ŞAM - Geçen hafta Lübnan ve Arap basınında Suriye'nin, anayasanın Baas Partisi'ni "ülke ve toplumun lideri" olarak belirleyen 8. Madde'sini yürürlükten kaldıracağını ifade eden haberler yayımlandı.
Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın bu pazartesi, krizin başladığı mart ayından bu yana üçüncü konuşmasını yapması beklenirken iyimserler onun herkesin tahmin ettiğinden 10 adım ileri adım atacağını, hatta o kadar ileri gideceğini ki, belki de 8. Madde'yi iptal edeceğini iddia ediyorlar.
Bu reform, Suriye'de muhalefet için 40 senedir hep yüksek öncelikli olmuştur. Bununla beraber, onlarca yıldır Baasçılar, Baas Partisi'nin laik gündemi olduğunu, bu maddenin Müslüman Kardeşler gibi radikal İslamcı grupların Suriye'de iktidara gelmesini önlediğini iddia ederek 8. Madde'nin tartışılmasını reddettiler.
Maddenin iptal edilmesi tartışmaları, mart ayında Suriye'nin farklı şehirlerinde siyasi ve iktisadi değişim talebiyle gösteriler patlak verdiği zaman yeniden gün yüzüne çıktı. İnsan hakları kuruluşları gösterilerin bastırılması çabalarında şimdiye kadar bin 300'den fazla sivilin öldüğünü iddia ediyorlar. Şam, protestoların arkasında, ülkedeki rejimi yıkarak yerine İslami emirlik getirmek isteyen yabancı komplocular tarafından desteklenen aşırı uçtaki silahlı gruplar olduğu suçlamasında bulunuyor.
Suriye'de kiminle konuştuğunuza bağlı olarak insanlar ya Baas Partisi'nin üstünlüğüne son verilmesine yüzde 100 bağlıdırlar -bunlar çoğunluğu teşkil ediyorlar- ya da statükonun sürmesine tam olarak bağlıdırlar. Suriye'de zamanın ne ölçüde değiştiğini idrak edememenin ne kadar tehlikeli olabileceği kavranmamış görünüyor.
Pazar günü ordu birliklerinin, mültecilerin ülkeyi terk etmelerini önlemek üzere, bu ay güvenlik teşkilatı ajanı olduğu iddia edilen 120 kişinin öldürüldüğü ve iki toplu mezar bulunan kuzeye doğru hızla ilerlediğine dair haberler geldi. Son 10 günde 10 bine yakın mülteci Türkiye'ye kaçtı.
Aynı gün, Suriye'nin Washington büyükelçisi, basına hükümetin protestocuların meşru talepleriyle bu silahlı çetelerin talepleri arasında ayırım gözettiğini açıkladı ve Esad'ın "konuşmasında tüm bu meselelere yer vereceğini" ifade etti.
Baas Partisi içindeki pragmatik yetkililer de, ayakta kalabilmesi için Esad rejiminin reform yapması gerektiğini iddia ederek 8. Madde'nin iptali için bastırıyorlar. Bunlara göre, aksi takdirde rejim kolayca çöker. Suriye hükümeti 1970'ten beri sosyal hayata egemen olan yöntem, araç ve şahıslarla yönetime devam edemez.
Sertlik yanlıları ise Baas Partisi'nin duruşundaki her türlü değişikliğe karşı çıkıyorlar. Bunlar, her türlü anayasal değişikliğin parlamento onayı gerektirdiğini savunuyorlar. Bu da parlamentonun toplanmadığı bu safhada zor. Bunlar, Suriye toplumu ve sosyal hayatındaki imtiyazlı statülerini kaybedecekleri için, Baas Partisi yıkılırsa çılgına dönerler.
Baas Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammad Said Bkheitan, 30 mayısta açık sözlü bir şekilde konuştu ve meydan okuyarak "Suriye'de 2,8 milyon Baasçı var. Gösteri yapanlar ise 100 binden fazla değil" dedi. Daha sonra da ekledi: "Muhalefete söylüyoruz, seçimler yoluyla iktidara gelirseniz anayasanın 8. Madde'sini kendiniz iptal edersiniz!" Suriye'nin nüfusu 21 milyondur.
Muhalefet ise hemen buna, seçim yoluyla iktidara gelmelerinin mümkün olmadığını, 8. Madde'ye göre Baas Partisi'nin parlamentoda önceden kurgulanmış şekilde çoğunluğu elde etmesinin yanı sıra devlet başkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı gibi hükümetteki tüm üst görevleri de elde ettiğini belirterek tepki gösterdi.
Gerçek bir değişim olması için, Baas Partisi için ayrılan kotayla Suriye'de tüm stratejileri belirleyen Baas Partisi Bölge Komutanlığı'nın statüsünün iptal edilmesi gerekiyor.
Meselenin halline yönelik olarak masada birkaç çözüm var. Bunlardan biri 1971‘deki gibi, 8. Madde’nin kaldırılması da dahil olmak üzere tek görevi reform sürecinde gerekli olan kanunları çıkarmak olan geçici bir parlamento atamaktır. Bu parlamentoda hem Baas’tan hem muhalefetten olmak üzere tüm toplumdan liderler ve siyasetçiler bulunur. Bununla birlikte, böyle atanmış bir parlamento demokratik görülmez ve Suriye halkı tarafından kötü algılanabilir.
