ABD'nin İran'a olası saldırısı Ortadoğu ve Asya'da daha fazla kargaşaya yol açacak. Bölge halkları Bush'un 'İran planı'nı, bir asırdır sömürgecilerin elinde yaşadıkları bir dizi felaketin tekrarı olarak görüyor
ABD'de bugünlerde tartışılan başlıca Ortadoğu meselesi Irak, Arap-İsrail barışı veya Türk-Kürt-Irak gerilimi değil, İran konusunda ne yapılacağı ve bu ülkenin bölge, ABD ve dünya için tehdit oluşturduğu iddiası. Bush yönetimi bu hususta keskin ve saldırgan bir ton kullanıyor ve belli adımlar da atıyor. Buna, geçen hafta Devrim Muhafızları, ona bağlı Kudüs Gücü ve bazı bankalara karşı yeni yaptırım kararları alınması da dahil.
ABD'nin İran'a karşı atacağı olası adımlar, 2001-2007 arasında Irak ve Afganistan'da (ve dolaylı olarak Filistin ve Lübnan'da) Amerika öncülüğünde girişilen rejim değişikliği savaşlarının ışığında değerlendirilmeli. Bu sadece Bush ve Cheney'nin değil, bütün Amerika'nın sorunu, zira her iki partinin başkan adayları yönetimin saldırgan politika tercihlerinden çok da farklı şeyler söylemiyor.
Napolyon'dan bugüne...
2001 sonrası yaşananlar, ABD'nin İran'a yönelik askeri saldırılarının muhtemelen Ortadoğu ve Asya'da daha fazla kargaşaya, dünyada da Amerikan karşıtlığının artmasına yol açacağını gösteriyor. İran, Hizbullah, Hamas ve Suriye'ye karşı ABD öncülüğündeki savaşlar ve saldırgan diplomatik tutumlar zaten iki fenomen yarattı: Tüm dünyada ABD'ye yöneltilen yaygın eleştiri ve Ortadoğu'daki birçok aktörün ABD'ye (veya Arap ve İsrailli maşalarına) direnip meydan okuma, Lübnan ve Irak'ta fırsat ortaya çıkınca da, beklenenin aksine, teslimiyet ve yakınmayla karşılık vermek yerine silahlı karşı koyma kararlılığı.
ABD öncülüğündeki altı yıllık 'terörle küresel savaş' terör şebekelerini güçlendirdi, şaibeli rejimlerin kitle imha silahı çabalarını artırdı, Arap-Asyalı diktatörleri güçlendirdi, yerli demokrasi hareketlerini zayıflattı, ABD'yi diplomatik açıdan vahim şekilde tecrit edip güçsüzleştirdi ve Amerikan-İsrail askeri gücünün caydırıcılığını fiilen hükümsüz kıldı. İran'a saldırmak kısa vadede bu eğilimlerin güçlenmesinden başka sonuç vermeyecek.
Amerikalılar terörle savaşın neden geri teptiğini ve neden ABD'yi de en az teröristler kadar tecrit ettiğini iyi anlamalı: 'Terörle küresel savaş'ın her veçhesi Arap-Asya bölgesindeki çoğu insan tarafından, Ortadoğu halklarını bir asırdır yıkıp geçen tüm olumsuz Batı politikalarının dirilip hızlandırılması olarak görülüyor. Şöyle bir kısa özet çıkarılabilir:
Napolyon'un iki asır önceki Mısır işgalinden, modern Ortadoğu devlet sisteminin Avrupa eliyle yaratıldığı bir asır öncesine kadar her dönemde bölgenin, sömürgeci Avrupa ordularının istila furyasına sahne olması. Batı ordularının Ortadoğu'yu, Batı'nın stratejik hedeflerine uygun şekilde yeniden biçimlendirmeye çalışması.
Avrupa (ve şimdi de Amerikan) politikalarının İsrail'i Arap hakları pahasına körce desteklemesi ve İsrail'in Filistin'deki sömürgeleştirme politikasını görmezden gelmesi.
Filistinlilerin haklarının ısrarla dışlanması ve onlara yönelik barbarca İsrail politikalarına (sözgelimi bu hafta içinde Gazze'deki sivillere enerji tedarikinin kesilmesi) onay verilmesi.
Otokratik Arap rejimleri ve polis devletlerinin desteklenmesi; Arap yurttaşlarının demokratik arzularına küçümsemeyle bakılması.
Amerikan hegemonyası ve İsrail kontrolünün devamı için bölgedeki etnik ve mezhepsel gerilimlerin kaşınması. (Sözgelimi bugün Irak'ın üçe bölünmesi yönündeki ciddi öneriler niye sadece ABD'den geliyor?)
İslam'ın kötülenmesi (geçenlerde yapılan bir ankette Arap ve Müslümanların yüzde 75'i, ABD'nin aslında İslam'ı egemenliğine almak veya yok etmek istediğine dair çarpıcı bir korkuyu ifade ediyordu).
Bölgede yükselen tüm Arap veya İslami güçlere veya halk hareketlerine saldırılması.
Arap-Asyalı toplumları tanımlaması. gereken norm ve değerlerin dayatılması ve güç yoluyla benimsetilmeye çalışılması.
BM kararları ve uluslararası hukuk konusunda çifte standart uygulanması (bilhassa İsrail'in Arap topraklarına yönelik işgal ve sömürgeleştirme politikaları, İran'ın nükleer programı, demokratik seçimlerin tanınması veya reddedilmesiyle ilgili konularda).
Yerel liderler ve hareketlerin Batı politikalarına uygun düştüğünde kullanılması, ihtiyaç kalmadığında bu geçici müttefik ve dostların kenara atılması.
Petrol, doğalgaz ve stratejik coğrafya gibi Arap-Asya kaynaklarının kontrol edilmesi.
Sıradan Araplar, İranlılar ve diğer Ortadoğulular ABD'nin olası İran saldırısı planını işitince bunları düşünüyor. Bunun nedeni çocukça hezeyanlara kapılmaları değil, bir asırdır sömürgecilerin elinde yaşadıkları ve sömürge döneminin bitmesinden sonra da süren kâbusun oluşturduğu gerçek tarihin tam da bu olması. 'Terörle küresel savaşı' korkutucu bir diriliş ve güçlü Batı ordularından ve demagoglardan kaynaklı tehditlerin ve yıkıcı müdahalelerin devamı olarak görüyorlar.
Kaynak: Radikal