İsrail-Suriye görüşmelerine aracılık yapan ve son olarak İran'la ABD'yi de uzlaştırmayı öneren Ankara diplomatik çabalarını artırmalı

İran'ın, Türkiye'nin kendisiyle ABD arasında arabuluculuk yapmasına açık fikirlilikle yaklaşması, Ankara'nın artan vazgeçilmezliğinin en son kanıtı; bu, en azından Ortadoğu'nun çok sayıdaki ikilemi karşısında müzakere edilmiş çözümleri dayatılmış reçetelere tercih edenler açısından geçerli. Türkiye'nin Suriye'yle ilişkilerini bu ülkeyle İsrail arasında temas kurulmasına arabuluculuk etmek için kullanan ve geçtiğimiz mayıs ayında Lübnan'daki gerilimleri yatıştırmak için sahne arkasından çalışan Başbakan Tayyip Erdoğan son aylarda özellikle aktifti.
Kendisini son birkaç yıldır İran'la Fransa arasında bir köprü olarak konumlandıran Suriye'nin Batı'yla ilişkilerinin kötü durumu göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin bu çabaları epey faydalı oldu. Şam 2005'te dayatılan tecritten yeni yeni çıkmaya başlarken, Türkiye'nin rolü zaruriydi; ve Erdoğan bunu Ortadoğu'yla da sınırlı tutmadı: Türkiye başbakanı aynı zamanda, Türkiye'yi Kafkaslarda işbirliğinin geliştirilmesi için bir kaldıraç noktasına dönüştürmeye de çalıştı.

Erdoğan kişisel kumar oynuyor
Bu stratejinin riskleri de yok değil: Ankara'nın benimsediği her proje diplomatik kaynaklarını biraz daha zorluyor ve beklentiler yaratıyor. Fakat muazzam miktarda potansiyel kazanım da söz konusu: Bölgesinde daha fazla istikrardan elde edilecek ortak faydanın dışında Türkiye aynı zamanda, daha önceden istikrarsızlıkları ve/veya diğer ortaklarla kötü ilişkilerinden ötürü dokunulmaz oldukları düşünülen bölgelerden başlayıp kendi topraklarından geçecek boru hatlarından gözle görülür miktarda gelir elde edebilecek bir konumda. Komşuları arasındaki veya onlardan bazılarıyla dış güçler arasındaki ihtilafların sona erdirilmesine yardımcı olarak Türklerin ortaya koyabileceği bütün o iyi niyete değinmeye gerek bile yok.
Türkiye'nin görünürlüğünü dikkat çekici bir biçimde artırması prestijine yatırım yapıldığı anlamına geliyor ve Erdoğan, pek çok kişinin müstakbel ABD başkanı Barack Obama'nın ocakta göreve başlayınca yapacağını umduğu şeyi yaparak bir tür kişisel bir kumar oynadı: Türkiye başbakanı ülkenin bazı geleneksel ortaklarıyla etkileşimlerin üzerindeki vurguyu kaldırıp, kendisininkinden önceki hükümetlerin izlediği politika önceliklerinden bazılarına sırtını döndü. Dolayısıyla Erdoğan'ın kendi itibarı ve ülke içinde kararlı düşmanları eksik olmayan hükümetinin itibarı genel olarak risk altında.

Obama'yla Erdoğan iyi ortak olabilir
Yukarıda anlatılanlar göz önünde bulundurulduğunda, tereddüt etme zamanı değil. Türkiye ülke içinde ve dışında yarattığı beklentileri yerine getirecekse, Erdoğan'ın izlediğinden daha da fazla aktif diplomasiye girişmeli. Nihayetinde, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan 'medeniyetler diyaloğu'nda aracı hizmeti görmek konusunda hiçbir ülke Türkiye kadar donanımlı değil.
Ve Obama değişim aracı olma sözünün sadece bir bölümünü bile yerine getirirse, Erdoğan Beyaz Saray'da da istekli bir meslektaşa sahip olacaktır.

 

Kaynak: Radikal