İkinci seçenek de yine bir parlamento atamak ama bunu parlamento olarak adlandırmamaktır. Bu, Yaşlılar Konseyi ya da İstişare Konseyi (Şura Meclisi) gibi bir şey olur. Bunda engel ise böyle bir kurumun, parlamentonun yerini alabilecek yasama yetkisinin olmamasıdır. Bu kurum, tavsiye eder ama kanun çıkaramaz ve tabii ki anayasayı da değiştiremez.
Üçüncü seçenek de mevcut parlamentonun görev süresini uzatmaktır. Parlamentonun görev süresi anayasal olarak mart ayında sona erdi.
Büyük bir çoğunlukla Baas hakimiyetinde olan bu parlamentonun görev süresi daha önce de 5 mayısa uzatılmıştı. Kanunlara göre, 90 gün içinde yeni seçimler için çağrı yapılmaması halinde bu parlamentonun görev süresi “seçim için çağrı yapılıncaya kadar” otomatik olarak uzayacak.
Bazıları bu parlamentonun ömrünü uzatmak için çaba sarf ediyor ve gerekli tüm reform kanunlarını çıkarma amacıyla 2 ağustosta olağanüstü toplantı yapılması çağrısında bulunuyorlar. Çoğu kişi de ağustos başında İslamiyet’teki kutsal ramazan ayının başlayacağını belirterek bunun çok geç olacağını savunuyor. Çoğuları ramazanda sokakla hükümet arasında çok kanlı olaylar çıkacağı tahmininde bulunuyor.
Dördüncü bir çözüm de anayasanın 113. Madde’sine göre parlamentonun tamamen baypas edilmesidir. 113. Madde, başkana “ülke, milli güvenliği tehdit eden bir krizle karşı karşıya kaldığında” kanun çıkarma –istediği kanunu çıkarabilir- hususunda olağanüstü yetki veriyor.
Başkan, 113. Madde’ye dayanarak anayasayı istediği gibi değiştirebilir, parlamentoyu görmezden gelebilir ve temelde 8 Madde’yi değiştirmek gibi hoşuna giden her şeyi yapabilir.
Her ne kadar bazıları Esad’ın, pazartesi günkü konuşmasında 8. Madde’yi kaldırmanın ötesine geçeceğine inansa da gerçekçi olanlar beklentilerin çok fazla yükseltilmemesi uyarısında bulunuyorlar. Bunlar,
Esad’ın bu tür zor reformların altyapısını hazırlayabileceğini ama şahsi olarak bu tür esaslı tedbirler alamayacağını savunuyorlar. Esad, ağır hasar alsa da halkın güven ve desteğini yeniden sağlamaya çalışabilir.
Esad, gözünü 2014’teki başkanlık seçimine dikmiş olabilir. O, büyük çoğunlukla olmasa da halen seçimi kazanabilir.
Sertlik yanlıları, ya karşı karşıya kaldıkları tehlikeyi halen idrak edemediklerinden ya da her gerçek reformun, Baasçılar olarak 40 senedir keyfini sürdükleri imtiyazları kaybedeceklerini hissettiklerinden her türlü reform sürecini engellemek istiyorlar. Onlara sorulduğu zaman, tek makul savları, Baas Partisi tarafından devlette istihdam edilen 55 bin çalışana ne olacağıdır.
Parti hakim rolünü kaybederse hiçbir organı devletten para alamaz. Neticede parti, Öğrenci Birliği, Devrimci Gençlik Birliği, Baas Partisi’nin gazetesi, Baas Partisi yöneticileri, sekreterleri, şoförleri ve benzerlerinin ücretlerini devlet vasıtasıyla ödüyor.
Gerçek bir çoğulcu sistem şimdilik bunları tehdit etmiyor çünkü bunlar halen teşkilatlanma becerileri ve maddi varlığı en yüksek olan, en büyük parti olarak kalmaya devam ediyorlar. Partinin 2,8 milyon üyesi var. Parti, artık yönetimde olmaması halinde 2 milyon üyesini kaybetse bile halen 800 bin üyeye sahip olur ki bu durumda yine Suriye’de diğer tüm partilerden büyük olarak kalır.
Haftaya açıklanacak yeni partilerle ilgili kanun tasarısında, resmi olarak tanınmak isteyen her partinin en az 3 bin üyesinin olması gerektiğine dikkat edilmesi icap ediyor. Bu da şimdilik net bir şekilde sadece Baas’a münhasır bir durum. Baas Partisi yönetimine son verilmesi Baasçılar için de hayırlı olacaktır. Bu, onları makam ve menfaat elde etme gayesiyle Baas’a katılan tüm fırsatçılardan kurtaracak, Baas Partisi’nin ideolojisine gerçekten inanan küçük bir çekirdek grubun da muhafaza edilmesine yarayacaktır. Keza bu, devletin reform konusunda ciddi olduğu, değişimin içerden meydana geldiği intibaını da verecektir.
Kaynak: Asia Times
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas