BBC'de çalışan İngiliz gazeteci Lloyd Robert Londra'daki Suudi Arabistan büyükelçiliğindeki üst düzey bir yöneticiye ülkesinin diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi gösterilere sahne olup olmayacağını sordu. Yetkili bu ihtimalin uzak olmadığını ama gösterilerin etkili olacağını sanmadığını söyledi. Gazeteci, bu derece eminliğin sebebini sorunca gülerek ona şu cevabı verdi: "Sebep basit. Hiçbir Arap yada yabancı kanal bunları Tunus ve Mısır'da olduğu ve Libya'da olmaya devam ettiği gibi yayınlama cesareti gösteremez.

Suudi Arabistanda değişik muhalif çevrelerin çağrısını yaptığı gösterilerle en azından gösterilerin engellenmesi için güvenlik güçleri tarafından alınmış önlemlerle ilgili haber almak amacıyla Arap televizyonları arasında gezinirken bu yetkilinin sözlerini hatırladım. Ama faydasız. Ulaşabildiğim sadece Şii nüfusun yoğun olduğu doğu bölgesinde yapılan gösterilerle ilgili kısa ya da görüntüsüz habercikler. Ve güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açması sonucu üç kişinin yaralanması haberi...

Zikri geçen gazeteci Suudi kadınlarıyla ilgili bir dizi araştırma yapmak için Suudi Arabistan'a giriş vizesi (altı ay bekledikten sonra) aldı. Ahsa bölgesinde Katif ve Hefuf'da meydana gelen olaylardan haberdar olduktan sonra oraya gitti ve bu gösterileri görüntüledi. Ama sevinci uzun sürmedi. Bir grup güvenlik görevlisi ona saldırdı ve bütün filmlerine el koydu. Kendisini ve kameraman arkadaşını tutuklayarak Riyad'a getirdiler ve ilk uçakla Londra'ya gönderdiler.

Bu olay, Arap dünyasındaki devrimlerin yayınlanması konusunda bazı Arap televizyonlarının uyguladığı 'siyasi ayrımcılık' durumunu vurgulamaktadır. Bu durumun birkaç sebebi vardır. Bazısı petrolle, bir diğeri coğrafyayla ve bir başkası Amerika'yla ilgilidir. Dördüncü sebep 'etnik'tir. Bazen bir çok etken iç içe girmektedir.

Başka bir deyişle, Arap ve yabancı televizyonların gözünde ortada 'iyi devrimler' ve 'kötü devrimler' var. Birincisi her boyutta açık bir şekilde desteklenmelidir ikincisi ise sessizliğe gömülmeli ve bütün yollar kullanılarak siyasi ve medyatik hiçbir destek vermekten kaçınılmalıdır.

Bahreynli göstericiler Arap televizyonlarının kendilerini ihmal ettiğini acı bir şekilde eleştiriyorlar ve kendilerinin de Tunus, Mısır ve Libya halklarının ayaklanmasına sebep olan nedenlerin aynısına dayandıklarını söylüyorlar. Gösterilerinde barışçıl ve medeni niteliğe bağlı kalarak yönetimin değişmesini değil siyasi reform talep ediyorlar. Buna rağmen ilgisizlikle yüz yüze kalıyorlar. Bu durumun dışına çıkıldığı durumlarda da çok çekingen yayınlar yapılıyor.

***

Yemendeki kardeşler "Eğer devrimleri haber yapmak için Arap kanallarını cezbeden şey gösteri yapan kitlelerin büyüklüğü ise Yemen ve Aden'de milyonlar sokaklarda. Eğer mesele kan dökülmesiyse Yemenli göstericilerin kanları her gün akıyor. Ama kimse önemsemiyor." "Yemenlilerin kanı Arap kardeşlerinin gözünde bu kadar ucuz mu?" diye soruyorlar.

