Biz de zaman zaman recmin pratik uygulanmasından ziyade şer'i mahiyeti gündeme gelir ve tartışmaya açılır. İslam dünyası da bugünlerde benzeri tartışmalarla çalkalanıyor. Bu ülkelerden birisi Sudan diğeri de İran. Sudan Numeyri döneminde Eylül Kanunları olarak anılan İslam ukubat ve ceza kanunlarını mer'iyeti koymuş ve uygulamaya sokmuştu. Bu kanunlar günümüze kadar tartışıldı. Bu kanunların uygulanmasının arkasında Hasan Turabi vardı. Numeyri ise bu kanunları iktidarını Turabi'nin payandasıyla devam ettirmek için  kerhen kabul etmiş ve üstelik Batı'nın da tepkilerini çekmişti. Bundan dolayı Eylül kanunları hep tartışıla geldi. Şimdi Sudan yönetimi bu kanunların yeni versiyonunu hazırlıyor. Bu versiyon içinde ukubat ve ceza kanunları da var. Bunlardan birisi de zaniye ve zaniyenin recm ile cezalandırılması. Tabii ki evli olurlarsa. Bekar olmaları halinde ise 100 kırbaçla cezalandırılıyorlar. Şimdi Sudan bu kanun tasarısıyla alakalı tartışmalarla çalkalanıyor. Sudan'ın DTP'si olan SPLA'nın Meclis Grup Başkanı Yasir Said Arman zina cezasının gözden geçirilmesini ve geri çekilmesini istemiştir. Bu mecliste bomba etkisi yapmıştır. Bunun üzerine Meclis'te bir kargaşa ve arbede yaşanmış ve söz konusu vekile çığ gibi tepki yağmıştır. Bunun üzerine SPLA Milletvekili Yasir Said Arman kendisine yönelik tepkileri ve tenkitleri 'meclis terörü' olarak nitelendirmiştir. Nida Armaner'e benziyen Arman medeni toplumların zina cezasını aştıklarını ve bugün zinanın çok ülkede suç olmaktan çıktığını ileri sürerek bu kanunun gözden geçirilmesini istemiştir. Kanun kabul edilecekse bile bunun azınlıklara uygulanmamasını ve bundan muaf tutulmalarını talep etmiştir. Bunun üzerine söz alan ve Milli Kongre Partisi adına konuşan Gazi Salahaddin kimsenin zinayı savunamayacağını ve bunun zevciyet ilişkileri açısından bir ihanet ve ahlaksızlık olduğunu ve hiçbir medeni toplumun bunu içine sindiremeyeceğini söylemiş ve bütün dinlerde ve örflerde zinanın yasak olduğuna dikkat çekmiştir.

*

Burada Gazi Salahaddin'in örfe atfını unutmadan tartışmanın bir diğer ayağına geçelim.
İran'da recm cezası 2002'de askıya alınmasına rağmen yine de kimi insan hakları örgütleri gizliden gizliye recm cezasının uygulandığını ileri sürüyorlar. Bu bağlamda cezasını bekleyen 9 kadın ile 2 erkeğin bulunduğunu ileri sürüyorlar. Bu da İran'da yeni bir tartışmayı tetiklemiş oldu. Bu da Caferi mezhebinde recm cezasının mahiyeti. Burada gelenekçilerle revizyonistler arasında meşruiyet tartışmasının ötesinde, sadece hangi şartlarda bunun geçerli olacağına dair bir tartışma yaşanıyor. Yani tartışma esasta değil usülde. Baştan beri devrime ve çizgisine muhalif olan torun Ayetullah Hüseyin Humeyni kesinlikle mevcut şartlar içinde recm ezasının uygulanamayacağını savunuyor. Ona göre recm cezasının uygulanması masum imam veya halife gelinceye kadar askıdadır. Bunun askıdan indirilmesi zulme kapı açar. Bundan dolayı zani ve zaniyeye recm cezasından ziyade örfü bir ceza verilmesini ve bunun sınırlarını da Meclis'in belirlemesi ve tayin etmesi gerektiğini savunuyor. Ayetullah Hüseyin Humeyni recm cezasının mevcut haliyle ve mevcut siyasi yapıyla uygulanmasının fıkha aykırı olduğunu ileri sürüyor. Burada gelenekçi akım ile revizyonist çizginin de reformcu ayağını temsil eden yenilikçiler arasında bir anlayış beraberliği olduğu  gözleniyor. Sadece 'Hattı İmam' olarak anılan grup yani devrimci çizgi recm cezasını savunuyor. Bu bağlamda, Takrip Kurumu yetkililerinden Muhammed Mehdi Teshiri adı 'aykırı torun'a çıkan Hüseyin Humeyni'nin yaklaşımına karşı çıkıyor ve itirazını yersiz ve açıklamalarını sorumsuz buluyor. Teshiri hem Şiilerde hem de Sünnilerde müştereken recm cezasının bulunduğunu belirtiyor. Buradaki ihtilaf ve anlaşmazlık konusu Hüseyin Humeyni'nin bu cezanın veliyyu fakih otoritesi altında uygulanmasına karşı çıkması. Cezanın uygulanabilmesi için bir masum imama veya masum halifeye ihtiyaç duyulduğunu söylemesi. Bundan dolayı mevcut şartlarda gayri meşru olarak gördüğü uygulamanın derhal durdurulmasını istiyor.

*

Hüseyin Humeyni, Kur'an-ı Kerim'i ancak ilimde rusuh sahipleri ve kümelin (kamillerin) açıklayabileceğini ve tatbik edebileceğini söylüyor ve onların dışındakilerin icraattan uzak kalmalarını istiyor. Masum imam olmadığı için ahkamın tatilini savunan gelenekçilerle modernizmden hareket eden ve bu nedenle de ahkamın tatil edilmesini savunan reformcular orta noktada veya yolun ortasında bir şekilde buluşuyorlar. Bundan dolayı devrimci ve radikallere karşı Zalmay Halilzad'ın eşi Cherly Benard  RAND'a yazmış olduğu kitapçıkta özellikle seküler, reformcu ve gelenekçi kesimlere skala biçimde açılmanın tasarımını yapıyordu. Lakin bu mesele sadece İran'da değil Mısır'da da tartışılıyor. Humeyni'nin torunu gibi Hasan el Benna'nın torunu Tarık Ramazan da özellikle İslam ceza hukukunun muvakkat ve geçiçi bir biçimde ve surette tatil edilmesini ve ertelenmesini savunmuş bu da Ezher ulemasının itirazlarına ve tepkilerine neden olmuştu.

Gelenekçilerle sekülerleşmiş reformcular meseleye yakın bir zaviyeden bakıyorlar. Bu da bize Halilzad'ın eşinin RAND raporunu hatırlatıyor.