Zaman gazetesinde iken ‘Cezayirli Amazonlar’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazımın konusu Halide Mesudi idi. Halide Mesudi, tipik histerik bir kadın. Tabii ki laik yönüyle. Kalemini İslamcılarla polemiğe hasretmiş biri ve onlarla her zeminde hesaplaşıyor. Makul ve seviyeli olduğunu söylemek zor. Kışkırtıcı bir üslubun sahibi.

Yazımda Türkiye’yi o zamanlar itibarıyla mühendislerin yönettiğine dair sosyolojik yazılar ve kitaplar yazan Nilüfer Göle’den de bahsetmiştim. O da galiba Halide Mesudi’nin Türkiye versiyonu gibi konuşuyordu. İkisinin de takıntısı İslamcıların iktidara geliyor oluşuydu.   Türkiye’de de İslamcıların geldiğine dair Göle alarm tonunda yazılar yazıyordu.  Cezayir ile Türkiye arasında bağlantı kurarak bu fenomeni deşifre etmiş ve ele almıştım, Bu fenomenin bir ucunda Halide Mesudi diğer ucunda ise Nilüfer Göle gibi isimler bulunuyordu.  Erkek versiyonları Nedim Gürsel gibi her ikisinin de ortak mekanı Paris kafeleri olmalıydı. Belki ‘Allah’ın Kızları’ gibi kışkırtıcı romanlarıyla Nedim Gürsel de Orhan Pamuk olmaya namzet oldu veya Midak Sokağı üzerinden şöhreti yakalayan Necip Mahfuz’un yolundan giderek kısa sürede şöhreti yakalamak ve Nobel ödülü kapmak istemiş de olabilir. Ya da Selman Rüşdi gibi Nobel’e kadar ulaşamasa bile kışkırtıcı yazılarıyla şöhret basamaklarını ikişer ikişer atlamak istemesi de mümkün. 

Nedim Gürsel parantezinden çıkarsak; 1990’lı yıllarda Cezayir olayları üzerinden Halide Mesudi gibilerini keşfetmiştim. Sonra olaylar yatıştı ve Cezayir duruldu ve bayan Halide Mesudi ( khalida messaoudi toumi) Cezayir’deki yeni  kabinelerde (2003 ve sonrası) kültür bakanı olarak karşımıza çıktı. Kedi ciğere teslim edilmişti. Cezayir’de başa sarma veya tarihe dönüş yaşanıyordu. 

*

Halide Mesudi  bakan olduktan sonra, 1990 yıllarda eski yazdıklarını ve söylediklerini hatırlatan ifadeler kullanmaya başladı.  Yine başa döndü. Huylu huyundan vazgeçmemişti. Tony Francis adlı el Hayat yazarı yeniden tartışmaların odağına yerleşen Halide Mesudi'yi  konu alan bir yazısını görünce doğrusu meraklandım. Lakin içi boş bir yazıyla karşılaşacaktım.  Batılılar hep hikmet veya cevher yumurtlayacaklar değil ya!  Basmakalıp ifadelerle Halide Mesudi gibilerinin üzerinden laikliğe hayat  vermeye çalışıyor.   Tony Francis katmış karıştırmış; Mesudi'nin hatırına sataşmadık ne İhvan ne İran ne de Selefileri bırakmış.    Halide Mesudi’yi Selman Rüşdi’ye benzetiyor. Doğru ve yerinde bir benzetme.  Tony Francis, Selman Rüşdi üzerinden Halide Mesudi’ye de sahip çıkıyor. Halide Mesudi’nin  kültür bakanı olarak eski konuşmalarına veya sözlerine geri dönmesi Cezayir’de kriz habercisi. Fırtına öncesi sessizlik de denebilir. Sessizlik her an bozulabilir. Zaten Cezayir ses vermeden bu tip çıkışlar karşısında Mısırlı selefiler ses veriyor. 

Cezayir 1997 yılından itibaren yeniden istikrar kazandı. Kabul etmek gerekir ki bunda biraz da Abdulaziz Buteflika'nın payı var.  İstikrar onun eseri ve sayesinde oldu. Lakin Buteflika iktidara doymuyor ve dördüncü kez yeniden aday olmak istiyor. Daha doğrusu Sudan’daki gibi sancılı bir süreç yaşanıyor. Ömer Beşir ile Buteflika’nın yeni dönem için adaylığını koyması kriz habercisi. Ayrıca gitmeleri halinde de boşluk doğabilir.  Kısaca kalmaları da, gitmeleri de kriz habercisi.  Son seçimlerde İslamcılar büyük çapta parlamento dışı kaldılar. Ve saha Halide Mesudi gibilere kaldı. Lakin bu yeni krizlerin habercisi oldu. Buna mümasil olarak, Buteflika hem küçük çaplı bir beyin kanaması geçirdi ve onun ötesinde nepotizm ve kardeşini ve akrabalarını kayırma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari gibi ülkesinde ‘bay yüzde 10’ olarak anılıyor.  Anlayacağınız komisyoncu. Bu suçlamalar nedeniyle kardeşi görevinden el çekmek zorunda kaldı.  Bu defa Fas gibi Cezayir’in de kansız bir Arap baharına teşne ve sahne olabileceği konuşuluyor.

*

Tekrar Halide Mesudi’ye dönecek olursak; fotoğraflarına baksanız, Türkan Saylan’ın ikizi sanırsınız. Kızıl saçlarıyla ve çehresiyle sanki Türkan Saylan reenkarne olmuş vaziyette Cezayir’de yaşıyor.  Ya da Paris’ten Mine Kırıkkanat’ın ikizi olduğunu tasavvur edebilirsiniz. Halide Mesudi son çıkışında, insanın namazda başını secdeye koymasını insanın sınırsız aşağılanması olarak görüyor.  Ubudiyeti, insan onurunun rencide edilmesi olarak algılıyor. Daha neler!  Kur’an’da beş vakit namazın geçmediğini ve bunu Bedevilerin uydurduğunu da söylemektedir.  Cemal el Benna gibiler de çarşaf veya başörtüsüyle alakalı olarak benzeri ifadeler kullanmışlardı. İslam’la alakalı kim neden hoşlanmıyorsa onu hemen Bedevilere yamıyor ve mal ediyor.  Bedeviler uydurmuş ve Müslümanlar da peşine düşmüş! Namaz konusundaki son sözleri şunlar:  “Artık ebedi olarak Müslümanların namazını kılmayacağım ve seccademi dürdüm ve rafa kaldırdım.  Böylece yalandan ve ikiyüzlülükten kurtuldum.” 

28 Şubat sürecinde Yaşar Nuri gibi 'Hacca gideceğinize icabında Paris’e gidin' demiyor ama ‘hacca ayırdığınız paraları bedevilere kaptıracağınıza bunlarla sinema salonları yaptırın’ diye tavsiyede bulunuyor.  Ürdün’de Mecliste Abdulbaki Cemmo gibilerin karşısına Faysal Tucan gibiler dikilmişti Cezayir’de de Ebu Cerre Sultani gibilerin karşısına da Halide Mesudi  ikame edilmiştir. Papa 16’ıncı Benediktus  ortak düşman Müslümanlarla her zeminde hesaplaşan Oriana Fallaci’yi özel görüşme ile onurlandırdığı gibi, Katolik Üniversitesi de Halide Mesudi’yi  fahri doktora ile taltif etmiştir. Kiliselerin yetiştirme yurtlarında büyüyen Mine Kırıkkanat da böyle ödüllere layık olmakla birlikte pek fark edilemiyor; çok mu kenarda ya da değer mi biçemiyorlar?  Papa 16’ıncı Benediktus döneminde benzeri vakalardan birinde sırf Müslümanlara gıcıklık olsun diye Mısır asıllı Mecdi Allam Vatikan tarafından göstere göstere vaftiz edilmişti.

CHP gelirse herhalde, Fazıl Say’ı da kültür bakanı yapar.  Çünkü altyapı çalışmaları hazır.  Ya CHP gelmezse hali nice olur? Bu durumda,  iki de bir Türkiye’den gitmek istediğini söyleyen Fazıl Say, Cezayir’e güzel bir ihraç maddesi olabilir. Halide Mesudi gibilerin yanında en azından  yalnızlığını dindirir.  Olmazsa aynı kulvarda yarışan Şevval Sam ne güne duruyor? Oldu olacak CHP kabinesinde Hande Ataizi de erkeklerden sorumlu bakan yapılabilir. Simetriyi tamamlamak için Kamer Genci de kadınlardan sorumlu bakan yapmak gerekir.  İşte o zaman; Türkiye çağ değil, çağları birden atlar. Geriden çekse de kimse tutamaz.  Günü geçmişe bağladığımızda veya sardığımızda Halide Mesudi, karşınızda Halide Edip Adıvar’ın reenkarne olmuş hali gibi duruyor.  Kendisine ‘direnen kadın’ diyorlar. Ahmet Taşgetiren’in ‘direnen adam’ keşfinin demek ki bir de karşı ayağı varmış.  Her şey zıddıyla kaim.