Fransız yazar ve filozof Bernard Henry Levi'nin geçen Perşembe günü Kudüs'e yaptığı ziyaret sırasında, İsrail başbakanı Benyamin Netenyahu'ya ( Devrimcilerin temsilcisi olan) Libya Ulusal Geçiş Konseyinin müstakbel Libya rejiminin Filistinlilere adalet, İsraillilere güvenlik sağlamayı taahhüt eden, İsrail ile normal ilişkiler kuracağı mesajını ilettiğini ilan etmesi... Şahsen benim için şaşırtıcı olmamıştır.

Şaşırmamamın nedeni ise Henry Levi'nin geçmişini, İsrail ile olan sağlam ilişkilerini ve Filistinlilere uygulanan kanlı katliam ve cinayetleri savunmak için verdiği amansız mücadeleyi çok iyi bilmemdir. Libya Ulusal Konseyi kurulduğunda, Yahudi ve Siyonist yanlısı bir çizgide seyreden Levi'nin Bingazi şehrine giderek orada kendisini devrimcilerin temsilcisi olarak ilan etmesi, ilk andan itibaren konseyin mahiyeti ve amaçlarıyla ilgili içimde şüphelerin doğmasına yol açmıştır.

Kırk gün önce ünlü İngiliz News Night ( BBC kanalı ) programına, Libya'daki devrimle ilgili konuşmak için konuk olarak katıldığımda, karşımda filozof Levi duruyordu ve kendisiyle Kaddafi rejiminin ne derece kanlı olduğunu ve Bingazi'deki sivillere yönelik kurmuş olduğu katliam planları karşısında sivilleri ne şekilde olursa olsun korumamız gerektiği konusunda hemfikirdik. Ayrı düştüğümüz konu ise NATO güçleri müdahalesinin ardındaki gerçek nedenlerdi. O gün NATO'nun hayır kurumu olmadığını, asıl ve en önemli amacının Libya petrolünü el geçirmek ve Libya'yı eski sömürge günlerine geri döndürmek olduğunu söylemiştim. Levi şiddetle bana karşı çıktı ve kendisinin Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy'yi aradığını, Bingazi'deki sivilleri korumak adına askeri müdahale talep edip, Sarkozy'nin bu çağrısından sonra şehre doğru ilerleyen Kaddafi güçlerini vurmak için uçaklarını gönderdiğini belirtti. Filozof Levi'ye Libya'daki olayların alevlenip askeri isyana dönüşmesinden hemen sonra Bingazi'ye gitmesini garipsediğimi, İsrail uçakları Gazze'deki savunmasız halka beyaz fosfor bombalarını ve çeşitli bombaları atıp yarısından fazlası çocuklardan oluşan 1400 kişinin ölmesine sebep olurken neden Gazze'ye gitmediğini sorduğumda ise, sinirli bir şekilde Gazze şeridinin aşırı dinci terör örgütü HAMAS tarafından yönetildiği cevabını aldım.

El Kudsül arabi gazetesinde, ilk günden itibaren hep Libya devriminin yanında olduk. Libya halkını aşağılayan, en basit yaşama şartlarından mahrum ve zenginliklerini heba eden, ülkeyi kendi çocukları ve yandaşlarının çiftliğine çeviren bu rejimin reforme edilemeyeceğini, kökten değişmesi gerektiğini her zaman söyledik. Ancak, Libya yönetiminde bulunan bazı açgözlülerin Libya halkının sahibi olduğu servete göz dikerek NATO güçleri, uçakları ve füzelerinden yardım istemesi ve karşı tarafta bulunan Libyalıların öldürülmesine ortam hazırlaması bizim tutumuzun değişmesine neden olmuştur. Bu nedenle Libya devriminin seyrini değiştiren kişilerin gerçek niyetleri konusunda şüpheli bir yaklaşım sergilediğimizi söylememiz gerekiyor.

Ülkenin iç savaşa doğru sürüklendiğini, yabancı müdahaleye karşı olduğumuzu ve Libya'nın başarısız bir ülkeye dönüşmesinin aşırı grupların işine geleceğini söylediğimizde, aldanmış veya Siyonistler tarafından kiralanmış bazı kışkırtıcıların zalim ve ucuz oyunlarına maruz kaldık. Ancak, Libyalı devrimcilerin baş destekçisi Amerika, silahların el Kaide örgütünün eline düşmesinden endişelendiğini, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon'un Libya'daki tarafların savaş suçları işlediğini ilan etmesi ve Reuters haber ajansının Mısrata'da savaşan devrimcilerin yanında paralı Fransız ve İngiliz askerlerin olduğunu ortaya çıkarmasından sonra herkesin derin bir sessizliğe gömüldüğünü gördük.

