Ilımlı Arap ülkelerinde medya kendi rejimlerinin baskıcı tutumunu unutup İran'ı eleştiriyor. Halk görüşlerini ifade edebilmeli ama İran'ın istikrarının ABD ve İsrail dışında bütün bölgenin çıkarına olduğu da unutulmamalı

İran'da dini rehber Ali Hamaney seçim sonuçlarına mutlak desteğini ortaya koyarken, hile yapılmış olma ihtimalini uzak görürken ve göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşanırsa sonuçların sorumluluğunu reformcu adaylara yükleyeceğini söylerken gayet netti. Protesto liderlerinin sadece seçeneği var: İlki dini rehbere meydan okuyup sokaklara inmek. Bu durumda daha donanımlı güvenlik güçleriyle çatışmayı beklemeliler. İkinci tercihse kan akmasını engellemek ve istikrarı korumak için geçici de olsa fırtınaya boyun eğmek.
Dini rehberin konuşmasından anlaşılıyor ki, iktidardaki dini kurum hiçbir gösteriye göz yummayacak ve güvenlik copunu kullanacak. Hamaney cumhurbaşkanlığı yarışının sandıkta netleşmesinin ardından sokaklara başvurmayı büyük hata olarak gördüğünü açıkça ifade etti. Görüldüğü gibi, altı gün boyunca gösterilen 'esnek' muamelenin ardından Hamaney'in göstericilere karşı sabrı tükendi. Humeyni'nin İranı'nda ezici çoğunluğa sahip olan yandaşlarının sabrı da tükendi. Fakat görünen o ki, meydan okumaya ve düello için meydanlara inmeye hazır birileri var.

Baş tetikçi Rafsancani
Protestocu çevrelerde iki ekol var: İlki eski meclis başkanı Mehdi Kerubi'nin liderliğini yaptığı ve gösterileri seçim iptal edilene kadar sürdürmeyi isteyen ekol. Eski başbakan Mir Hüseyin Musevi liderliğindeki ikinci ekolse, daha rasyonel biçimde yeni ve kontrollü gösterilerin organize edilmesi çağrısı yapıyor.
Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Başkanı Haşimi Rafsancani'nin işleri gerginleştirme veya yatıştırma noktasında rolü olacaktır.
Zira kendisi seçim sonuçlarına yapılan barışçıl darbenin gerçek lideri ve gösterilerin fiili tetikçisi. Bu nedenle Hamaney'in konuşmasında Rafsancani'ye yönelik övgülere büyük yer ayırması, kendisi ve aile fertleri hakkındaki yolsuzluk suçlamasını yalanlaması şaşırtıcı değildi. Hamaney böylelikle isim vermeden, seçim öncesindeki televizyon tartışmalarından birinde Rafsancani'ye saldıran Ahmedinecad'ı eleştirmiş oldu.
Önemli soru şu: Pragmatizmiyle bilinen Rafsancani, dini rehberden böyle üstü kapalı bir özrü kabul edip gösterileri teşvik etmeyi ve Musavi'yle Kerubi'yi desteklemeyi bırakacak mı, yoksa bu üstü kapalı özrü yetersiz bulacak ve kanlı çatışmalara yol açsa bile ezeli düşmanı Ahmedinecad'ı devirene kadar tutumunu sertleştirecek mi?
Bu soruyu yanıtlamak zor.
İran'da şartların yatışması İsrail ve ABD haricinde bölgedeki herkesin çıkarına. İran, nükleer taleplerinin yanı sıra Lübnan ve Filistin'deki direnişi desteklemesi ve Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın açıklamaları nedeniyle ABD, İsrail ve başka Batılı ülkelerin hedefinde. Ahmedinecad'ın açıklamaları, Arap liderlerinin çoğu bunu görmezden gelse de, İsrail'in Filistin toprağını gasp edip halkını sürdüğü gerçeğini teyit etti.
İsrail ve birçok Batılı güç, Tahran'da kontrollü, barışçıl ve uygar bir yöntem ortaya koyan meşru gösterileri demokrasi ve insan hakları temelinde değil, İran'ı zayıflatma, sosyal dokusunu parçalama ve bütünlüğünü vurma eğilimleriyle destekliyorlar. Zira maliyetlerini yüzünden İran'la askeri yöntemle mücadele etmekten korkuyorlar.
İran'ın ABD ve İsrail'le sorunu, Filistin ve Lübnan'daki direniş hareketlerini desteklemesinden ve ABD'nin bölgedeki hegemonya projesine karşı koymasından kaynaklanıyor. Şah döneminde Siyonist projeyi desteklerken İran ABD ve İsrail'in en güçlü müttefiki, Körfez'deki Amerikan gardiyanıydı. Amerikan müttefiki Arapların da güvenilir dostuydu. Söz konusu Araplar o sıralarda İran'ın Fars kimliğini ve mezhebini unutmuştu. Hatta çoğu Körfez ülkesi İran uşaklığına olumlu bakarken Sünni Arap hâkimiyetini reddediyorlardı. İlki güvenli taraf, ikincisiyse aşırılıkçı devrimci taraf olarak görülüyordu. Büyü büyücüye dönüştü.

Pakistan'a benzemesi zor değil
İran'da istikrarın sarsılması, etnik ve karmaşık mezhepsel mozaik nedeniyle ülkenin Pakistan, Afganistan, İran ve hatta Somali benzeri başarısız bir devlete dönüşme ihtimalini güçlendirir. Bu durum bölgenin ve özellikle de Arapların çıkarına olmaz. Dolayı-sıyla ılımlı ülkelerde medyanın protestolara verdiği histerik desteği garipsiyoruz.
Bizler halkın görüşlerini barışçıl araçlarla ifade etmesinden yanayız; göstericilerin üzerine ateş açılmasını şiddetle kınıyoruz, güvenlik güçlerinin kurşunuyla ölenleri demokrasi ve ifade özgürlüğü şehitleri olarak görerek onlara rahmet diliyoruz. Fakat ılımlı ülkelerin medyasına, kendi rejimlerinin sadece protesto gösterilerini değil, aynı rejim çerçevesinde en basit hakları isteyen reform-cuların taleplerini de kabul etmeyeceğini hatırlatmak istiyoruz. Hatta, İran'daki seçim sonuçlarına yönelik protestoları destekleyen ılımlı ülkelerin halklarının çoğunluğu esasın-da seçim sandıklarını tanımıyor. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, genel yayın yönetmeni, 21 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal