Türkiye, Gazze ablukasını delmeye çalışan ‘Özgürlük Filosu’ndaki sivil eylemcilerin kanlı bir saldırıya maruz kalmasından bu yana haberlerin başlıca konularından biri. Saldırı haklı olarak medyadan büyük ilgi gördü:
Sayfalar dolusu haber yapıldı; siyasi ve diplomatik yankılarına dair çok şey yazılıp çizildi.
Türkiye’nin Gazze’ye yönelik tutumuna bağlı olarak Arap dünyasında yeni edindiği role dair de bir yığın hayalperest fikir ortaya atıldı: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ya da bizzat Türkiye’nin şahsında yeni ‘Selahaddin’e veya Filistin’in koruyucusuna tanık oluyorduk. Türkiye hakkında alelacele hüküm verildi, ülkenin kırmızı bayrakları her yanı süsledi, alkışlar ve övgüler birbirini izledi.
Bu hafta Türkiye yine haberlerde, fakat bu kez Arap dünyasında Türk bayrakları sallanacak gibi görünmüyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrailli bakan Binyamin Ben-Eliezer’le İsviçre’de ‘gizlice’ görüştü. Türkiye’ye övgüler düzenler şunu görmeli: Ankara’nın kendi çıkarları var ve bunları korumak için politikalarını dikkatle ayarlıyor.
İsviçre görüşmesi, Türkiye’de büyük değişimlerin gerçekleşmediğini, son günlerde dengeyle oynayanın aslında Türkler değil İsrailliler olduğunun altını çiziyor. İsrailliler her nasılsa Gazze’yi ve halkını, Türkiye’nin dış politikası veya kamuoyu üzerinde hiçbir tesiri olmadan yok edebileceğine inandı ve inanmaya da devam ediyor.
İsrail bölgesel durumu yanlış okudu, fakat filo katliamı sonrasında ortaya çıkan Türkiye yanlısı Arap korosu da yanlış okumakla malul: Türkler Arap dünyasının sorunlarını birdenbire çözmeyecek ya da Filistin meselesinde illa ki dramatik bir değişime yol açmayacak.
İsviçre görüşmesi çeşitli taraflar için bir ders içeriyor. Hamas adımlarını dikkatli atmalı; kendisinin ve Filistin Yönetimi’nin sloganları değil çıkarları olduğunu öğrenmeli; dikkatle ayarlanmış tepkiler vermeli. Aynısı Hizbullah ve Lübnan için de geçerli: Hizbullah sahada İsrail saldırganlığına karşı koyabiliyor belki, fakat siyasi-diplomatik atağa geçmek ve müzakereler için güçlü bir Lübnan devleti de lazım.
Türkiye’nin bu haftaki tutumu bazılarını hayal kırıklığına uğratmış olabilir, fakat bu aslında Araplar için bir ders. Onlara, çıkarlarını özenle değerlendirip politikalarını dikkatle belirleyen etkili bir devlete sahip olmanın önemini hatırlatıyor. (Lübnan’da İngilizce yayımlanan gazete, başyazı, 2 Temmuz 2010)
Kaynak: Radikal