Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde tahminen 1.5 milyon etnik Ermeni katledildi. 1915 ile 1918 yılları arasında Türkler tarafından gerçekleştirilen bu kan banyosu soykırımdı ve bu isimle anılmalı. Bunu ABD’nin resmi tutumu haline getirmek yönünde bağlayıcı olmayan bir tasarıyı kabul etmekle Başkan Howard L. Berman ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin diğer üyeleri, ABD’nin bu konuda ahlaki bir tavır benimsemesini talep eden seçmenlere verdikleri sözü yerine getirmiş oldu.

Maziyle yüzleşmek şart
Şimdi böyle sembolik bir adımın ABD’nin stratejik çıkarlarına da hizmet edip etmediğine Kongre ve Başkan Barack Obama karar vermek durumunda. Obama şu an için, George W. Bush ve Bill Clinton gibi kendisinden önceki başkanların yolundan gidip ‘hayır’ diyecek gibi görünüyor.

ABD için Ermeni katliamına dair tarihi hakikati savunmak önemli. Daha da önemlisi, bizzat Türklerin acımasız tarihleriyle yüzleşmesi. Almanya’dan Güney Afrika’ya oradan Arjantin’e kadar, ülkelerin şiddet dolu mazileriyle dürüstçe yüzleşmelerinin birçok örneği var.

Türkiye’yse bunu yapmak yerine Temsilciler Meclisi komitesinden 23’e karşı 22 oyla geçen kararın ardından istişarede bulunmak için büyükelçisini çağırdı; kararın ülkenin onurunu kırdığını açıklayarak, ABD-Türkiye ilişkilerinin yanı sıra Ermenistan Cumhuriyeti’yle ilişkilerin normalleştirilmesini öngören protokollerin mecliste onaylanması üzerinde olumsuz etkilere yol açacağına dair uyarıda bulundu.

Türkler ve Ermeniler açısından daha hayırlı yaklaşım, geçen yıl diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ortak sınırın tekrar açılması amacıyla hazırlanan protokolleri onaylamak olacaktır. ABD’deki oylama, bu sürecin daha da yokuşa sürülmesinin mazereti haline gelmemeli.

Obama 2008’deki seçim kampanyası sırasında katliamların soykırım olarak tanınmasına net destek vermişti. Ancak başkan olunca terazinin bir kefesine bu tutumunu, diğer kefesineyse Afganistan’da, Irak’ın istikrara kavuşturulmasında ve İran’a yönelik BM yaptırımlarında Türkiye’nin desteğine duyulan ihtiyacı koymak zorunda kaldı. Türkiye NATO’daki yegâne Müslüman ülke ve halihazırda BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi.

Asıl yükümlülük Türkiye’nin
Bütün ABD yönetimlerinin Türkiye’yle hayati önemdeki stratejik ittifakı gözetmesi gerektiğini anlıyoruz. Geçen yıl Türkiye’yle Ermenistan’ın protokolleri imzalamasında önemli rol oynayan Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, anlaşmanın iki ülkenin kanlı tarihini ele alacak bir komisyon kurulmasını öngördüğüne dikat çekti ve ‘iki ülkenin aralarındaki meseleyi nasıl çözeceğini belirlemenin başka bir ülkenin işi olmadığını’ savundu. Bu doğru, fakat Ermenilerin böyle bir komisyonun tarihi temize çıkarmasından duyduğu korkuyu da anlıyoruz.

Hedef, geçmişin hayaletlerini huzura kavuşturarak Türkiye’yle Ermenistan’ı barıştırmak. Bu her iki ülke halklarının olduğu kadar ABD’nin de çıkarına. Bunun gerçekleşebilmesi içinse Türkiye’nin Ermeni soykırımını kabul etme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. (Başyazı, 8 Mart 2010)

Kaynak: Radikal