Esad üzerine bahisler yapılıyor ve sonrası üzerine pazarlık süreci hızlandı. Gerçekten de Esad tahmin edilenden fazla dayandı. Lakin muhalefet de Esad'ın zannettiğinden dişli çıktı. Muhalefete göre, Halep'in yüzde 80'i ellerinde bulunuyor. Öyle değilse bile en az yüzde 60'ı ellerinde bulunuyor. Suriye rejimine yakın yorumculardan bizzat kulaklarımla kaç defa duydum. 15 günde Halep'i temizleyeceklerdi. Ekim ayına (2012) kadar muhalefeti paketleyeceklerdi. Hiçbiri olmadı. Sonunda rejim de pes etti ve muhalefeti silemeyeceğini kabul etti. Muhalefet için 'bir avuç terörist' ifadesini kullanıyorlardı. Şimdi teröristler yerine Kaide deseler de eskisi kadar muhalefetin bir avuç teröristten ibaret olmadığını zımnen kendileri de kabul ediyorlar. Halkın varlığını tanımaya başladılar! Mesele pazarlık noktasına gelip dayandı. Bu iki koldan yürütülüyor. Kollardan birisi bizzat rejimin kendisi. İkincisi de Ruslar. Kadri Cemil'den Faruk Şara'ya kadar rejim adına konuşan birçok isim dolaylı olarak pazarlık zeminine işaret ettiler. Kadri Cemil Moskova'da Beşşar'la pazarlıkta ön şart olarak çekilmesinin istenmesine sıcak bakmayacakları lakin pazarlık sürecinde bunun da görüşmeye dahil edilebileceğini söylemişti. Sadece muhalefet tarafından ön şart olarak istenmesini kabul etmeyeceklerini ifade etmişti. Faruk Şara da suskunluğunu bozarak Lübnan'da Hizbullah'a yakın el Ahbar gazetesine tarafların yenişemeyeceklerini ve dolayısıyla çözümün siyasi pazarlıkta düğümlendiğini söyledi. Moskova da şifreli olarak iki de bir pazarlık meselesine temas ediyor. Bir iki defa Esad'ın 'medeni' bir biçimde çekilmeye hazır oludğunu söyleyerek nabız yokladılar.
Ardından Esad biraz beklettikten sonra Lübnan üzerinden gelen Lahdar İbrahimi'yi kabul etti ve İbrahimi'nin beraberinde bir Amerikan-Rus imalatı pazarlık teklifi getirdiği duyuruldu. Ardından Faysal Mikdat yardımcısıyla birlikte, Şam Havaalanı kullanılamaz hale geldiğinden dolayı Beyrut Havaalanı üzerinden pazarlığın detaylarını görüşmek ve pişirmek üzere Moskova'ya gitti.
*
Bu pazarlık sadece Esad ile muhalifler arasında bir pazarlık değil. Esad'ın arkasındaki güçlerin de Esad sonrasına dair hesapları masada olacak. İran bir şekilde çıkarlarını korumak istiyor. Moskova da öyle. İyi şartlarla Esad'ın çekilmesini sağlayabilirlerse bundan en fazla kendileri karlı çıkacak. Pazarlıkta, muhaliflerle iktidar arasında tam salahiyetli yani yetkili ortak bir hükümet öngörülüyor. 2014 başkanlık seçimlerine kadar bu geçici ve karma hükümet ülkeyi yönetecek. Bu konuda muhaliflerin tavrı açık. İktidarı temsil edecek isimlerin eline kan değmemiş olmasını şart koşuyorlar. Asıl sorun güvenlik güçlerinin kimin kontrolünde olacağı? ve işin püf noktası, Beşşar Esad'ın geleceği. 2014 seçimlerine kadar kalsa bile yetkileri sıfırlanmış olacak. Ondan sonrası için Beşşar adaylık hakkının mahfuz olması gerektiğini savunuyor. Elbette muhaliflerin bu teklifin yanına bile geçmeleri mümkün değil. Bunun iki nedeni var. Baştan beri güvenlik ve takrir-ı sukun seçeneğini benimseyen Beşşar'ın adaylık seçeneğinin açık tutulamsıyla ödüllendirilmesidir. Artık bu kanlı süreçten sonra Suriye halkıyla Beşşar Esad'ın gelecekte birbirlerinin yüzüne bakacak halleri kalmamıştır. Kaldı ki güvenilmez buldukları için Esad'ı geçici ve sembolik dahi olsa Suriye'nin başında görmek istemiyorlar. Bundan dolayı Esad, Saddam veya Kaddafi seçeneğinden kurtulmak istiyorsa şimdiden sürgün yerini belirlemesi gerekiyor. Bunun için Venezüela ve Beyaz Rusya'nın adı geçiyor. Pazarlık kotarılamayacak olursa kimilerine göre Beşşar'ın bütün gemileri ve kartları yanmış bulunuyor. Ne kalma ve ne de kaçma imkanına sahip.
*
Bu durumda, Esad'ın günleri için bahis tutuluyor. Suriyeli muhaliflerden Halit Hoca'ya göre, kitle imha silahları kullanmazsa sayılı günleri Ocak 2013 sonu itibarıyla doluyor. Halit Hoca'ya göre, Beşşar kimyasal silahlara başvurmazsa en geç Ocak ayı sonuna kadar devrilir. Kısaca Esad'a bir aylık süre tanıyor. Elbette daha fazla şansa sahip olduğunu düşünenler de var. Son günlerde Suriye'nin geleceğini düşünenlerin uğrak yeri ve durağı haline gelen Ürdün Kralı İkinci Abdullah ise ekonomik olarak Esad'ın sayılı günlerinin kaldığını ve ömrünün dört ayı geçmeyeceğini savunuyor. Mart 2012 itibarıyla günleri doluyor. Bununla birlikte, hala askeri gücünün mühim bir kısmını muhafaza ettiğini ve askeri olarak iki yıl daha dayanabileceğini öngörüyor. Benim kanaatime göre ise etkenlere göre Esad her an yıkılabilir. Bununla birlikte, lehteki faktörler devam etse de herhalde sayılı günleri önümüzdeki ramazanı bulmaz.
Elbette en doğrusunu Allah bilir.