Cumhurbaşkanı seçimleri ilk turu yapıldı ve Abdullah Gül 357 oy aldı.
İş ikinci tura kaldı.
Fakat CHP, beklendiği gibi Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu: 367 milletvekili yoktu, ilk tur geçersiz sayılsın.
Anayasa Mahkemesi, 367 gerekmez derse Ak Parti rahatlayacak ve 2. veya 3. turda Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçecek.
Genel Kurul’a giren fakat oy kullanmayan CHP milletvekillerini göz önünde bulundurarak “367 gerekli fakat ilk turda bu sayı vardı” derse, ikinci tur da birinci tur gibi büyük bir heyacana şahit olacak.
367 milletvekilinin oy kullanma şartını gerekli görür de ilk turu iptal ederse, erken seçime gidilecek.
Son iki şık, sistemi işlemez hale getirme ve Meclis’e Cumhurbaşkanı seçtirmeme tehlikesi taşıyor.
Çünkü 183 milletvekini bulan herhangi bir parti veya partiler, Genel Kurul’a girmeyerek seçimi engelleyebilecek.
Ak Parti’nin seçimlerde yenilgiye uğradığını ve oylarının düştüğünü, fakat 183 milletvekilini aştığını farzedelim.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Demokrasi tehlikede, ben bu seçime katılmıyorum” derse, sil baştan yeniden genel seçim yapılması gerekecek.
Öyle ya; CHP’nin ve payandalarının Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot etme hakkı var da, Ak Parti’nin yok mu?
Fakat bu arada farklı bir gelişme yaşandı.
Genelkurmay Başkanlığı, oldukça sert bir bildiri yayınladı.
Anlaşılan amaç, Ak Parti’yi korkutup Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak kararı beklemeden erken seçim kararı almaya itmek...
Böylece, hem Gül’ün Cumhurbaşkanlığı engellenmiş, hem de Anayasa Mahkemesi’nden de sistemi tıkayacak bir karar çıkmamış olacak.
Erdoğan ve Ak Parti demokrasiyi koruma adına buna direnmeli...
Ne olur?..
“Darbe olur.”
Darbeye de direnmeli...
Demokrat olmanın gereği bu değil mi?
Darbe yapmak suç değil mi?
Sözde değil özde demokrat olan herkes de parti ayrımı yapmaksızın bu direnişe destek vermeli...
Hani liderlerin bir bayramlık, bir de idamlık elbiseleri olurdu.
İşte o elbiseyi gerekirse giymeli...
Değilse, Ak Parti biter.
Erdoğan söz vermişti:
“Cumhurbaşkanını bu Meclis seçecek” diye...
Anayasa Mahkemesi tarafından engellenirse halk bunu sandıkta telafi edecektir.
Fakat bildiriden korkup Cumhurbaşkanı seçmeden erken seçim kararı alırlarsa her şey biter.
Birincisi; halka verilen sözden dönülmüş olur.
İkincisi; Ak Parti, Erbakan ve ekibine “Bu iş sizin üslubunuzla olmuyor, bakın biz nasıl yapacağız” diyerek oy aldı.
Millet “normalleşme” beklentisiyle 4 yıl sabretti.
Ak Parti’ye verdiği krediyi düşürmedi.
Gerekirse bir kaç ay daha sabreder.
Fakat Ak Parti, bildiriye boyun eğerek demokrasiyi kurban eder ve “zoru görünce hep geri adım atacaklar” kanaatini pekiştirirse, “demokratikleşme ve normalleşme” ümitleri belki de bir daha hiç geri gelmeyecek şekilde kaybolacaktır.
Bu nedenle Erdoğan’a ve Ak Parti kurmaylarına diyorum ki:
Erken seçim kararı almakta acele etmeyin.
Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekleyin.
İlk tur iptal edilirse zaten erken seçime gidilecek...
Yok eğer ilk tur geçerli sayılırsa, bu sizi rahatlatacaktır.
Cumhurbaşkanını seçer, daha sonra gerekirse erken seçim kararı alırsınız.