Pulitzer ödüllü ABD"li gazeteci Seymour Hersh diyor ki:

 

“Fethu"l-İslam"ın, Suriye tarafından desteklendiği iddiaları “mantık dışı”... Hizbullah ile yakın ilişkileri bulunan ve bu yüzden Bush yönetimince ağır bir dille eleştirilen Şam, bu Selefi grubu destekler mi?”

 

Ve yine diyor ki:

 

“Lübnanlı yetkililer bu grubu tolere ediyorlardı, çünkü örgütü Hizbullah"a karşı bir koruma olarak görüyorlardı... Bu, bizim (ABD"nin) Suudilerle birlikte tezgahladığımız bir gizli operasyon.”

 

Ben de diyorum ki:

 

Fethu"l-İslam"ın Şam tarafından desteklendiği veya en azından Suriye"den Lübnan"a geçişine göz yumulduğu iddiaları “gayet mantıklı”...

 

Bilakis tersini iddia etmek “mantık dışı”...

 

Suriye"nin BM"deki büyükelçisi Beşşar El-Caferi, Trablus"ta patlak veren çatışmaların hemen ardından yaptığı açıklamada, Fethu"l-İslam"ın Suriye"yle bağlantısını -doğal olarak- reddediyor.

 

Fakat açıklamanın bizzat kendisi başlıbaşına itiraf gibi...

 

“Lübnan ordusuyla savaşanlar, El-Kaide"yle bağlantıları nedeniyle bir kaç yıl önce Şam"da hapsedildiler ve döndüklerinde yine hapsedilecekler.”

 

Fethu"l-İslam"ı kuran Şakir El-Absi"nin Suriye"de hapis süresi 2.5 yıl... Sonra bir şekilde serbest bırakılıyor.

 

Suriye"de El-Kaide gibi bir örgüte üye olmanın cezası 2.5 yıl mı?

 

Değilse neden serbest bırakıldılar?

 

Cezasını tamamlayıp hapisten çıktıysa, Suriye"ye dönünce niye hapsedilecek?

 

“Hizbullah ile yakın ilişkileri bulunan ve bu yüzden Bush yönetimince ağır bir dille eleştirilen Şam, bu Selefi grubu destekler mi?”

 

Destekler...

 

Sonuçta Suriye"nin çıkarınaysa niye desteklemesin ki?..

 

Türkiye gibi Suriye de bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına geçmişte de karşıydı, bugün de karşı...

 

Ama aynı Suriye, yıllarca PKK"ya destek vermedi mi?

 

Irak"a giden Selefi ekole mensup yabancı direnişçilerin en önemli geçiş yollarından biri Suriye...

 

Bunu artık bilmeyen yok.

 

El-Cezire kanalından Yusri Fûda, “Sırrıyyun Li"l-Ğaye” (Çok Gizli) programında bu yolu takip ederek gizlice Irak"a girdi. Yolun büyük bölümünü harita üzerinde gösterdi.

 

İnanmazsanız, direnişçilerle yakın ilişkisi bulunan Abdullah Azzam"ın oğlu Huzeyfe"ye sorun...

 

Hersh"e göre bu da mı “mantık dışı” bir iddia?.

 

Bu da “mantık dışı” bir iddia ise, Irak konusunda pazarlık yapılması gereken ülkelerin başında İran"dan sonra niye Suriye geliyor?

 

Seymour Hersh, ABD"nin ve Suudi Arabistan"ın Fethu"l-İslam"ın arkasında olduğunu, ABD ve Suudi Arabistan"ın Lübnan"daki müttefiklerinin Hizbullah"a karşı bir koruma olarak gördükleri için örgüte göz yumduklarını söylüyor.

 

Ama bir kaç gündür yaşananlar Hers"ün tezini doğrulamıyor.

 

Fethu"l-İslam"ın “kökünü kazımak” isteyenlerin başında ABD ve Suudi Arabistan"ın müttefiklerini görüyoruz.

 

Hariri"ye bağlı milislerin Lübnan ordusuyla birlikte Fethu"l-İslam"a karşı savaştığını görüyoruz.

 

Uçaklar dolusu askeri yardımın, Feth"ul-İslam"a değil, Lübnan ordusuna geldiğini görüyoruz.

 

Nahru"l-Barid kampının kırmızı çizgi olduğunu söyleyen Hizbullah liderine kızan Fuad Es-Senyora"nın “Lübnan ordusu kırmızı çizgidir, Nehru"l-Barid değil!” dediğini ve Hariri grubunun Nasrallah"ı Fethu"l-İslam"a örtülü destek vermekle suçladığını görüyoruz.

 

Daha da ötesi, Fethu"l-İslam"ın lideri Şakir El-Absi"nin El-Cezire"de dün yayınlanan açıklamasında, “Lübnan Sünniler"i ancak Yahudiler, Amerikalılar ve onları dost edinenlere karşı savaşacaktır” dediğini görüyoruz.

 

ABD"nin Filistin"deki müttefiki Mahmud Abbas"ın temsilcisi Sultan Ebu"l-Ayneyn"in, tüm Filistinli grupların katılacağı silahlı bir birliğin Nehru"l-Barid kampına girerek Fethu"l-İslam üyelerini kamptan çıkarmasını, yani Lübnan ordusuna taşeronluk yapmayı teklif ettiğini görüyoruz.

 

Hizbullah, Fethu"l-İslam"ın varlığından ve büyümesinden belli bir kaygı duyabilir.

 

Fakat, Fethu"l-İslam"dan asıl korkanların Amerika"nın müttefikleri olduğunu görüyoruz.

 

Yine Seymour Hers"ün mantığından yola çıkarak “ABD, Afganistan"daki mücahitleri Rusya"ya karşı desteklediği gibi Fethu"l-İslam"ı da Hizbullah"a karşı destekledi ve işi bitince gözden çıkardı” desek...

 

Fethu"l-İntifada"dan ayrıldığı Kasım 2006"dan beri Fethu"l-İslam"ın öyle Amerika"nın çıkarına olacak bir şey yaptığı yok!..

 

Rusya Afganistan"dan çıkınca Amerika"nın mücahitlerle işi bitmişti.

 

Fethu"l-İslam ne yaptı?

 

Hizbullah"a karşı tek bir kurşun mu attı?

 

Hem Selefiler"in Amerika"ya ve İsrail"e karşı mücadelede Hizbullah ile anlaşamayacaklarını kim söylüyor?

 

Selefiler tek bir görüşte mi?

 

İsrail"in Lübnan"a saldırısı sırasında Selefi düşünceye sahip insanlardan bir grup,  mezhebi farklılıklar ne olursa olsun, İsrail"e karşı Hizbullah"ı desteklemedi mi?

 

Daha çok şey söylenebilir ama anlayana bu yeter!

 

Washington ve müttefikleri bu krizden bir şekilde faydalanmak isteyeceklerdir.

 

Bunda şüphe yok...

 

Hatta Suriye"den Nehru"l-Barid"e sızmaların farkında oldukları halde uygun zamanı bekledikleri söylenebilir.

 

Fakat sapla saman birbirine karıştırılmamalı...

 

Sorulması gereken ilk soru, “Lübnan ordusunu Fethu"l-İslam"a kim saldırttı?” olmalı...

 

Pulitzer ödülüne de, gazeteciliğine de diyecek yok...

 

Fakat Seymour Hers bu kez yanılıyor ve iddialarını köşelerine taşıyan bazı yazarları da fena halde yanıltıyor.