Belki de en ilginç eleştiri Umman'dan geldi. Ülke reform talep eden gençlerin bir dizi gösterisine sahne olmuştu. Gençler Arap televizyonlarını ve genel olarak Arap medyasını, kendilerini görmezden gelmelerinden dolayı öfkeli biçimde kınadılar. "Eğer ilginin faktörü petrol ise bizde ondan biraz var. Eğer fakirlik ve işsizlik ise bizde çokça var." Diyerek feryat ediyorlar.

Olay gerçekten hayret verici. Libya'daki olaylarla ilgili daha önce görülmemiş bir Arap ve uluslar arası ilgisiyle karşı karşıyayız. Avrupa zirvesi toplanıyor. Öncesinde NATO dışişleri bakanları bir araya geliyor. Arap Birliği bugün (11 Mart) Kahire'de körfez ülkelerinin ve Ürdün'ün talepleri üzerine toplanıyor. Libya da uçuşa yasaklı bölgeler oluşturulmaya hatta askeri müdahale ihtimalleri üzerinde çalışılıyor. Ancak bunların hiç birisini Mısır güvenlik güçleri silahsız göstericileri soğukkanlı bir şekilde öldürdüğünde ve Tunuslu benzerleri aynı şeyleri yaptığında görmedik.

Libya'da yolsuzluk ve baskıcı şiddetli bir diktatörlük var. Yönetici çocukları ve ailesine ülkeyi zenginlikleriyle istedikleri gibi oynadıkları bir çiftlik haline getirmeleri fırsatı verdi. Ancak daha büyük oranda yolsuzluk, işsizlik ve diktatörlük Suudi Arabistan, Yemen ve Irakta var. Bu ülkelerde gösterilere sahne oldu ve olacak. Neden buradaki gösterilere medya ve siyaset ilgisi en alt seviyeye düşüyor?

Libya batı için günde çoğunluğu yüksek kalitede ve Avrupa pazarına yakın bir buçuk milyon bermil petrol ürettiğinden dolayı önemlidir. Ancak Yemende Batı için petrolden de değerli bir şey var. Bununla El-Kaide'nin varlığını kastediyoruz. Yemen teşkilatın liderliğinin bir kolu haline geldi. Kesi olan şu ki bu devrimler üzerindeki karartma uygulamaları gerçeklerin örtülmesi anlamında meyve vermeyecektir ve hedeflerinin gerçekleşmesini sağlayamayacaktır.

***

Mısır devriminin başarılı olmasından ve demokratik değişimin hızlı bir şekilde gerçekleşmesinden dolayı Allaha hamd ediyoruz. Bu zafer, fiilen ortaya çıkmış ya da beklemede olan diğer devrimlerin başarısında da rol oynayacaktır. Mısır odak noktası ve bölgeyi selamete taşıyacak lokomotiftir.

Tunus'un Buzid şehrinden başlayan ve kıvılcımı bir çok devlete ulaşan Arap uyanışı, şu anda bu devrimleri amacından saptırmayı ve evcilleştirmeyi hedefleyen 'karşıt Amerikan uyanışı'yla karşı karşıyadır. Amerikan dışişleri bakanı bayan Hilary Clinton'un Tunus'tan başlayıp, Bingazi'ye uğranarak Kahire'de bitecek olan gezisi söylediklerimizi açıklıyor.

Amerika Arap devrimleriyle bir şaşkınlık yaşadı. Başlangıçtaki kafa karışıklığı bu anlama geliyor. Şimdilerde kaybetti şeyleri telafiye çalışıyor. Amerika bu devrimlerin oluşturduğu dalgaya oturmaya bunda başarılı olamazsa, İsrail'i destekleyen ve Arap petrolünün Batıya ucuz bir biçimde akmasını sağlayan politikaları yönünde kullanmaya çalışıyor.

Doğru, Bahreyn, Umman, Yemen ve Iraktaki 'medya yetimi' devrimlerinin şehitlerine ağlanmıyor. Ama şu da doğru ki; değişim tekerleği harekete geçti ve gençlerin iradesi bütün adil talepleri yerine gelinceye dek yarı yolda durmayacak kadar güçlü.

Kaynak: Al- Quds'ül Arabi

Dünya Bülteni için çeviren: Metin Ünlü