Fransız parlamentosu İslami peçeleri yasaklamakta kararlı; gerekçeyse peçenin laikliğin yanı sıra özgürlük, kardeşlik ve eşitlik ilkelerine dayanan Cumhuriyet’e tehdit oluşturduğu yönünde. Bu, İspanya ve Belçika gibi başka ülkelere de sirayet etmekte olan bir ‘dava’.

Fransa şu an, vatandaşı olan kadınların çok küçük bir azınlığının bu uç giyim tarzını benimsemesinden dolayı, toplumsal bir fenomeni kuvvetle eleştirmeye kafasını takmış durumda. Bu fenomeni Avrupa toplumuna bir tehdit olarak görüp harekete geçerken, ortadaki asıl ‘tehdit’e dönüp bakmıyor.

Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, çarşaf, peçe ve burkaya, sözgelimi başka halklardan
daha İslamofobik olması beklenebilecek Amerikalılardan dikkat çekiçi şekilde farklı bir yaklaşım sergiliyor.

Pew Vakfı’nın geçenlerde yaptığı bir anket bu farklılığı somut olgular ve verilerle ortaya koyuyor. ABD’de, ankete katılanların çoğunluğu İslam inancının bu tür tezahürlerinden hoşlanmadığını söylese de, peçenin ve burkanın yasaklanmasına destek yok; net bir çoğunluk bu tür bir yasağa karşı.

En son örnek Nijerya
İnsanların ev dışındaki günlük hayatlarında inançlarını ifade etme hakkına saldırma yönündeki girişimlerini yoğunlaştıran Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin en başta görmezden geldiği şey, ‘Avrupa’da İslam’ fenomeninin niye yükselişte olduğu.

Avrupa’daki Müslüman topluluklar on yıllardır sürekli artıyor; Almanya’daki misafir Türk işçilere veya Fransa’ya ve diğer Akdeniz ülkelerine giden binlerce Kuzey Afrikalı göçmene dair 50 yıl öncesine ait makaleler bulmak mümkün.

Bu göçmenler niye geldi? Göç ettiler, çünkü iş yoktu ve ülkelerinde yolsuzluk ve kötü yönetim alıp başını gitmişti. Koşullar niye bu kadar kötüydü? Çünkü sömürge dönemi sonrası düzen, Avrupa sömürgeciliği döneminden çok da farklı değildi.

Yolsuzluktan kim sorumluydu ve sorumlu? Bu sorunun cevabına verilecek en son örnek, Fransa’daki Technip grubuna açılan rüşvet davası; grup, Nijeryalı yetkililere muazzam miktarlarda rüşvet vermekten suçlu bulundu ve şu an 300 milyon dolarlık para cezasıyla karşı karşıya.

Kim ola yeni adres arar
Avrupa’nın Kuzey Afrika’ya ve Afrika’nın diğer kesimlerine yaklaşımı, bu açıdan ‘eski günlerin’ bir devamı niteliğinde. Fransız ve diğer Avrupa ülkelerinden yetkililer başka ülkelerde yolsuzluk yaptıklarında, bu ülkelerin insanlarının kendi toplumlarını geliştirme imkânlarını ellerinden alıyor.

Avrupalılar yabancı yetkililerin kendi ülkelerinin kaynaklarını ve zenginliğini talan etmesine yardımcı oluyorsa, bu ülkelerin yoksul insanlarının da gidecek yeni bir adres aramasına şaşırmamalılar.

Avrupa’daki milletvekilleri ve siyasetçiler ülkelerindeki korkuları ve önyargıyı teşvik ederek işin kolayına kaçmak yerine, aynaya iyice bir bakmalı. (Lübnan’da İngilizce yayımlanan gazete, başyazı, 15 Temmuz 2010)

 

 


Kaynak: Radikal