Büseyne Şaban baba ve oğul Esat’ların gözde danışmanı. Aileden olmasa bile aynı sosyal veya inanç tabanından geliyor. Afrodit gibi aşk kahramanı. Aşk ile fiziki bağlantısı zayıf görünse ve pörsümüş de gözkükse yine de aşk kahramanı. Halk hikayelerinde Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi o da Cemil ile birlikte anılıyor. Son görevinde ismi müsemmasına veya sıfatına uygun düşüyor. Muallim’in sahte kasetlerle süngüsü düşünce yine o sivrildi ve öne çıktı. Suriye rejiminin kimseye faydası yok. Muallim’i bile vartaya ve boşluğa düşürdüler. İki yıl kadar önce Lübnan’da çekilmiş alakasız ve eski görüntüleri Suriye’de muhaliflere mal ettiler. Anında foyaları meydana çıkınca şapa oturdular. Adeta istihbaratın gazına gelen Velit Muallim cümle aleme rezil oldu. Muallim muhaliflere kara çalarken bilmeden kendisine ve rejimine kara çalmış oldu. Bundan dolayı yeni bir kaset skandalını Velit Muallim duyurmadı. Aksine bu iş kaderin bir cilvesi aşk kahramanı veya tanrıçası Büseyne’ye düştü. Körfez şeyhlerinin uçkurunu Büseyne’ye havale ettiler. Kuwait Times'ın haberine göre, Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın danışmanı Büseyna Şaban namına uygun olarak basına yaptığı açıklamada, ellerinde Körfez ülkeleri liderlerinin kasetlerinin bulunduğunu belirterek bunları internet sitelerinde yayınlayabileceklerini duyurdu. Şaban, 'kasetleri internet sitelerinde yayınladıktan sonra Arap yetkililer elimizdeki kozları görecek' diye de tehditler savurdu. Kem söz sahibine aittir demişlerdir. Dolayısıyla kasetlerle şantaj, hedef alınanlardan ziyade sahiplerinin karakterini ortaya koyar. Lakin Suriye rejimi kendini kurtarmak için her türlü çapulculuğa başvuruyor ve dört koldan kara kampanya yürütüyor. kasetinin bir kadın tarafından duyurulması olacak şey değil amma bu Şam rejimi. Beşşar, Batı’ya şirin gözükmek ve köprü kurmak için eşi Esma’yı Vogua dergisine kapak yaptırmaktan bile kaçınmamıştı. Adamlar iktidar için her şeylerini vermeye hazırlar. Her yol mübah!
*
Bu kampanyanın en belirgin araçlarından birisi muhalifleri bel altından vurmak. Uçkur üzerinden kara çalmak. Buseyne Şaban’ın tehdidini daha önce Adnan Ar’ur ismindeki selefi meşrep şeyh üzerinde uyguladılar. Onun geçmişte cinsel eğilimlerinden dolayı Suriye ordusundan atıldığına dair sahte veya gerçek belgeler ortaya saçktılar. Şimdi aynı tehdidi Katar veya Kuveyt veya Suudlu yöneticilere karşı yapıyorlar. Peki! bu kasetler gerçekse bunu nereden temin ettiler yoksa kendileri mi hazırladılar? Bizzat bu işi kendileri mi tezgahladılar? Partneri kendileri de ayarlamış olabilir. Rejim her gün bir çirkin yüzüyle daha kamuoyunun önünde arz-ı endam ediyor. Sözgelimi Şeyh Ar’ur gibi cinsel yönden suçlayamadıklarını başka yönden vuruyorlar. Şam’ın Lübnan’daki ‘kuduz köpeği’ olarak anılan müttefiklerinden Dürzi asıllı eski Bakan Viem Vahhab, Karadavi için İsrail ajanı olduğunu ileri sürüyor. Başbakan Erdoğan için ‘karpuzcu’ yakıştırması yapan Viam Vahhab, Cemal Carrah komplosunu da duyuran isim. Her taşın altında eli var. Güya Cemal Cerrah isimli el Müstakbel milletvekili Suriye’deki olayları kışkırtmış ve tezgahlamıştı. Bir adam bütün Suriye’yi ateşe atmıştı. Duyda inanma diye herhalde buna derler! Hizbullah müttefiki olan Viam Vahhab Türkiye’nin Suriye sınırlarından içeriye bir adım atması halinde binlerce füzenin Anadolu’yu vuracağına dair yemin etmişti. Şimdi Şam rejimi hummali bir biçimde muhaliflerini vuracak kaset ve dosya peşinde. Bulamazlarsa da kendileri düzenleyebilir. Suriye rejiminde oyun bol.
