Her şeyin altında Mossad parmağı aramanın bir alemi yok. Lakin şüphe de meşru bir şey. Her şeyi Mossad’a hamletmek ona hacminden daha fazla önem atfetmek olur. Bu da psikolojik savaşta kırılmalara neden olur. Bazen Mossad da bu imajı konusunda kendi kendiyle dalga geçmekte ve ‘Bin Bir Gece masallarını bile geçtik! Aferin bize!’ demektedir. Lakin her şey olmadıkları doğru olmakla birlikte hiçbir şey olmadıkları da söylenemez.
Son günlerde bazı ilim adamları esrarengiz uçak kazalarında ölmeleri haklı olarak Mossad faktörünü yeniden gündeme taşıdı. Neden, genel olarak stratejik zevatın bulunduğu uçaklar düşüyor? Bunun mutlaka izaha muhtaç bir yönü olmalı. Eski ABD'li istihbaratçı Wayne Matson bu sorunun cevabını veriyor. Rusya'daki uçak kazasına dikkat çekerek şunları söylüyor: "İçinde İran'a çalışan 5 nükleercinin olduğu uçak önce havada patladı, sonra düştü." "Türkiye'de 2007'de, içinde Türk fizikçilerin de olduğu uçak önce havada patlayıp düşmüştü. Tüm bu kazaların ardında İsrail gizli servisi MOSSAD var."
Rusya'da 20 Haziran 2010’da meydana gelen uçak kazasında 45 kişi ölmüştü. Ölenler arasında daha önce Almanlar tarafından başlatılan ve Ruslar tarafından ikmal edilmeye çalışılan İran'daki Buşehr nükleer reaktöründe çalışan ve İsrail'in şiddetle karşı çıktığı İran'ın nükleer programına önemli katkılarda bulunan "beş nükleer bilimci ve mühendis" yer alıyordu. Kazada hayatını kaybeden nükleer bilimciler Hindistan, Çin ve Bulgaristan'da da bazı nükleer projelerde çalışmışlardı. Şimdi serbest gazetecilik yapan Amerikalı eski istihbarat görevlisi Wayne Madsen, Rusya'daki son "kaza" dahil son yıllarda yaşanan bir dizi olayı Mossad ile ilişkilendiriyor. Madsen, Rusya'daki uçak kazasındaki komplo iddialarını dile getirirken "Mosad mı?" diye sordu ve Tupelov 134 tipi uçağın yere çakılmadan önce alev aldığına ilişkin iddiaları hatırlattı.
*
Wayne Madsen, İranlı nükleer bilimci Mecid Şaşhiari'nin Kasım 2010'da motorsikletinin patlaması sonucu ölmesine, bir başka nükleer uzman Feridun Abbasi'nin yine Tahran'da benzer biçimde ağır yaralanmasına işaret etti. Madsen, İran'ın Meşhed kentinde iki yıl önce yaşanan bir başka uçak kazasında nükleer bilimcilerin ölmesi ile bir diğer nükleer uzman olan Ardeşir Hasanpur'un 2007'de İsfahan'da zehirlenerek öldürülmesine işaret etti.
Madsen, 30 Kasım 2007 günü İstanbul'dan Isparta'ya giden uçağın da inişten önce havada parçalara ayrıldığını hatırlatarak, iyi hava şartlarında uçağın bu şekilde parçalanmasının normal olmadığını ifade ediyor. Madsen’in dediği gibi bu işlerde bir bit yeniği var. Aynı uçakta, önde gelen nükleer bilimci Engin Arık ile Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Birimi Başkanı Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan'ın yer aldığına dikkat çekti.
Madsen, uçağın ana parçalarının rahatça birbirinden ayrıldığını ve Vali Şemsettin Uzun'un "Böyle bir uçak kazası görmedim" dediğini aktardı. Bu da kaza mı yoksa sabotaj mı sorusunu akla getiriyor. Madsen, kurtarma ekiplerinin uçağa sorunsuz girerek bazı çantaları rahatça aldıklarını öğrendiğini belirtti. Arık ve nükleer bilimciler Isparta'da bilimsel bir konferansa gidiyordu. Arık ayrıca, Türkiye'de çok önemli rezervleri bulunan toryum madeninin enerji sorununa temiz ve ekonomik bir çözüm olabileceği ve olması gerektiği yönündeki görüşleri ve çalışmalarıyla tanınıyordu.
*
Kazanın sabotaj olma ihtimali noktasında bu karinelere ilave başka benzer tarihi bilgiler aktaralım. Yıl 2011 değil, 1962. Yer Rusya değil, Mısır. Keza öldürülenler Rus bilim adamları değil, Alman bilim adamları. Kullanılan malzeme uçak değil mektup. 11/9/1962 tarihinde Mısır’da, Mısır füzelerini geliştirme üzerine çalışan 5 Alman bilim adamı Mossad’ın göndermiş olduğu patlayıcı mektuplarla öldürülüyor. İsrailliler böylece gizli planlarını uygulamaya koymuşlar ve bombalı mektuplarla Alman bilim adamlarını avlamışlardı ( Al Muamere: Dr. Zağlul en Neccar, sh: 214/Nahdatu Mısr). (Daha sonraları Ruslar da aynı yöntemi kullanarak Suudi Arabistan asıllı Hattap’ı Çeçenistan’da zehirli mektupla öldürdüler.)
Ortadan kaldırılan Alman bilim adamlarıyla birlikte Mısır’ın eli kolu bağlanmıştı. Benzeri bir olay da Deyr-ez Zor’da yaşanmış ve yine İsrail uçakları Türkiye hava sahasını da ihlal ederek Suriye’nin gizli nükleer tesislerini vurmuştu. Arapların dediği gibi bugün düne ne kadar da benziyor(ma eşbehe’l yevmü bilbarihati)!