İsrail hala ‘hablüm minennasi/ insanların ipiyle kaimdir’ sırrını yaşıyor. Ya da Allah’la bağlarını koparan ve onun dostluğunu kaybeden İsrail devleti, hala yaşıyorsa insanların desteği sayesinde yaşıyor. Lakin bu destek de giderek eriyor. Belki son demlerini yaşıyor. Bir gün nefret patlamasıyla Titanik gibi batabilir.
İsrail tek yanlı itibarsız ve yetkisiz bir soruşturma komisyonu kuruyor. Elbette ki inandırıcı değil. Lakin inandırıcı olabilmesi için de yandaş bazılarını komisyona dahil ederek göz boyamasında bulunuyor. Komisyonda yer alan ve bu temsille birlikte itibarsızlıklarını da tescil eden iki kişiden ilki Nobel Barış ödüllü İrlandalı David Trimble, diğeri de Kanada’nın eski askeri başsavcısı, emekli Tuğgeneral Ken Watkin olarak açıklandı. Ancak bu kişilerin oy yetkisi olmayacak. Bu kişiler Filistinlilere göre aşırı İsrail yanlısı kimseler. İsrail bu kişilerle birlikte adil ve tarafsız bir uluslararası komisyon fikrini ve teklifini infaz etmiş oldu. Gazze’ye yönelik ambargonun gevşetilmesi ve estetize edilmesi karşılığında İngiltere’nin İsrail ile pazarlık yaptığı ve bu doğrultuda uluslararası komisyon fikrinin ABD’nin de desteğiyle rafa kaldırıldığı ifade ediliyor. Son demlerini yaşasalar da İsrail dostları hala İsrail’i etkin bir biçimde himaye ediyorlar. Bunun göstergelerinden birisi Haziran ayı itibarıyla (10 Haziran 2010) Helen Thomas adlı kıdemli Beyaz Saray muhabirinin bir şekilde işine son verilmesi oldu. Bunu tezgahlayanlar da yine Beyaz Saray’ın derin ve dip köşelerine sinmiş İsrail dostları idi.
Ralph Nader ‘Cashiering Helen Thomas’ başlıklı yazısında Helen’in başına gelenleri gayet veciz bir surette ortaya koyuyor. Arapça ‘fettiş ani’ani’l mer’e derler yani kadını araştır ve arkasında kadını ara diye bir tabir vardır. Burada da Helen’in kovulmasında veya infazında Beyaz Saray’da hala nüfuzlu Yahudi dostlarını veya bizzat Yahudileri aramak gerekir. Bu bağlamda ‘fettiş ani’l Yahud/ arkada örgütlü Yahudileri ara’ dense sezadır.
*
Helen’e yönelik bağırsakları temizleme operasyonu (evisceration) nüfuzlu veya nafiz Yahudi çevreler tarafından başlatılıyor. Biz buna ‘infaz operasyonu’ diyoruz. İnfaz operasyonu iki İsrail ve savaş yanlısı kişi tarafından başlatılıyor. Bunlardan birisi oğul Bush döneminde Beyaz Saray’ın baykuşu olarak tanıdığımız Ari Fleischer’den başkası değildir. Bush yönetimi bile gelen baskılar sonucu böyle fanatik bir adamı daha fazla böğründe barındıramamıştı. Diğer bir tetikçi ise Lanny Davis’den başkası değildir. Ari Fleischer, Bush döneminde Beyaz Saray basın sözcüsü idi ve Helen Thomas’ın soruları karşısında bocalamış, afallamış ve zor durumda kalmıştır. Sorulara karşı entrikalardan medet ummuştur. Ari Fleischer, Bush-Cheney ikilisinin savaş suçları ve yasadışı işkence vakalarıyla ilgili Helen’in yönelttiği sorgulamaları karşısında akla karayı seçmiş ve rövanşını ise Obama döneminde alabilmiştir. Gecikmiş hesaplaşma Mavi Marmara baskını sonrasına rastlamıştır. Ari Fleischer’in Helen’e verdiği cevaplar daima kaçamak, saptırmaca nevinden olmuş ve gerektiğinde de onu patronlarına şikayet tarzında gelişmiştir. Davis ise sıcak meselelerde Clinton yönetiminin savunucuları arasında olmuştur. Paul Jay, kendisini ( Davis) Hunduras’ın seçilmiş yönetimini devirmeye matuf kurulan bir cuntanın içinde göstermiştir. Fox ve benzeri işbirlikçi medyayı arkasına alan her iki adam da Beyaz Saray brifinglerinde Helen’den nefret edenlerin havlamalarını bir biçimde organize etmişlerdir.
*
Mavi Marlara’nın infazı gibi Helen’in infazı da basın camiası ve hakkaniyet sahipleri tarafından hazmedilememiştir. Mesele, Helen Thomas’ın izni dışında kendisine sorulan soruların kaçamak bir biçimde kaydedilmesi ve akabinde sızdırılmasıyla birlikte infaz suretine büründürülmüştür. Dolayısıyla maşeri vicdanın onaylamadığı bir keyfiyet olmuştur. Bundan dolayı İsrail’i destekleyen kimi Yahudi basın mensupları bile günah çıkartmış ve en kıdemli Beyaz Saray muhabirinin bu şekilde harcanmasına gönlü razı olmamış ve onaylamamıştır. Fox News’den Yahudi kökenli Ellen Ratner bunlar arasındadır ve Helen Thomas’a bir şans daha verilmesini istemiş ve Yahudilerin de ötekiler hakkında Thomas’ın dile getirdiklerine benzer fikirleri olduğunu cesaretle söylemiştir. Washington Post bir internet anketi yapmış ve anketörlerin yüzde 92’si infaza ve şekline karşı çıkmıştır.
Helen söylenemeyenleri söylemiş ve konuşulamayanları konuşmuştur (unmuzzled). 2006 yılında Bush’a meydan okumuş ve şunları söyleyebilmiştir: Sizin Irak işgaliniz hem Amerikalıları hem de Iraklıları yıkıma ve ölüme götürmüştür. Bütün gerekçeleriniz de fos çıkmıştır (Your decision to invade Iraq has caused the deaths of Americans and Iraqis. Every reason given, publicly at least, has turned out not to be true). Sadece Bush ve döneminin Molla Kasım’ı olmamış aynı şekilde Demokrat eğilimli olmasına rağmen Obama’yı da Afganistan politikaları yüzünden paylamış ve onu da Bush’dan beter etmiştir ("When are you going to get out of Afghanistan? Why are we continuing to kill and die there? What is the real excuse?").
Irak işgali öncesinde New York Times ve Washington Post gazetelerinin bile düzmece haberde birbirleriyle yarıştıkları bir dönemde dik durmasını beceren nadir simalardan ve muhabirlerden birisi olmuştur. Lakin sonunda kahpelik ağır basmıştır. Kendisiyle uyuşmayan Howard Kurtz gibiler bile haklılığını tescil ve ikrar etti. Şimdi Beyaz Saray’da basın odasındaki masası boş duruyor. Zira onunki doldurulamayacak bir boşluk. Eskilerin deyimiyle yerine başka birisi otursa da yeri doldurulamayacaktır. Şerefü’l mekani bi’l mekin meselesi. Yani sahibi koltukla şeref kazanmaz; ama koltuk sahibiyle şerefyap olur.