda Azerbaycan ile ilişkilerinin normalleşmesine hizmet edip, Rusya ve İran'ın nüfuzundan kurtulmasına yol açacak olursa Batılı müttefiklerin hepsinin bundan memnunluk duyacağına şüphe yok. Ermenistan'ın yeni başkanı Serj Sarkisyan gerek Ankara, gerekse Bakü ile sorunları aşmaya istekli görünüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sarkisyan'ın Türkiye-Ermenistan futbol maçı dolayısıyla davetini kabul ederek Erivan'a gitmeli.

 
Kaynak: Zaman