Esat’ların kaderinin düğümü Cenevre’de mi atıldı? Şöyle ki, baba Esat ile baba Bush arasındaki tarihi görüşme ve pazarlık, Saddam Hüseyin’in güçlerinin Kuveyt’ten atılmasından bir müddet önce Cenevre’de yapılmıştı. 21/11/1990 tarihli görüşme, tarihin sırlarından bazılarını barındırıyor. Mutad olduğu gibi bu uzun toplantıda önemli pazarlıklar yapılmıştır. Suriye’nin Bush’un küresel koalisyonuna katılması karşılığında Esat ne almıştır? Esasen belirli hizmetleri karşılığında Kissinger ile baba Esat arasında 1974 yılından itibaren sürdürülen pazarlıklarda en temel mesele İsrail’in Golan Tepelerini iade etmeye yanaşmamasının karşılığı olarak Lübnan’da elinin salıverilmesi kararlaştırılmış veya başka bir ifade ile sus payı olarak Şam’a nüfuzunu Lübnan’a yaymasına müsaade edilmiştir.
Emektar Lübnan Maruni Patriği Nasrullah Sufeyr, Cenevre’deki bu pazarlıkta, daha önce Suriye’nin sahasına terkedilen Lübnan’ın 10 yıl daha bu ülkenin vesayetine bırakıldığını ve sürenin temdit edildiğini söylemiştir. Lakin yine Irak meselesi nedeniyle 2003 yılından itibaren Şam ile Washington arasındaki ilişkiler bozulmaya yüz tutmuştur. Bunun akabinde Beşşar Esat, Lübnan’dan atılmaları için hazırlık yaptığını düşündüğü Refik Hariri’den intikam almak için onu bir suikastla ortadan kaldırarak kendi ayağına kurşun sıkmıştır. ‘Men istacele’l şey’e kable evanihi ukibe bihirmanihi/ bir şey olgunlaşmadan elde etmek isteyen ve bu yönde acele eden mahrum kalır’ deyiminin çağrıştırdığı duruma düşmüştür. Refik Hariri’nin öldürülmesinden sonra BM’de alınan karar doğrultusunda Suriye ordusu ve muhaberatı Lübnan’dan çekilmek durumunda kalmıştır. Bu durum devlet içinde rahnelere neden olmuş ve Gazi Kenan gibiler intihar süsüyle öldürülmüşlerdir. Suriye’nin Lübnan’daki baş casusları ve suikastçıları aynı yöntemle temizlenmiştir.
*
Baba Esat ile baba Bush arasındaki pazarlıklardan bir kısmı ise Suriye’nin sınırdışı etmesi gereken bazı zevata aittir. O dönemde bu zevat arasında Apo yoktur. Kendi ifadesine göre oğul Bush, Esat’tan Çakal Carlos’u sınır dışı etmesini istemiştir. Kellesini almasını değil sadece sınır dışı etmesini talep etmiştir. Lakin Esat bunu sükûnet havasında gerçekleştirmiş ve Carlos’tan ortada görünmemesini istemiştir. Bu dostane bir alışveriştir. Bunun üzerine Carlos, Sudan’a gitmiş ve yerleşmiştir.
ABD yine o tarihlerde veya öncesinde Sudan’da bulunan Bin Ladin’in kendilerine teslimini istememiştir. Keza baba Esat, Carlos konusunda kraldan fazla kralcı davranmamış ve Saddam’ın Ebu Nidal’a reva gördüğünü reva görmemiş ve infaz etmemiştir. Sadece Suriye’yi terk etmesini istemiştir. Postu delmedikleri için de Carlos her şeye rağmen Suriye rejimine minnettardır.
*
Şimdi Cenevre’de yeni bir pazarlık var. Bu pazarlık ise Beşşar’ın geleceği ve siyasi kariyeriyle alakalı. Kalacak mı gidecek mi? Rusya yine Annan’ı ve planını kullanarak ortak bir geçiş dönemi hükümeti için harekete geçti. Lakin zıtların birleşmesi ne mümkün! Ve bu geçiş dönemi nasıl olacak ve bu dönemde Beşşar’ın mevkii ne olacak? Bunların hepsi soru işareti. Geçiş döneminde veya sonrasında Beşşar kalacak mı gidecek mi? Ve savaş suçları işleyenler yargılanacak mı yargılanmayacak mı? Kuveyt’te yayınlanan ve sansasyon haberlere imza atan 'Es Siyasa' gazetesi ise İran, Irak ve Rusya’nın Beşşar’ın çekilmesini ve kontrollü bir geçiş sürecini öngören mekanizmayı tesis etmek için seferber olduklarını yazmıştır. Bununla birlikte Cenevre’de Suudi Arabistan ve İran olmayacak. Görünmeyecekler. İki taraf hem zıt kutup hem de birbirlerini bloke ediyorlar. Esasında Cenevre Toplantısı iflas eden Annan Planı'nın yerine ikame edilen yeni bir süreç. İflası ilan edilmediğinden dolayı, Cenevre toplantısına çevrildi.
Cenevre Toplantısı, Annan Planının hem ölüm ilanı hem de başarısızlığının gizlenmesi anlamına gelmektedir. Planın başarı şansı yok. Zira artık Yemen formülü, Suriye’de işlemez ve uygulanamaz. Zira Yemen’deki zıtlaşma ile Suriye’deki zıtlaşma birbiriyle mukayese edilemez. Bundan dolayı iki kanadın temsilcilerinin ortak bir hükümet çatısı altında buluşmaları eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Beşşar ve yakınları iktidardan çekilmeden, bir uzlaşma sağlamak mümkün görünmüyor. Kanlı eylemlere katılmayan ordu mensupları veya Baas partisinin omurgası kalabilir. Tabii ki totaliter sistemin değil çoğulcu sistemin bir parçası olarak. Lakin Muhaberat'la alakalı aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Zira nispeten ordu ve Baas Partisi millilik vasfı taşıyabilir. Muhaberat ise İsrail’e uğraşmaktan ziyade kendi halkını bastırmak ve sindirmek için tavzif edildiğinden, muhalifler onun dokusunun korunmasına sıcak bakmayacaklardır. Dolayısıyla Suriye’de Esat gitmeden ve ardından karma değil tarafsız bir hükümet kurulmadan sular durulmaz. Beşşar Esat da baştan beri dış müdahaleye karşı olduklarını söylüyor ve halkın kalkışmasını da dış müdahalenin bir parçası olarak görüyordu. Şimdi ise Rusya’nın öncülük ettiği Cenevre Toplantısına da karşı çıkıyor. Çözümün dışarıdan değil bilakis içeriden ve Suriye modeline uygun olması gerektiğini savunuyor. Yani ipe un seriyor ve topu taca atıyor. Kısaca, Suriye Yemen modeline çok uzak. Muhalefeti le iktidar arasında Yemen’deki gibi bir köprü kurmanın imkanı yok.
Suriye modeli Yemen’den ziyade Kosova modelini andırıyor. Doğruysa, neden Rusya Beşşar’ın gitmesi planına öncülük ediyor? Galiba biraz çizmeyi aştığını düşünüyor olmalı…