Suudi Arabistan’ın baş casusu veya istihbaratçısı Bender Bin Sultan, ABD’nin değişken siyasetinin kurbanı oldu. Bir zamanlar Bush ile sadece içtikleri ayrı giden ve birlikte çok samimi pozlar veren Bender Bin Sultan değişimin kurbanı oldu. İran’ın Obama ile ilgili kehaneti doğru çıkmış oldu. Suriye’nin dostlarının gerçekte Suriye’nin düşmanları olduğunu savunan İran’ın tanımı -bir ucu kendisine dokunsa da- en azından Obama konusunda tutmuş ve gerçekleşmiş oldu. Obama’nın Suriye politikası İran’lı yetkililerin da teslim ettiği gibi, Riyad’a mesafeli,Tahran’a yakın. Bender Bin Sultan’ın baş istihbaratçı olarak postunu kaybetmesinin temel nedeni de bu. Suudi Arabistan’ın karşı yakada en fazla takip ettiği şahsiyet Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani olmalı. Buna mukabil İranlıların da gözü Bender Bin sultan’ın üzerindeydi. İranlılar Bush sayesinde baş hasımları Taliban Lideri Molla Ömer ve Saddam Hüseyin’den kurtuldukları gibi Obama sayesinde de Bender Bin Sultan’dan kurtulmuş oldular. Ne saadet! Allah herkesin başına böyle düşmanlar nasip etsin! Bu İran’ın şansı mı yoksa işlevsel oluşundan mı kaynaklanıyor? Burada tarih yine tekerrür etmektedir. Lakin bu sefer Körfez’in doğu yakasında değil, Batı yakasında. Yani İran’da değil Suudi Arabisdtan’da tecelli ediyor. Carter’in devrik İran Şahı karşısındaki tutumuyla Obama’nın Suudi Arabistan karşısındaki tutumu birbirine çok benziyor. O dönemin tarihini yazanlar Şah’ın Cumhuriyetçilere daha yakın durduğunu ifade ediyorlar. Buna mukabil, Carter’ın Şah Pehlevi’den pek hoşlanmadığı ve onu askeri bir darbe ile kurtarmak yerine devrimcilere kurban olarak sunmayı yeğlediğini ifade ediyorlar. Bu teze hak verenlere göre, 12 Eylül’de Türkiye’de darbe yapılmasına onay veren ve darbecileri ‘ bizim çocuklar’ diye nitelendiren CIA İstasyon Şefi Paul Henze’ye mukabil aynı Amerikan yönetimi bir yıl önce İran’da askerlerin darbe yapmasını engelleyerek devrimin önünü açıyor! Carter, Şah’ın generallerinin devrimciler ile Şah arasında tarafsız kalmasını sağlıyor.
*
Şah İran’ı ile bugünkü Suudi Arabistan arasında benzerlikte devrim unsuru ve süreci yok. Lakin Suudi Arabistan’ın hayati çıkarları söz konusu. Bu noktada Obama idaresi taahhütlerini yerine getirmiş değil. Suriye meselesinde sağ gösterip sol vurmuştur. Bundan dolayı da Suudi Arabistan Obama politikalarını uyum sağlayamamıştır. 11 Eylül’den itibaren Suudi Arabistan’da ABD’ye karşı güvensizlik, dalgalanarak devam ediyor. Bunun çaresini de bulabilmiş değiller. Obama’nın nazarında ABD çıkarları için elzem olan; Suudi Arabistan’ın çıkarları için ölümcül olmuştur. Esasen Obama’nın eski dostlarına mukabil yeni dostlar edinme politikaları çuvallamasına neden olmuştur. Putin ile Suriye’deki ortaklık Ukrayna’da bozulmuştur. Esasen Obama’nın ortak değiştirme politikası Bush’dan kalma bir politikadır. Bilindiği gibi, Rumsfeld Avrupalı ortaklarını yeni bir tanıma tabi tutmuştu. Eski Avrupa yeni Avrupa diye müttefiklerini yeniden tasnif etmiştir. Irak işgaline yardım edenleri ‘yeni dostlar’ kategorisine sokarken karşı çıkanları ‘eski Avrupa’ diye nitelendirmiştir. Şimdi yeni Ortadoğu’yu İran eskisini de Suudi Arabistan oluşturuyor. Bush’un politikaları sonuç olarak ABD’yi yalnızlığa itmiştir. Obama ise farklı bir çerçevede Bush’un politikalarını değiştirerek sürdürüyor. Suriye politikalarında tasavvur edilenin aksine 180 derece dönmüş ve muhalefeti destekleyeceği yerde rejimin bekasına hizmet eden politikalara yönelmiştir. Türkiye ve Suudi Arabistan yerine İran’a daha yakın duran politikalar geliştirmiştir. (http://tehrantimes.com/component/content/article/93-interviews/114650-us-is-very-anxious-about-saudi-position-in-syria-u-of-bradford-academic ).
