Ramazan ayının son günlerinde Libya’da dengeler değişti.  Kaddafiler sırra kadem bassalar da Kaddafi dönemi kapandı.  Diktatör Kaddafi hanedanlığının yıkılmasıyla birlikte oyunun kuralları veya en azından şekli ve aktörleri değişti. Kaddafi halkını hafife alan bir liderdi ve onları reşit saymazdı. Bundan dolayı  defaatle halkını ‘cürzan’ yani farelere benzetti. Lakin Trablusta iktidarın ve gücün el değiştirmesinden sonra bu kedi fare oyununda aktörler de değişti. Yer değiştirdi.  Halkını farelere benzeten Kaddafi, Bab-ı Aziziye’deki karargahını terk etmesiyle birlikte kedi tarafından aranan fare durumuna düştü.  Libya onun ve çocukları için fare kapanı haline geldi. Mısır örneğinde Mübarek kafese girerken Libya örneğinde Kaddafi de fare kapanına kısıldı.  Oyunun aktörleri değişti. Kuralının değişip değişmeyeceği zamanla anlaşılacak. Lakin Mustafa Abdulcelil,  Kaddafi taraftarlarına Kaddafi gibi veya ölçüleriyle davranmayacaklarını ve insan ve adalet çizgisinden sapmayacaklarını söyledi. Ramazan’ın son haftasına girerken Kaddafi güçleri de çözüldü ve ellerindeki son kaleleri ve mevzileri de terk etmek zorunda kaldılar. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Seyfülislam Kaddafi  Babu’l Aziziye’nin ele geçirilmesinden bir gece evvel Rixos Oteli’nde arz-ı endam etti ve göründü. Adeta meydan okudu.  ‘Ben buradayım’ mesajını verdi. Ertesinde Kaddafi de ses kayıtlarıyla birlikte varlığını ispat etmeye kalkıştı. Nerede oldukları bilinmiyor lakin ses kasetleriyle Ladin gibi varlıklarını belli ediyorlardı.  Etme bulma dünyası.  Muhakkak kaderin garip bir cilvesi olarak halka ne isnatta bulunmuşlarsa aynısını başlarına gelmiştir. Sözgelimi Kaddafi ile Seyfülislam sürekli olarak halkı aşağılıyor ve onlardan fareler diye bahsediyorlardı. Lakin firar ettiklerinde ve adeta yer yarılıp içine düştüklerinde sorulmaya başlandı :” Acaba fare deliğine mi girdiler?” Dolayısıyla halkı fareye benzettiler ama sonunda halkın önünde fare misali kaçan kendileri oldu.

*

Kaddafi ve oğulları ayrıca halkı Kaide elemanlarına benzetti ve İslamcıların ileride Turgut Reis gibi korsanlık yaparak Akdeniz’i  kendi gölleri haline getireceklerini ve Avrupa’ya huzur yüzü göstermeyeceklerini savundu.  Seyfülislam daha da ileri giderek Derne ve benzeri şehirlerde İslamcıların faal olarak emirlik kurduklarını ve bu kesimlerin güçlenmesi halinde bölgenin Veziristan’a dönüşeceğini ileri sürmüştür. Bilindiği gibi Veziristan  merkezi denetimlin dışında Pakistan Taliban’ının yuvalandığı ve baskın veya egemen olduğu bir bölgedir.  Oğul Kaddafi  İslamcıların Libya’sını  Veziristan’a benzetiyor.   Kaddafi’nin Suriye’deki simetrileri ise Hama’yı  Yeni Kandahar olarak adlandırıyorlar. Şimdi Veziristan’a ihtiyacı olan ve sığınacak yer arayan Kaddafi’nin ta kendisidir.  . Şimdi Libya’nın bazı bölgeleri Kaddafiler için Veziristan olmaya aday kontrol dışı bölgelerdir.  Yani Kaddafi ne söylediyse ve muhalefeti neyle ayıpladıysa kendi başına geldi. Aynen ‘gülme komşuna gelir başına’ misalinde olduğu gibi. Sonunda Kaddafi halkının faresi olmuş ve kendi ülkesinde kontrolsüz bölgelerinin veya  isimsiz Veziristan bölgelerinin deliklerine sığınmaya çalışmıştır. İnsan başkaları için ayıpladığını kendisi yapmadan dünyadan ayrılmaz derler. Kaddafi aynısını yaparak iktidardan ayrılmıştır.

*

Babu’l Aziziye’de kendisinden destansı bir direniş ve savunma harekatı bekleyenler yanılmışlardır.   Eski başbakanlardan Abdusselam Callud’un da ifade ettiği gibi Kaddafi kendisine kıyamayacak kadar korkak ve ödlek birisidir. Babu’l Aziziye’yi savunamayan Kaddafi yeraltından notlar ve mesajlar geçerek kendisini çanlı tutmaya çalışmakta ve Ladin gibi bu mesajlarla kendi varlığını hatırlatıyor. Veya kendini avutuyor.  Kaddafi açısından en çarpıcı olaylardan birisi şapkasını kaptırması olmuştur. Demirel şapkasıyla birlikte meşhur olmuş ve birkaç defa şapkasını da alıp gitmek zorunda kalmıştır. Lakin Kaddafi şapkasını da alamadan gitmiş ve daha doğrusu şapkasını Babu’l Aziziye devrimcilerine kaptırmıştır.   Kaddafi geride Kaide ve Turgut Reis üzerinden İslamcı korsanlar benzetmesi yaparak Avrupalıları korkutmuştur.   Kaddafi’den sonra Libya, Cezayir gibi ülkelere demokrasi modeli  olurken ve baskı haline gelirken Cezayir de Kaddafi gibi kendisini sağlama alabilmek için Kaide korkuluğuna başvuruyor. Cezayir yönetimi “Libya’nın yeni  yönetimi Kaide ile mücadeleyi taahhüt etmeden yeni yönetimi tanımayız” anlayışında.  Belli ki Libya halk iradesini yansıtarak  Cezayir’e ‘kötü model’ oluyor. Buna mukabil Cezayir de zımni olarak yeni Libya yönetimini Bin Ladin’in gölgesinde bir hareket olarak tanımlıyor ve bu tanımlama ile birlikte değişim rüzgarlarını kendi sınırlarından uzak tutmaya çalışıyor.