Suriyeli diplomatlar aynı tornadan çıkmışa benziyor. Arap Birliği’ndeki daimi temsilci Yusuf Ahmet veya ailenin damadı Arap Birliği’nde Suriye meselesi görüşülürken açtı ağzını yumdu gözünü. Araplara verdi veriştirdi. Oturum sırasında Sfenks gibiydi. BM’deki Temsilci Beşşar Caferi de adeta onun başka bir kopyası. Güvenlik Konseyi’nin Suriye rejimiyle ilgili oturumunu Ukaz panayırına çevirdi. Bir taraftan Suriye rejimine vermedik sahte paye ve kahramanlık bırakmadı. Diğer taraftan da ‘en iyi savunma saldırıdır’ diyerekten Körfez ülkeleri Lawrance’e kucak açarken Suriye’nin 1919 yılında ilk Arap parlamentosuna ev sahipliğini yaptığını ileri sürdü.
Anlattıkları hepsi gerçekti lakin bağlamından kopuk gerçekler. Ya da seçme gerçekler. Gerçekten de Suriye 1964 yılındaki Baas darbesine kadar parlamenter bir rejime sahipti ve Baas darbesiyle birlikte çoğulcu rejime veda etti ve ülkede totaliter bir anlayış hakim oldu. Totaliter anlayış daha sonra bir mezhebi çekirdeğin eline geçti ve bilahare hanedanlık haline dönüştü. Hem totaliter hem de hanedanlık yönetiminin egemen olduğu bir ülke için parlamento ile övünmek herhalde tuluatçılığın son perdesi olmalıdır.
Yusuf Ahmet gibi Beşşar Caferi de Araplara verdi veriştirdi. Beşşar Esad da Arapların gerçek Arap olmadıklarını söylemişti. 2006 yılında Hizbullah’ın Güney Lübnan’ı başarılı bir biçimde savunmasından güç alarak Arap liderlerini adam bozuntuları olarak tavsif etmişti. Arap liderlerini erkek bozuntuları ve yarı erkekler veya iktidarsız erkekler olarak tanımlıyordu. Halkını öldürmek iktidar mıdır? Öteki Beşşar da BM tuluatında sahibinin sesi olarak hık demiş sanki Beşşar Esat’ın burnundan düşmüş gibiydi. Beşşar Caferi’nin en son numarası kabrinde Nizar Kabbani’yi ters döndürmek oldu. Tabiatı gereği devrimci olan Nizar Kabbani’yi stakükocu yaptı. Nizar Kabbani’nin Araplarla ilgili sözlerini Beşşar’ın sözlerine meze etti.
*
Ukaz panayirine çevirdiği salonda siyaset konuşacağı yerde şiirden medet ummuş bir de Nizar kabbani’yi mülevves emellerine alet etmiştir. Alet ettiği kıtası şudur:
Şam, rüyalarımın hazinesi, yelpazem! Sana Arapları mı şikayet etsem yoksa Araplığı mı?
Halbuki, ‘Şamlı aşıkın not defterinden’ başlıklı kasidesinin tamamı Şam rejiminin aleyhindedir. Beşşar Arap liderlere ‘ensafu rical/ yarım adamlar’ derken aslında şiir ve sahibi kabirden yüzlerce Suriye’li çocuğu öldüren rejime lanetler yağdırıyor. Halid Bin Velid’in kabrinde canlı ve diri bir hayatı temsil ettiğini halbuki lahit suretindeki mermerler içindeki tahtlarında Beşar tipli liderlerin ölü olduğunu haykırmaktadır. Vicdanları da kendileri de ölü, meyyit-i müteharrikler. Beşşar Caferi’nin cımbızla çektiği mısraların altında veya üstünde şu mısralar ise onları hedef almaktadır:
Humus’da ellerimiz Halid Bin Velid’in kabrine değer. Kabir ise ziyaretçilere öfkesinden deliye döner!
Mermer kabirler bazı dirileri barındırır. Bazı ölüler ayakları üzerinde kıyamdadırlar.
Sanki Nizar Kabbani’nin Halid Bin Velid üzerinden tabansızlara seslenişini Safahat’ında Akif Sultan Murat üzerinden o dönemin nadanlarına yapar:
Hani asker? Hani kalbinde yatan Şah-ı Şehid?
Ah o kurban-ı zafer nerde bugün? Nerde o iyd?
Söyle, Meşhed, öpeyim secde edip toprağını:
Yok mudur sende Murad’ın iki üç damla kanı?
*
Humus devrimin başkenti olduğu gibi Nizar Kabbani de kabrinden devrim şairidir. Hafız Esat’la alakalı olarak yazmış olduğu Antere adlı şiir vaktiyle Suriye’de yasaklanmıştır.
Şiir şöyledir:
Bu ülke dayalı döşeli bir dairedir. Antere isimli birisi malikidir.
Her gece kapısında içer, sarhoş olur.
Sakinlerinden kirasını toplar.
Dest-i izdivaçla kadınlarına talip olur.
Ağaçlara, çocuklara, gözlere ve ıtırlı örgülü saçlara ateş açar.
Bu ülke hepsi birden Antere isimli adamın çiftliğidir.
Gökleri, havası ve kadınları ve yeşil bahçeleriyle…
Bütün pencerelerin üzerinde Antere’nin fotoğrafı dizili.
Bütün meydanlar Antere ismini taşır.
Elbette Şiir uzayıp gidiyor. Bir sadece maktasını paylaştık. Lakin şiir mi yalan söylüyor yoksa Beşşar Caferi mi şaire yalan söyletiyor? Nitekim Nizar Kabbani’nin doktor yeğeni Rana Kabbani, ElKuds el Arabi gazetesine gönderdiği bir mektubuyla amcasının istismarına ateş püskürmüştür. Eli kanlı Şam rejiminin amcasının şiirlerini kendisine siper etmesine tepki göstermiştir. Şam rejiminin istismarına bir de şair eklendi. Hem de Arapların altın şairi. Yeğen Rana, Şam çakallarının ve cellatlarının amcasını kabrinde bile incitmelerinden ve istismar etmelerinden yakınmaktadır. Şam çakalları Şamlı aşıkın şiirini bile istismar ediyorlar. Şamlı aşık, Şam çakallarına karşı…