Afganistan’da silah dağıtmak tehlikeli bir iştir. Fakat Afgan köylerinin savunma güçlerini silahlandırmak, General David Petraeus’un Taliban’a karşı stratejisinde merkezi önem taşıyor.
Afganistan’daki ABD ve NATO güçlerinin komutanı, Sünni Arap savaşçıları hükümet müttefiki yerel savunma birimlerine katılmaya ikna ettiği Irak için hazırladığı direniş karşıtı kılavuzdan bir sayfa koparıyor.
Fakat bu durum, bir dizi yabancı gücün silahlı adamları kontrol etmeyi denediği ve başarısız olduğu Afganistan’ın tehlikeli arazisinde yerel halkı ‘istihdam etmenin’ işe yarayacağı anlamına gelmiyor.
Amerikalılar sık sık çabuk unutmakla suçlanır. Fakat Afganlar, Rusların oluşturduğu ve kırsalda merhametsizce davranıp Sovyetler çekilince birbirleriyle savaşan milisleri gayet iyi hatırlıyor. Taliban’ın düşüşünden bu yana, uluslararası güçler bu milisleri silahsızlandırmaya çalışıyor.
Güney Afganistan’ın ABD destekli hükümet güçlerinin veya Taliban’ın sıkı kontrolü altında olmayan uzak bölgelerindeki köylülerle temas kurmak için iyi sebepler var; en önemlisi, Petraeus’un küçük köylerin her birini Taliban’dan korumaya yetecek kadar askere sahip olmaması. Fakat yerel halk daha iyi istihbarat alırken ve ailelerini korumak için daha fazla gerekçeye sahipken, yabancılara genellikle şüpheyle bakılıyor. Yerel halk her şeyden haberdar olabiliyor. Timler Özel Güçler’den asgari eğitim alacak; onlara üniforma, silah ve Hamid Karzai’nin merkezi hükümetinde menfaat sahibi olmaları için aylık maaş verilecek.
Savunma birimleri, bir Afgan hükümet yetkilisinin deyişiyle ‘kesinlikle milis değil’, yerel polis gücü olacak. Adını ne koyarsanız koyun, aşiret düzenine dayalı Afganistan’dan söz ediyoruz ve burada silahlı güçlerin ne yapacağı öngörülemeyebilir. Ülke tarihi savaş ağaları, yolsuzluk, aşiret kavgaları, rüşvet talep eden veya vergi dayatan silahlı liderlerle dolu. Hükümetten ziyade en çok korku salana sadakat duyulabilir.
‘İşe alınacak’ kişilerin Irak’taki Sünniler gibi direnişçi olmayacağı düşünülse de, yerel güç odaklarıyla ittifak kurabilirler. Karzai, kontrolün kendi elinde kalması için bu birimlerin ABD ordusu yerine İçişleri Bakanlığı’na rapor vermesinde ısrar etti.
Petraeus bunu kabul etmek zorunda kaldı ve Karzai’yi, bu güçlerin direnişe karşı geçici bir çözüm olduğu konusunda temin etmeye çalıştı. Bu güçler Taliban’a karşı savaşta yardımcı olabilir. Mesele, merkezi hükümetin tarafında kalmalarının nasıl garanti altına alınacağı. (Başyazı, 19 Temmuz 2010)
Kaynak: Radikal