İstikrarsızlık diyarı Ortadoğu'da sorun çözücü olarak büyük potansiyele sahip olan Türkiye, Şam-Beyrut ilişkilerini düzeltmek için en uygun aktör

Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın İsrail'le Suriye arasında aracılık çabasında olduğuna dair haberler, Türk hükümetinin istikrarsızlık diyarı Ortadoğu'da sorun çözücü olarak taşıdığı potansiyeli yansıtıyor. Erdoğan'ın partisi AKP İslamcı köklere sahip ve hükümeti, vahim Irak işgali öncesinde ABD'nin topraklarını sıçrama noktası mahiyetinde kullanmasına izin vermeyerek bağımsız bir aktör olarak samimiyetini ortaya koydu. AKP hükümeti, İsrail'le farklı eğilimlerden laiklik yanlısı seleflerinin kurduğu sıcak ilişkileri de sürdürdü. Ve Erdoğan ülke içinde yolsuzlukla mücadele, ekonomiye çekidüzen verme ve demokratik haklarla özgürlükleri genişletme yönünde ciddi adımlar attı. Kısacası başka ülkelerdeki benzer zihniyetteki partilerin de hararetle takip etmesi gereken sorumlu bir İslamcı yönetim örneği sergiledi.
Türkiye'nin yükselen yeni statüsünün ortaya çıkardığı fırsatlar Lübnanlı siyasetçiler tarafından gözden kaçırılmamalı. Lübnan'ın iç iktidar mücadelesinde her iki tarafın da güvenini kazanabilecek bir arabulucu veya Beyrut'un Şam'la karmaşık ve zorlu ilişkilerini düzeltmek için benzer bir rol oynayacak kapasiteye sahip bir aktör bulunmuş değil henüz.
Türkler dünyanın bu köşesindeki 400 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden kalma bazı kötü hatıraların yükünü taşıyor olabilir ama o dönem çok gerilerde kaldı. Diğer olası arabulucuların güvenilirlikleriyse yakın döneme ait birçok lekeyle malul; bir yandan Lübnan'daki maşalarına destek verirken, bir yandan da tarafsızlık iddiasında bulunuyorlar.


Herkesin gözünde güvenilir
Kilit aktörlerin gözünde kabul edilebilir konumuyla Ankara'nın eşi bulunmaz bir arabuluculuk ehliyetine sahip olduğu söylenebilir. Washington'dan Tahran'a, Paris'ten Şam'a dek birçok başkentin
görüşü, Türkiye'nin bir dost ve müttefik olduğu yönünde. Türkiye'nin Lübnan'da başarılı bir müdahalede bulunmasıyla bu aktörler kendi nüfuzlarının eridiğini görebilir, fakat hiçbiri tümüyle dışarıda bırakılma ihtimaliyle karşılaşmayacaktır.

Türklerin de Lübnan'da çıkarları var. Türkler, Lübnan'ın ve bölgenin kalanının daha güvenilir ortaklar olabilmesi için bu ülkede istikrar istiyor; zira AB üyeliği için gereken sosyal, ekonomik ve hukuki dönüşümleri gerçekleştiriyor ve tam üyeliğe doğru yürüyor. Tesadüfe bakın ki, Türkiye'deki birçok değişim tam da Lübnan'ın ve diğer İslam ülkelerinin gerçekleştirmesi gereken değişikliklerle büyük benzerlik taşıyor.

Kaynak: Radikal