*
Bunu Türkiye için de yapıyorlar. Beşşar istihbarattan gerçekçi bir Erdoğan dosyası hazırlamasını istemiş. Türkiye’yi karalamak ve itibarsızlaştırmak için Beşşar ve avenesi İran’a da dosya takviyesi için yardım başvurusunda bulunmuş. Eş-Şarku’l avsat yazarlarından Hüda Hüseyni, Hürriyet’ten Zeynep Gülcanlı’ya benziyor. Daha ziyade stratejik ve istihbari alanla ilgili yazılar yazıyor. Lakin yine de yazılarına ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor. Bununla birlikte, geçenlerde bir yazısında detaylı bir şekilde Şam rejiminin Türkiye için de kara kampanya başlattığını yazdı. Hüseyni yazısında, dayıoğlu Rami Mahluf ile AKP’ye yakın işadamlarının birçok ortak proje içinde yer aldıklarını ve ortaklıklar kurduklarını hatırlatıyor. Türkiye’nin Suriye rejimini hedef almasından sonra Türkiye’ye yönelik politikaları gözden geçirmek üzere Şam’da Başkanlık Sarayında bir toplantı düzenleniyor. Toplantıya Rami Mahluf, Türkiye ile ilişkilerden sorumlu Hasan Türkmani, istihbaratçı zümresinden Muhammed Nasıf Hayır Bek ve Ali Memlük katılıyor ve Türkiye’ye yönelik açılacak kara kampanyanın detaylarını görüşüyorlar. Siyaseten Türkiye ve bizzat Erdoğan’ı zayıflatmak için Beşşar istihbaratçı Ali Memlük’ten Erdoğan dosyasını tekmil etmesini istiyor. Diğer güvenlikçilerden de Ali Memluk’e yardımcı olmalarını talep ediyor. Rami Mahluf, Başbakan Erdoğan’ın Suriye’yi hedef almasından dolayı şaşkınlığını gizleyemiyor ve adeta inanamıyor. Buna mukabil, ellerinde AKP hakkında yeterli belge-bilgi varken nasıl olur da Türk tarafının açıktan Suriye’yi hedef alabileceğini aklı almıyor! Rami Mahluf özellikle akar ve emlak alanında AKP’liler aleyhinde yeteri kadar belge ve bilgi sahibi olduklarını ima ediyor. AKP’ye yakın bazı iş adamlarıyla Rami Mahluf birçok alanda ortak yatırımlar yapmış ve bu yatırımlar muayyen bir hacmi aşmıştı. Rami Mahluf’un gazetesi Vatan üzerinden Erdoğan ve Tük hükümetini hedef alması üzerine Başbakan Erdoğan’ın Esat’tan Rami Mahluf ve dokuz Suriyeliyi kovmasını istediği de Hüseyni’nin yazısında yer alan detaylar arasında bulunuyor. Hüseyni’nin aynı yazısında İran Dini Lideri Hameney’in Tayyip Erdoğan’ı 'Osmanlı eğilimli' olarak tanımladığı da ileri sürülüyor(http://www.aawsat.com/leader.asp?wrid=152). Hüda Hüseyni’nin yazısını doğrulayan belgelerden birisi Beşşar’ın Amerikan ABC televizyonundan Yahudi asıllı sunucu Barbara Walters’a yaptığı açıklamalar. O konuşmada Türkiye’nin gizli gündemi olduğunu ileri süren Beşşar, Büseyne gibi konuşmuş: “Bu ülkelerin hedefleri hakkında konuşmak istemiyorum. Bu konuda elimizde bilgiler ver, yeterli kanıt bulunca açıklayacağız.” Dolayısıyla Walters'a sarf edilmiş sözler Hüseyni'nin yazısını doğruluyor. Halkını gözünü kırpmadan ve acımasızca katleden Suriye rejimi siyasi muhaliflerini de bastırmak ve yıldırmak için ve yolsuzluk kasetlerine bel bağlıyor. Bulamazsa da uyduruyor.