Hamas, Mısır askeri cuntasının hazırlamış olduğu ateşkes teklifini elinin tersiyle itti. Böylece bir taşla en azından iki ve daha ötesinde üç ve belki daha fazla kuş vurmuş oldu.  İki kuştan birisi İsrail diğeri Mısır. Üçüncüsü ve dördüncüsü ise Mahmut Abbas ve Tony Blair. Teklif hem esas hem de usul bakımından birçok mahzuru barındırıyordu. Esas yönüyle baktığımızda, metin  Gazze’ye yönelik hem geçiş kapılarından hem de umumi olarak ambargonun kaldırılmasına yönelik herhangi madde ve atıf içermiyor. Şartsız bir ateşkesi esas alıyor. Halbuki, Hamas’ı ölümüne direnişe sevk eden birincisi yalnızlığı ikincisi de yaşadığı ekonomik darboğazdır. Yani artık Gazze’yi yönetemeyecek hale gelmesidir. Mısır belgesi bunları dikkate almamıştır. Daha doğrusu statükonun devamını esas almıştır bu da Gazze'nin yavaş yavaş boğulması demektir.

Esasla ilgili ikinci eksik, İsrail’in Şalit’in serbest kalması karşılığında salıverdiği Filistinli esirlerin üç İsrailli gencin öldürülmesine müteakip yeniden derdest edilmeleri meselesidir.  Hamas elbette bunların yeniden salıverilmesini istiyor.  Bu da göz ardı edilmiştir.  Usul ve yöntem açısından da en büyük eksiklik teklifin bir muhatap içermemesidir. Daha doğrusu ateşkes teklifi İsrail tarafından ısmarlanmış ve Mısır hariciyesi ve istihbaratı ile İsrail Müzakere Takımı arasında kotarılmış ve pişirilmiştir. Hamas’a hiç danışılmamış ve varlığı yok farz edilmiştir. Kendileri çalmışlar kendileri oynamışlar. Hamas’a da icraatı kalmış.  

Bu hazırlıktan Mahmut Abbas yönetimi de haberdar edilmiş. İsrail Müzakere Takımı Netanyahu’nun temsilcisi İsaac Molho , Yoram Cohen ve  Amus Gilad gibi isimlerden oluşmuş ve Lieberman rol dışı bırakılmıştır.  Ateşkes metni hazırlanırken Hamas ve İslami Cihad gibi Gazze’deki Filistinli örgütler kesinlikle haberdar edilmemişler ve ateşkes teklifi emri vaki şeklinde kendilerine arz edilmiş daha doğrusu Gazze’deki örgütler teklifi gazetelerden veya radyo ve televizyonlar vasıtasıyla öğrenmişler.  Halbuki, 2012 yılında ve benzeri durumlarda bu tarz ateşkes metinleri ve süreçleri beraberce yürütülür ve en azından Mısır istihbaratı Hamas ile sürekli temas halinde olurdu.

*

Bu defa Hamas ve Gazzeli ortakları tamamen süreçte bypass edilmişler ve dolayısıyla ateşkes teklifi muhatapsız doğmuştur.  İsrailli bir bakan bu durumu şöyle ifade ediyor: Ateşkes teklifinden birkaç saat sonra bu ateşkes anlaşmasını kendi kendimize yaptığımızı keşfetmiş olduk! Çünkü ortada bir muhatap yok.  Mısır rejimi tanımadığı ve ötesinde Mürsi’nin müttefiki;  terörist bir örgüt olarak gördüğü Hamas’ı muhatap almak istememiştir. Bu, uluslar arası diğer oyuncuların da işine geliyor.  İsrail ve Mahmut Abbas da Hamas’ın muhatap alınmasına çok meraklı değiller. Mısır rejimi Hamas’a İsrail kadar hasım. 1995 yılından beri Mısır’ın en güçlü adamlarından birisi olan ölen İstihbarat Başkanı Ömer Süleyman, 25 Ocak Devrimini Gazze devrimi olarak nitelendirmiştir.  Güya Mübarek’i yerinden eden 25 Ocak devrimini Gazzeliler organize etmişler. Bugünkü Mısır rejiminin bakışı da aynı.

Mısır rejimi Hamas ve diğer Filistinli grupların tepkisini de dikkate almamıştı. Bundan dolayı ateşkes zora girmişti. Hamas’ın ateşkes teklifini reddetmesi Mısır rejimini aşağılayan mesajlar eşliğinde gerçekleşti. Hamas temsilcileri zımni olarak Gazze’ye karşı Mısır-İsrail ortaklığını vurguladılar. Hamas temsilcilerinden birisi tünellere ihtiyaçları olmadığını zira Mürsi döneminde yeteri kadar stok yaptıklarını söyledi. Bu yeni Mısır rejiminin ambargosuna bir gönderme idi. Yine Hamas ateşkesi kabul karşılığında talep ettiği on şarttan birisi de Refah Sınır Kapısının kontrolünün tarafsız ülkelerden bir mekanizmaya devredilmesi olmuştur. Yani Mısır’ın bypass edilmesi. Bu da Mısır’a yönelik güvensizlik mesajlarından bir başkası idi. İsrail Hamas’ın red cevabından sonra yanlışını anladı. Bununla birlikte hem Mısırlı rejim yanlısı yorumcular hem de Lieberman gibi İsrailli siyasetçiler ateşkesi reddetmesi için Hamas’ı Türkiye ve Katar’ın kışkırttığını ve telkin altında tuttuğunu ileri sürdüler.  Said Ellavendi ve Sami Seyfülyezel gibi  Mısırlı bazı yorumcular, Mısır’ın hazırladığı ateşkes planının elinde patlamasını Türkiye ve Katar’ın telkinlerine bağladılar. Bununla birlikte, Hamas sözcüleri doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye ve Katar’ın yapıcı rolüne atıfta bulundular. Açıkça ve zımni olarak iki ülkenin ateşkes sürecinde etkin olmasını istediler.  Buna mukabil, şecaat arz ederken sirkatini söyleyen Kıpti gibi Sisi taraftarları İsrail’in, Mısır’ın haricinde bir tarafın ateşkes planını kabul etmeyeceğini ileri sürdüler.   Yani reddedilen emri vakii ve dayatmanın devamından umutlarını henüz kesmemişler. Bununla birlikte,  Hamas temsilcilerinden  ve Mısırla temastan sorumlu Gazi Hamd taleplerini karşılaması ve ateşkes metninde buna göre yeni düzenleme ve tadilatlar yapılması haline teklifi değerlendirebileceklerini söylemiştir.  Sonuç itibarıyla, Hamas’ın Sisi’nin ateşkes planını reddetmesi Mısır’a büyük bir diplomatik şamar olmuştur.  Mısır’ın bölgesel ağırlığını sarsmıştır.