AKP'ye açılan kapatma davası kilit bir Batı müttefikinin istikrarını ciddi tehlikeye atarken, ABD olan biteni oturup izleyemez. ABD, AKP'yi bu şekilde devirme girişiminin ikili işbirliğini tehlikeye attığını açıkça ortaya koyarak, Türkiye'nin kendi kendini darmadağın etmesini önlemeye çalışmalı

Türkiye, ülke hayatında dinin ve siyasetin yerine dair yine kendi kendisiyle savaşta ve bu savaşın sonuçları hem kendisi hem de dostları için yıkıcı olabilir. Yargıtay başsavcısı iktidardaki AKP aleyhine anayasanın laiklik ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtı. AKP'nin üniversitede başörtüsü giyilmesine karşı anayasal hükümleri kaldırma kararının tetiklediği dava, ciddi ciddi partinin kapatılmasını talep ediyor.
Başbakan Erdoğan'ın birdenbire meclis üzerinden başörtüsüne özgürlük meselesini dayatmakla hata yaptığı açık. Fakat bir iktidar partisinin yasaklanması modern Batı'da akla hayale sığmaz. AKP seçimleri ezici bir oranla kazandı ve bu tür politikalar demokratik süreci şakaya dönüştürüyor. Böyle bir dava hukuki olsa da, birçok Türk bunu adli bir darbeden ibaret görüyor. Anayasa Mahkemesi'nin davayı görme kararı, zaten uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın baskısı altındaki istikrarı daha da tehlikeye soktu.
Bu savaş aylarca sürebilir, sonucu meçhul ve AKP kazansa da kaybetse de etkileri vahim olacak. Bu yüzden Türkiye'nin ABD ve AB gibi ortakları olan biteni şaşkınlıkla izliyor ve bir maraza çıkmaması için dua ediyorlar. En temel düzeyde bu dava Türkiye'nin istikrarını belirsizliğe sürüklüyor. ABD'nin Irak'la ilgili planlarında, bilhassa da Irak Kürdistanı'ndaki istikrarı koruma çabasında Türkiye'nin işbirliğine ihtiyacı var. İstikrarsızlık Türk hükümetinin Kürt sorunu ve AB'yle ABD açısından önemli olan dış politika önceliklerinde (İran konusunda işbirliği ve Kıbrıs'ta çözüm) ilerleme sağlamasını muhtemelen önleyecek. Dahası AKP'nin yasaklanması AB üyeliği sürecine de darbe vuracak.
AB bunları Türkiye'ye açıkça söylemekten geri durmadı. ABD'yse daha zor bir konumda. Geçmişte ABD AKP'yi devirme yönündeki anayasayı hiçe sayan
girişimlere yumuşak tepki vermekle yetinmişti. Bu kez mahkemeyi açıkça eleştirdi, fakat sözleri bu hususta katı düşünen yargı, ordu ve medya mensubu laikler üzerinde pek az etkiye sahip. ABD iç işlerine burnunu sokup Türkleri rahatsız etmek de istemiyor. İhtilafın çetrefilli yasal niteliği ve çıkarları gereği Türkiye'yle iyi ilişkiler yürütme zorunluluğu, ABD'nin adım atmasını daha da güçleştiriyor. Bir de şunu eklemeli: Laikler hükümeti devirmeye gerçekten hazırlandıysa, AB veya ABD ne söylese kâr etmeyecektir.
Ancak ABD olan biteni seyredemez. Türkiye'nin istikrarına yönelik tehdit fazlasıyla ciddi ve ABD'nin çıkarlarına zarar verme potansiyeli o kadar büyük ki, belli bir noktada ABD'nin daha güçlü müdahalesi gerekiyor. ABD perde arkasında, gerekirse kamuoyu önünde de, AKP'yi bu şekilde devirme girişiminin işbirliğini tehlikeye attığını ve ABD'nin Türkiye'nin tutumlarını desteklemesini zorlaştırdığını ortaya koymalı. Türkiye'nin, Batı'ya ekonomik ve siyasi olarak bu uyarıları göz ardı edemeyecek kadar sıkı bağlı olduğunu idrak etmesi umut edilir. İdeal senaryo tarafların uçurumun eşiğinden çekilip uzlaşmacı tavır takınması. AKP liderleri partilerini güçlü biçimde savunacaklarının ve belki de parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliklerine gideceklerinin sinyalini verdi. AKP erken seçime gidip düello davetinde de bulunabilir, ki muhtemelen daha da büyük bir çoğunlukla seçimi kazanacaktır.
İki durumda da ortalık yangın yerine döner. Yargı ve orduyla kozların paylaşılması neredeyse kaçınılmaz hale gelir. Bu yüzden yargı davayı sona erdirmenin bir yolunu bulmalı, Erdoğan da darbe mirası anayasanın reformdan geçirilmesine yönelik ulusal diyalog başlatmalı. İfade özgürlüğü ve başörtüsü kısıtlamalarıyla bu tarzda başa çıkılabilir. Ne yazık ki mevcut atmosferde gerilimin bu şekilde düşmesi olası görünmüyor. Açılan dava, önemli bir bölgedeki kilit bir Batı müttefikinin demokrasisi için bir geriye gidiş. Türk toplumundaki derin ve yaygın bölünmenin de işaretini veriyor.
Türkiye'nin kendi kendini darmadağın etmemesi için, hem her siyasi renkten Türk'ün, hem de dışarıdaki dostlarının yorulmaz çabalarına ihtiyaç var. Türkiye kendisine bunu yaparsa herkes için kötü olur.

Kaynak: Radikal