*
Obama’nın yeni politikaları sonucu ABD ile Suudi Arabistan sürtüşmeye başlamış ve bu sürtüşmede daha zayıf halka olan Suudi Arabistan, Bender Bin Sultan’ı feda etmiştir. Arap basınında Obama veya Kerry’nin Bender Bin Sultan’ın kellesini istediği yazılıyor. Bender Bin Sultan’ın, Obama’nın İran’a açılım, Rusya ve Suriye politikaları noktasında ayak direttiği ve bunun sonucu olarak da kızağa çekildiği yorumları yapılıyor. Sürtüşme zayıf olan tarafın tasfiyesiyle sonuçlanmıştır. Bender Bin Sultan Suriye konusundaki buzlanmayı Rusya üzerinden kırmak istemiş ve Putin’le görüşmüş ama sonuç alamamıştır. Bunun sonucu olarak gözden çıkarılmıştır. Suriye’de Esat karşıtı gösterilerin başladığı sırada İran-Suriye eksenine yakın isimler bu kalkışmanın Bender’in tertibi olduğunu söylüyorlardı. Aksine, bugün anlaşılıyor ki, Bender oyun kuramadığı ve ABD’nin stratejik çıkarları onun tezine karşı olduğu için kapının mandalı muamelesine maruz kalmıştır. Bender Bin Sultan bir iki ay süren tedavisinden sonra ülkesine döndü ve görevinden kendi isteğiyle ayrıldığı duyuruldu. Bender’in tasfiyesi, esasında kraliyet ailesinde bir kanadın tasfiyesi olarak nitelendiriliyor. Şimdi Suriye dosyası istihbarattan alınarak İçişleri Bakanı Muhammed Bin Nayif’in uhdesine verildi. İstihbaratın başına da Bender’in eski yardımcısı Yusuf İdrisi getirildi. Irak’tan sonra Suriye’de daha fazla açılan ara, ABD ile Riyad arasında makas değişimine neden oldu. Bundan en çok haz duyan bölgesel güç, rakip İran. Aylar öncesinde dramatik olarak Bender, ABD ile Ortadoğu politikalarında büyük kopuş yaşanacağını öngörmüştü. Avrupalı diplomatlarla görüşmesinde ABD ile ilişkilerde kademeli bir gerileme (scaling back its co-operation ) yaşayacaklarını tahmin etmiştir. Kaderin bir cilvesi ki, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ‘İran yanlısı’ denilerek bazı merkezlerin hışmına uğrarken Bender de Obama’nın İran politikası ve yansımalarıyla çatışma durumuna düşmüş ve bu nedenle koltuğunu kaybetmiştir. Eskiden hayal edilemeyenler şimdi gerçekleşiyor! Demek ki Churchill’in dediği gibi, Amerikalıların daimi dostları yok. Buna mukabil, İranlıların propaganda ettikleri gibi daimi düşmanları da yok. Şah’ın akıbeti ve Bender ders olsun!