Belki, İran seçim sonuçlarını halkın sandığa attığı oylar değil, doğrudan ülkenin dini lideri Ali Hamaney belirledi... En azından, ikinci tur heyecanını beklerken daha birinci oylamada hem de ezici bir farkla kaybettiği ilan edilen 'reformist' aday Musavi ve taraftarları böyle söylüyorlar. İran gibi demokrasisi 'kendine has kurallar' içinde yaşanılan bir ülkede doğruyu yakalamak imkansızdır.

Ama sonucun, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ünlü 'domino teorisi'ni bir kez daha doğrulamış olması önemlidir.

Şubat 2009'da yapılan Israil seçiminde 'radikal milliyetçi-dinci' unsurların hükümete tırmanmasının İran'da da 'şahinleşmeye' yol açabileceğini ifade etmişti Davutoğlu. İran'daki sonuç, Ortadoğu'nun 'radikal görüşlerin sarmalında' yuvarlanıp gittiğini gösterdi.

İsrail'de Behyamin Netanyahu' nun başbakanlık, onun da sağındaki Avigdor Lieberman 'ın dışişleri bakanlığında oturduğu bir dönemde İran'daki 'sistem'in Ahmedinecad' ı cumhurbaşkanlığında tutmasını kimse yadırgamamalı.

Ne yazık ki,bölgenin kaderini en azındandan önümüzdeki dört yılını Tahran-Kudüs hattındaki sertlik yanlıları çizecek.

Kudüs'te gizli sevinç...

Bakmayın siz, Netanyahu ve diğer İsrailli politikacılardan gelebilecek bazı 'endişe dolu' mesajlara. Ahmedinecad'ın tartışmalı bir seçim sonucu ile koltuğunu korumasından gizli bir sevincin yaşandığı belli oluyor Kudüs siyaset labirentlerinde.

Çünkü seçim sonucu, Ortadoğu'ya 'karşılıklı görüşme ve sert çelişkileri törpüleme' gayreti ile yönelen Başkan Obama'nın yenilgisi anlamına geliyor.Obama'nın Beyazsaray'a oturduğu günden itibaren izlemeye çalıştığı 'İran'la diplomatik kanalları açık tutma ve sorunların barışçı çözümü' politikasına karşı çıkan, tarihinde ilk kez Washington ile krize varan tartışma yaşayan İsrailli yöneticiler hemen, 'İran'da değişim beklemek hayaldir. Ahmedinecad gibiler ile anlayacakları dilden konuşmamız gerekir dememiş miydik, işte sonuç' havasına girdiler bile.

Tahran'daki Ahmedinecad zaferi,bir anda Kudüs'ün 'şahin politikacıları' Netanyahu-Lieberman ikilisinin de zaferine dönüştü.

İran'da geriye dönüş yok...

Belli ki, İran'daki 'sistem', ülkede artan yolsuzluklar, sosyal adaletsizlik ve yoksulluk nedeniyle biriken 'sosyal gazı' emniyetli bir şekilde atabilmek için bu kez biraz daha 'batı tarzı' seçim kampanyasının gerçekleşmesine izin vermişti.

Hatta, İran Devrimi'nin lideri Ayetullah Humeyni' nin başbakanlığını yapmış, o dönemde, hem İran'ın nükleer programının hem de Lübnan-Filistin hattında kurulan Hizbullah gibi örgütler aracılığıyla 'devrim ihracı'nın ilk planlamasını gerçekleştirmiş Musavi 'reformist' olarak öne çıkarılmıştı.

Kontrol edilemeyen ekonomik çöküntü, yüksek işsizlik İran'ın en önemli sorunu. Gariptir, bu konudaki 'pandoranın kutusunu' Musavi değil, Ahmedinecad açtı. Bir TV tartışması sırasında Ahmedinecad, rakibinin en güçlü destekçisi eski cumhurbaşkanı Rafsancani'ye yönelerek, 'Senin temsil ettiğin kesimin arkasında büyük yolsuzluk dosyaları ve milletin parasına elkoyma var. İran halkı Rafsancani gibi insanların bu servetleri nasıl elde ettiklerini artık öğrenmek istiyor' dedi.

İşte o an, İran açısından dönüm noktası oldu. İranlı seçmenin 'en hassas noktasına' Ahmedinecad dokunmuştu: Yolsuzluk!..

Belki, Ahmedinecad, herkesi şaşırtan oy patlamasını bu konuyu açık yüreklilikle gündeme getirerek gerçekleştirdi ama, kendisini de bağlamış oldu.

İran halkı,dini lider Hamaney'in ailesine kadar uzanan yöneticilere dönük yolsuzluk iddialarından bıkmış durumda ve Ahmedinecad'dan artık 'daha temiz bir toplum' beklentisi içinde.

Eğer bu beklenti karşılanmazsa, büyük bir hayal kırıklığının yaşa-nacağı ve tartışılan 'Yeşil Devrim'in tetikleyicisi olabileceği de belirtiliyor.

Gerçek sonuç...

İran seçim sonucunun Musavi-Ahmedinecad ikilisini aşan gerçek sonuçları var:1- İran gençliği, dünya ile bütünleşmiş, çağdaş bir ülkede yaşayıp, dünyadaki yaşıtlarının standartlarına ulaşmak istiyor, 2- Rejim ülke ekonomisini düzeltemez, yoksulluk ve işsizlikle mücadelesinde başarısız olursa, şimdilik sokaklar sakinleşse bile sosyal patlama kaçınılmazdır, 3- 'Rejimin bekçileri' içerideki sosyal patlamayı kontrol altına almak için her an, büyük bir dış maceraya yönelebilirler...

Ortadoğu açısından çok riskli bir dönem...

Kaynak: Star