Tefekkürü elden bırakmamak gerek. Hayatın bütün engellerine rağmen tefekkürü yoldaş eylemek 'aklı azığıyla yola çıkarmaktır. Neredeyiz, ne yöne gidiyoruz? soruları günlük muhasebe imkanı veren, doğru yürüyüşü sağlayan müminin yanından eksik etmeyeceği imkan kanallarıdır.

İnsan kendini geçmişiyle de kıyas etmeli, zor zamanla imkanlı dönemini genetikle orta yaşlılığını, ihlasını kontrol ede ede yol almalı.

Bütün bu Muhasebenin temeli müminin imanla olan bağını tespit ederek, noksanın gidermesine yöneliktir. Günümüz dünyasının sert, yoğun ve hızlı akışı insan bünyesini temelden sarsan mahiyete haizdir. Hele tek başına kalan mümin için durum daha tehlikelidir. Doğruyu, yanlışı sarmalayıp arkaya bırakan akış için tek kutsal, mahiyeti değerlendirmeden uzak tutulan, değişimdir.

Bu önemli tuzağa karşı Müslümanlar önemli imkanlara sahiptirler. Tek başlarına kalsalar dahi bütün dünyaya doğru adına, hakikat, hakkaniyet adına meydan okuyabilirler.

Ellerinde çünkü muhkem bir "Kitap" var!

Elinde muhkem bir kitap olandan daha güçlü kim olabilir? O kitap ki bilgi boyutunu görünmez aleme taşır. O kitap ki, hayatı, ölümü ve sonrasını yakına taşır ve insanı muttali kılar. Sabit olanla değişenin mahiyetini o kitap açık hale getirir.

Ölümü hayatın bir parçası kılan o kitabın ışığından kim ne kadar avuçlarsa o kadar geniş açılı bakış ve o denli kavi duruş elde etmiş olur.

Yenilgisi kitaptan çıkaran bir kitaptır o

İnsanın yeryüzü macerası ne kadar sıkıntılı olursa olsun, ebedi hayatla kıyaslanınca çok kısa zamana denk düşer. Değişimin alanını kısa bir zamanın zevk merkezli taleplerine göre ayarlamak bu nedenle ziyan getirir. Mümin sürekli akan nimete karşı bigane kalmaz. Şükrünü, hamdını fiile dökerek insanlık için hayırlı işlerin, eserlerin banisi olur. Tefekkür vahiy ışığıyla anlama ve hissetme çabası olarak gözbebeğine yerleştiğinde "mümin firaseti" ortaya çıkar. Vahiy talep eden mümini ihya eder. Yalnız bırakmaz. Aklına siner, kalbine huzur ekler, düşüncesini bereketlendirir. Kötülüğe karşı vahiy insana direnme gücü bağışlar.

Öte yandan Salih eylemler müminin niyetini arındıran bir ırmağa dönüşür.

Dünya hayatı, bütün bunlara rağmen, kolay değildir. Dünya hayatında şartlarda eşitlik vardır. İmtihanın gereği olarak, varlığın tavrı inanan ve inanmayana ayrımsız yansır.

Geçmişe dönüp baktığında insan, genelde eski halini küçümser. Çocuksu bulur, kimi çabalarını. Oysa durum gerçekten öyle midir? Geriye dönüp baktığı noktanın şartları, onun gözlüğü olmuş olmasın? Sinan gençliğinde belki, hesapsız çok da akılla izah edilemez işler yapmış olsa da, daha idealist tavır içinde olduğu genel kabuller arasındadır. Bir de bu genç Kur'an'la haşır neşir olmuşsa, söz konusu halleri ona sürekli yardımcı olacak mahiyettedir. Yanlışları bile ona yeni doğrular bulmada aracı olacaktır. Değil mi ki, o ayakları yere sabitlerken görmeyi sonsuza taşıyan, bilgiyi görüntünün esaretinden kurtaran bir kitaba sırtını dayamıştır. Benliğini eritip sayfaları arasında yeni bir "ben" inşa etmiştir, yenilse de kaybetmeyen Allah'ın boyası ile boyananlar ancak yenilmezler. Kitabın hükmü böyle. Dünya perestler için zavallı, akılsız ve boşuna can verenler olarak görülenler aslında kopmaz halkaya tutunanlardır. "Urveti Vuska"ya tutunanlara kınayanların kınaması da tesir etmez. Dünyaya düşeni hiç bir vaftiz suyu, o'nun izni olmaksızın temizleyemez. Ancak O'nun rızasını kazanmak için vahyin deryasında sırılsıklam uslanmak, o boya ile ruhu boyamak insanın yeryüzünde gerçekleştirdiği en büyük tercihtir.

Adalet için yola çıkmak, merhameti cana katmak bu tercihin gereği.

Mümin insanı, insanlığı hayra çağıran kandil.

Dönüp bir daha teşekkür ettiğinde müminin, yenilenir. Hatalarını görme, noksanların giderme imkanı elde eder. Geçmişten geleceğe yol bulma tefekkürün aydınlığında olduğunda, hayır yoldaş olmuştur.

Müslümanlar yeniden, tekrar ve tekrar düşünme durumundayız! Üzerimizdeki nimetin hakkını vermede daha etkin, çok daha verimli hale gelme ihtiyacı ile yüz yüzeyiz. Herşeyi önüne katıp giden hedefsiz sele dalıp kamaşan bakışları toplayıp üzerinde uyukladığımız hazinenin gücümü keşfetmeye inelim.

Çünkü kitaba sahibiz!

Kitaba sahip olan zahire de, gaybe de sahip olmuştur.

Kitaba sahip olan, göklere tutunmuştur. Kitaba sahip olan sadık habere ulaşmıştır ve bütün insanlığa borçlu olmuştur. Gökten sarkan o sonsuzluk ipini herkes tutsun diye, sürekli devinip yenilenerek müjdeyi yayma.. Sorumluluğuna erişmiştir. Kitaba sahip olan onunla hemhal olup, güneş'in yerine aday olmuştur.