Muhammed Said Ramazan el Buti’nin menfur bir saldırı sonucunda öldürülmesi üzerine fikri ve siyasi tutumları daha yoğun bir biçimde tartışmaya açıldı. Buti’nin karşı kutbunda ise Yusuf Karadavi yer almaktadır.  Cezayir’in eski konukları olması hasebiyle Cezayir ulemasından bazıları iki fikir veya tez arasında mukayese ve onun ötesinde muhakeme yapmaktadırlar.  Böylece ortaya yolu bulmayı denemektedirler. Bunlardan birisi Cezayir’de Kasimiye Zaviyesinin Şeyhi Memun Kasimi’dir.  Keza İslam aleminin muhtelif yerlerinde Buti ile Karadavi’nin tezleri karşılaştırılmaktadır. Bu tartışmalarda ulemanın geneli Buti’nin Suriye rejimiyle ilgili müspet değerlendirmelerine katılmamaktadır.  Yine tamamına yakını ya da hepsi üslubunu ne kadar kışkırtıcı bulursa bulsun devrimciler tarafından öldürülmesini onaylamamıştır.  Yine muhaliflerin geneli Buti’nin öldürülmesiyle alakalı olarak muhaliflerin sahasını aklamaktadır. Zaten muhaliflerden de cinayeti sahiplenen çıkmamıştır.  

Genel kanaat ölümünden rejimin sorumlu olduğu yönündedir.  Bu hususta Karadavi uluslar arası çapta bir araştırma ve soruşturma yapılmasını istemiştir.  Kimyasal silahlar konusunda araştırma yapılmasına yanaşmayan rejimin bu hususta da tarafsız kurumların araştırma yapmasına karşı çıkacak ya da bu yöndeki çağrılara kulak asmayacaktır. Bu rejimin bilinen bir huyudur.

*

Bunun dışında Buti’nin rabbani bir alim olup olmadığı yönünde ciddi bir tartışma yaşanmaktadır. Muhammed Hayr Ferec gibi kimi alimler Buti’nin rabbani alim ve onu karalayanların da haksız olduğunu savunmaktadır. Buna mukabil Adnan Emame gibi diğerleri Buti’nin tavırlarıyla rabbani vasıflı bir alim olmaktan çıktığı kanaatini taşımaktadır. Buti’nin yaşantısı dikkate alındığında mütevazi olduğu görülmektedir. İlmi yönden de Buti, Şam’ın önemli alimleri arasındadır. Bunda da hilaf bulunmamaktadır. İlmi ve mütevazi şahsiyeti göz doldurmakla birlikte rejime yakınlığı onu rabbani alim olmaktan çıkarır ve ulema su/ kötü alim derekesine düşürür mü?  

Halis Çelebi bir yazısında Buti’nin Hafız Esat’la dört saat konuşmasından sonra kimyasının bozulduğunu ve rejimin çekim alanına girdiğini ifade etmektedir.  İlmi ve ilmi şahsiyeti dikkate alındığında, Buti hakkında olumsuz kanaat serdetmek zordur. Bununla birlikte siyasi tavırları da şahsiyetinin bir parçasıdır ve bu yönü şaibeli ve tartışmaya açık kalacaktır.

İmam Gazali El Keşfu Ve’t Tebyin fi Gururi’l Halki Ecmain adlı eserinde halk tabakaları ve sınıfları arasında aldanmışlara temas eder ve bunların ilk sırasına da alimleri yerleştirir (1).  Mağruriyet alimlerin hastalıklarından biridir.  Gazali, onların kendilerini kurtardıklarını hatta kendilerini kurtarmakla kalmadıklarını aynı zamanda çevrelerini de kurtarmaya ehil olduklarını düşündüklerini ifade eder. Bu, aldanmışlık makamlarından birisidir.  Buti’nin özellikle Esat ailesinin fertlerinin ehl-i necat olduklarını ve kurtulduklarına ve yüce makamlara haiz olduklarına dair sözleri netice itibarıyla maksadı aşan sözlerdir.  İnsan kendisi ve yakınları hakkında bu tarz değerlendirme yapmaktan kaçınmalıdır. Bu cüret ve aldanmışlığın makamlarından birisidir. Baba Esat ve ölen oğlu Basil hakkındaki sözleri, cüretini gösteren sözler arasındadır.  Suriye’de devrim kıvılcımı çakmadan evvel şaban ayının sonlarında bir rüya görüyor ve rüyasını tebliğ etmekle mükellef olduğunu söylüyor ve minberden halkla şunları paylaşıyor  ‘ hakkımda rüya anlatıyor ve hurafeci oldu diyebilirler. Bunlara aldırmadan söylüyorum.  Allah’ın gazabı geliyor. Ev ma meleket eymanukum (Cariyeleriniz) gibi diziler yüzünden gazab-ı ilahi geliyor. İnşaallah bu buhran ve türbülans atlatılacak ve akıbet hayır olacaktır…” Olaylar olduğunda da sanki bu gazaba halk müstahakmış gibi bir tavır takınıyor. Halbuki, Suriye’yi sekülerleştiren ve bu tarz filmlerle dinle alay eden rejimin kendisidir. Daha önce de Suriye’deki kuraklığın nedenini bu gibi filmlere bağlamıştı. Allah aşkına bu gibi filmler yüzünden Suriye’ye bir gazap gelecekse bu gazabın sorumlusu rejim mi yoksa halk mı? Kim hak etmektedir?  Dolayısıyla Buti’nin söyledikleri arasında bir muhakemesizlik ve tutarsızlık görünüyor. Allah, Buti’ye olacakları alem-i misalde önceden göstermiş lakin o bunu vech-i sahih üzerine tabir etmemiştir. Allah Buti’ye bakış açısını değiştirmesi için bir pencere açmış lakin Buti bu pencereden bakmak yerine ezberlerini tekrar etmiştir.   Bununla birlikte Buti halk ile rejim ayrımına gidememiştir. Zira ona göre olayların arkasında halk değil Batı komplosu bulunmaktadır.