Karl Marks ve Muammer Kaddafi siyasi kehanetleriyle ünlüydüler. Churchill vesairenin de kendilerine has kehanetleri olmuştur. Karl Marks ile Kaddafi’ye şaşkın kahin demek daha doğru olur. Karl Marks proletarya devriminin daha sanayileştiği ve proletaryayı ezdiği için İngiltere’de patlak vereceğini öngörmüş ve tasavvur etmiştir. Proletarya devriminin sanayi devriminin merkezinde patlak vereceğini ummuşsa da kehaneti farklı yerde Rusya’da gerçekleşmiştir. Sezgisi doğru adresi yanlıştır.

Hindistan’a giderken Pedro Alvares Cabral Brezilya’yı keşfetmiştir. Bu gibi durumlarda kime niyet kime kısmet denilir. Kaddafi de Derne veya Barka’da İslam emirliği ilan edileceğini söylemişti.  Kaddafi’nin kehanetinin Libya ile ilgili kısmı tutmadı. Lakin Libya’nın kontrolünün altından çıkan ve kurtulan ve onun ötesinde Libya’daki kargaşa ortamında silahlanan Tavarıklar (Tuaregs) neredeyse bir hamle ile 5 Nisan tarihine kadar Mali’nin yarısını ve kuzey bölgelerinin tamamını ele geçirdiler.  Ve ele geçirdikleri bölgelerde İslami kıyafet kuralını uygulamaya koydular. 

Batı işin Kaide kısmında kalsa da Mali fiilen iki paçaya bölünmüş durumda.  Silahlı unsurlarla gereği kadar mücadele edemediği gerekçesiyle seçimle işbaşına gelmiş Amadou Toumani Touré bir avuç darbeci asker tarafından alaşağı edildi ve devrildi. 22 Mart 2012 tarihinde asi askerler devlet televizyonundan ülkenin kontrolü ele geçirdiklerini açıkladılar. Küçük bir grup asker, cumhurbaşkanlığı sarayının kontrolünü ele geçirdi ve hükümetin lağvedildiğini ve anayasanın askıya alındığını ilan etti. Askerlerin sözcüsü, Devlet Başkanı Amadou Toumani Toure'nin rejiminin ülkenin kuzeyindeki krizi yönetmekteki yetersizliği üzerine harekete geçtiklerini belirtmiştir. Cunta lideri Yüzbaşı Amadou Sanogo neye uğradığını bilemedi. Darbe atarken Tavarıklardan darbe yedi.  Ülke darbe şaşkınlığı içinde debelenirken; harekete geçen silahlı unsurlara kararlı bir karşılık veremedi ve 1961 yılından beri bağımsızlık veya özerklik peşinde mücadele eden Tavarıklar ilk defa hedeflerine fiilen yaklaşmış hatta gerçekleştirmiş oldular.

*

Mali’deki gelişme Arap Baharının dolaylı sonuçlarından birisidir. Dünya da bu meseleye hazırlıksız yakalanmıştır. Fransız Dışişleri Bakanı Alain Juppe uluslararası bir müdahale ihtimalini zayıf görmüştür.  Sarkozy bu ihtimali masada tutsa da mesele daha ziyade Fas ile Cezayir’e havale edilecek görünmektedir. Zira bugüne kadar Batı Sahrasında 3 milyonluk bir kitleyi oluşturan Tavarıkları dizginleyen Sahra üstü ülkeler yani Libya, Cezayir ve Fas olmuştur.  Tavarıklar Mali’de imkansızı isteyip mümkünü gerçekleştirebilirler. Pazarlığı bağımsızlıktan açar geniş özerklikte karar kılabilirler.  Dünyayı asıl ilgilendiren bu hareketin İslami karakteri olsa gerek. Azawad devleti kurulur mu kurulmaz mı? Batı bu sorunun cevabından ziyade, Kuzey Afrika Kaidesi'nin yerel İslami hareket Ensaruddin ile ilişkilerini merak ediyor ve mercek altına alınıyor. Batıyı evvelemirde ilgilendiren husus budur.  Bununla birlikte İslami kesimler ele geçirdikleri bölgelerde İslami planlarını uygulamaya başladılar bile.

*

Beklendiği gibi ilk uygulama, kadınların İslami kurallara uygun kıyafetler giymeleri.  Bu bölgede kadının İslami kıyafeti iki adla anılıyor. Fistan ve tennur. Yani  abaye ve etek.  Pakistan ve Afganistan’da ise fistan ve tennur yerine Shalwar/Kameez ifadesi kullanılıyor. Bir üstlük bir de altlık olmak üzere vücudu örten iki parça elbise kastediliyor.  Elbette Batı Sahrasının İslamcıları Afganistan’daki gibi şalvar ve kamis üzerine bir de burkayı şart koşmuyorlar. En azından böyle bir talepleri olduğuna dair duyum yok.

Nijer Nehrinin üzerinde olan tarihi Timbuktu şehrinden sonra Kidal ve Gao şehirleri de İslami silahlı grupların eline geçti. Kimileri bu grupları selefi meşrep olarak değerlendirirken kimileri de daha ileri giderek bu silahlı grupları Kaide ile bağlantılı gösteriyorlar. Tavarıklar etnik anlamda Sahra’nın Kürtleri olanak anılıyor. Araplar ve Berberilerden oluşuyorlar.  Eski bir kavim olmasına rağmen dört kadar ülke arasında dağınık ve bağımsız bir devlete sahip olmadan yaşıyorlar. Bu anlamda hem kadim bir ırk olmaları hem de bağımsız devletler arasında dağılmaları itibarıyla Kürtleri andırıyorlar. Lakin laik değil de İslami eğilimleri nedeniyle daha ziyade Afganistan’daki Taliban veya Somali’deki Şebab hareketiyle de karşılaştırılabilirler. En azından batılılar meseleye bu zaviyeden bakıyor.  Kaide ile irtibatları biraz köpürtme kabilinden. Bununla birlikte, İslami bir sistem ve düzen istedikleri kuşku götürmez bir gerçek.