Irak’ta İran İslam Cumhuriyeti ve eski düşmanı, Büyük Şeytan Amerika, aynı amacın peşinde: Rejimi konsolide etmek, Sünni saldırganları püskürtmek. Tarih, otuz yıllık karşıtları yakınlaştırabilen ve bazen de sağduyuyla safları karıştırabilen konjonktürel durumlara aşinadır.

Hatırı sayılır bir çoğunlukla Beyaz Saray ve İran yönetimi Irak’ta IŞID güçlerinin ilerleyişine aynı tarzda reaksiyon gösterdi. Amerikalılar ve İranlılar IŞID’e karşı kendisini savunması için Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’ye destek vermeye hazırlar.

Tahran teokrasisi Şia’nın vaftiz anası olduğu için doğal olarak Arapların çoğunlukta olduğu Irak’ta Şii toplumun ürünü olan Maliki’ye yakın. Maliki’nin güvenliğini İran’ın eğittiği milis güçler, hakiki özel kuvvetler, sağlıyor.

Geçen hafta, IŞID tarafından ele geçirilen Irak’ın ikinci şehri Musul krizinin ardından ABD, Irak ordusuna hava desteği sağlamak üzere bölgede insansız hava aracı konuşlandıracağını duyurdu. Irak’tan 2011’de ayrılan ABD, ülkenin bölünmesini engellemek ve Orta Doğu’da bir “Djihadistan” kurulmasının önüne geçmek istiyor.

Bu stratejik çıkarlar birliği 16 Haziran’da Viyana’da yeniden başlayan İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki müzakereleri kolaylaştırabilir mi? Tarafların iki konuda anlaşmaya varmak için 20 Temmuz’a kadar vakti var. Biri Tahran’ın nükleer faaliyetlerinin askeri amaçlı olmayacağına dair garanti vermesi; diğeri İran’a yönelik iktisadi ve mali ambargoların kaldırılması.

Şu an için görüşmeler -tamamen- tıkanmış durumda. Bölgedeki genel durumla ilgisi hiç de az değil bu görüşmelerin. Çünkü nükleer faaliyete ilişkin anlaşma ABD ve İslam Cumhuriyeti arasında gelişmekte olan ilişkilerin normalleşmesine olanak sağlayabilir.

Bu yöndeki gelişmeler özellikle Suriye’de yatıştırıcı rol oynayabilir. Washington ve Moskova arasında bir tür soğuk savaş yaşandığını gösteren fay hattını ortadan kaldırabilir. Biri Beşar Esed rejimine karşı Sünni isyancıları desteklemeyi tercih ederken; diğeri Suriye rejimini savunmak üzere Iran’a destek veriyor.

Çatışma yumağından (Orta Doğu bölgesinde Şii ve Sünniler arasında özellikle Irak’ı, Suriye’yi ve kısmen de olsa Lübnan’ı kapsayan korkutucu din savaşından) ilk çıkış yolu bu olabilir.

ABD ve İran, Suriye’de sağlanmadığı sürece, Irak’ta da kalıcı istikrarın sağlanamayacağını biliyorlar. İki bölge konusunda da reaksiyon gösterilmeli çünkü cephe aynı cephe.

Kaynak: Le Monde, Başyazı
Dünya Bülteni için tercüme eden: Muhsin Korkut