Amacı, masum insanları Kaddafi rejiminin ve çocuklarının tugaylarının planlamış olduğu katliamlardan korumak olan NATO'ya başvurmanın gerektiğini savunan, Libya'nın içinde ve dışındaki muhalifler, şu anda Geçiş konseyinin Netenyahu'dan yardım alıp yönetimin başına geçtikten sonra İsrail ile iyi ilişkiler kurmayı vaat etmesi konusunda ne diyecekler?

Libya halkı, iç zulme direnen ve bu uğurda yüzlerce şehit veren mücahit Ömer el-Muhtar'ın halkıdır. Bu yüzden dış zulme boyun eğip, servetinin yağmalanmasına ve Batı işgalinin topraklarına geri dönmesine izin vermeyecek, ayrıca, Filistin topraklarında her türlü ihlali yapan İsrail ile ilişkiler kuran bir rejimi asla kabul etmeyecektir.

Muammer Kaddafi'yi ve arkadaşlarını rejimin başına getiren, halkının sorunlarına sadık olan, Arap ve İslami yüzünü koruyan milliyetçi Libya, bugün zalim Kaddafi rejiminden kurtulup, adalete, eşitliğe, siyasi özgürlüklere, bağımsız yargıya ve gerçek demokrasiye dayalı rejim isteyen aynı milliyetçi Libya'dır.

Çoğulcu ve şeffaf Kral İdris el-Sunusi rejimi yolsuzluktan veya zulümden dolayı düşmemiştir, milli nedenlerden dolayı bir başka ifadeyle Arap ve İslam milleti için değerli olan bir toprak parçasının Siyonistlerin eline düşmesine engel olmayıp, karşı çıkan diğer Arap devrimlerinden farklı bir yol çizmesinden dolayı yıkılmıştır.

Kral İdris, aleyhine yapılan darbeden sonra elinde bulunan otuz bin doları o dönemde resmi ziyarete gittiği Türkiye'deki Libya elçiliğine teslim edip Kahire'ye yola çıktığında kendisinin ve yanındakilerin akşam yemeğini karşılayacak parası dahi yoktu. Ancak Kaddafi'nin çocukları ve rejimden ayrılıp devrime katılan bakanlar milyar dolarlık servetlere sahipler.

Devrimciler de, tıpkı Kaddafi rejimi gibi zulme ve yolsuzluklara karşı açtıkları savaşta paralı askerlerden yardım alıyorlar, bu anlamda diktatörlüğe dayalı Kaddafi rejiminden bir farkları yok. Reuters ajansı, Mısrata'da bulunan devrimcilerin yanında savaşması için paralı asker sağlayan Fransız, İngiliz ve Amerikan firmalarının ( Halkla ilişkiler ) bulunduğunu açıklaması ve bu durumun İngiliz Guardian tarafından onaylanması, bizi cani Libya rejimi hendeğine girmeden tekrar hesap yapmamız gerektiğine işaret etmektedir.

Libyalı devrimcilere, Enver Sedat ile başlayarak, halefi Hüsnü Mübarek'ten ve son olarak Moritanya cumhurbaşkanı Muaviye Veled et-Tatyi ile Tunus cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali ile biten ve İsrail'den yardım alan bütün rejimlerin sonu hazin olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ancak burada küçük bir farktan söz etmek istiyorum. Bütün bu saydığım isimler rejimin , güçlü bir orduya ve istihbarat organlarına sahiplerdi, Libya geçiş komisyonu ise emekleme aşamasında sayılır ve sadece iki ülke tarafından tanınmaktadır. Bu konsey geçicidir ve İsrail'den yardım aldığı sürece büyüyemeyecek, büyüse bile yasal olmayan bir şekilde büyüyecektir.

Levi'nin Netenyahu'ya mesaj ilettiğini inkâr etmek yetmez. Bu siyonisti kovun ve dürüst iseniz kendisiyle olan bütün ilişkilerinize son verip eski temiz devriminize geri dönün... Ancak bunu yaptığınızda bizi yanınızda bulacaksınız.

Al Quds Al Arabi'den Dünya Bülteni için Faruk İbrahimoğlu tarafından tercüme edilmiştir