Gazze'de yaşananların bir "kardeş kavgası" veya İsrail yanlılarının göstermeye çalıştığı gibi "El-Fetih-Hamas çatışması" olmadığı El-Fetih içinden yükselen seslerle bir kez daha vurgulandı.
El-Fetih'in insaf sahibi ve aklı başında üyeleri vicdanlarının sesine kulak vererek Mahmud Abbas ve ekibine isyan bayrağı açtılar.
Onlardan beklenen de buydu!
Filistin davasına yıllarını vermiş ve damgasını vurmuş bir direniş hareketinin kaderini Abbas'ın "teslimiyetçi" zihniyetine terkedemezlerdi.
İlk isyan bayrağını Gazze"de Halit Ebu Hilal açtı ve bini aşkın El-Fetih üyesinin önünde "Fethu Yasir"i, Yasir Arafat'ın yolundaki El-Fetih'i kurduğunu ilan etti.
Ebu Hilal, "direnişi yok etmeye çalışan İsrail ajanı ayyaşlar" dediği Abbas ve ekibine ağır eleştiriler yöneltti.
Yozlaşan El-Fetih'in yeniden kendini reforme etmesinin önündeki en büyük engelin, hareketin yönetimini ele geçiren bu ekip olduğunu söyledi.
Arkasından El-Fetih Merkez Yönetim Kurulu üyesi Hani El-Hasen, Çarşamba akşamı El-Cezire'de yayınlanan Bilâ Hudud programında El-Fetih içerisindeki "Amerikancı-İsrailci" ve darbeci Dahlan çetesini eleştirdi ve El-Fetih'in Gazze'de bu grubun yanında Hamas'a karşı çatışmaya katılmadığını açıkladı.
Filistin davasını bitirmeyi hedefleyen Dayton Planı'na ve Dahlan çetesinin bu plan çerçevesince hareket ettiğine dikkat çekti.
El-Fetih içindeki darbeci grup, Mahmud Abbas'ın danışmanı sıfatına da sahip olan Hani El-Hasen'in bu açıklamalarından oldukça rahatsız oldu ve örgüt içerisinde yargılanmasını istedi.
Bu arada Mahmud Abbas kendi açısından yapılabilecek en büyük hatayı yaparak El-Aksa Tugayları'nın lağvedilmesi ve Filistinli direniş gruplarının silah taşımasının yasaklanması kararını aldı.
Böylece Hamas'ı köşeye sıkıştırmak isterken, Allah'ın hikmeti, tüm direniş gruplarını karşısına alarak kendini köşeye sıkıştırdı.
En başta El-Aksa Tugayları Abbas'ın bu kararına karşı çıktı.
El-Fetih'in ağır toplarından Faruk El-Kaddumi, El-Fetih üyelerine gönderdiği genelgede işgal bitinceye kadar kesinlikle silah bırakmamalarını söyledi.
Kısacası El-Fetih kaynayan bir kazan ve önümüzdeki günler hareketin kaderini belirleyecek gelişmelere gebe...
Hareketin aklı başında insanları Abbas ve Dahlan ekibini tasfiye edebilir ve hareketi temizleyebilirlerse El-Fetih belki de yeniden dirilişini yaşayacak.
Fakat bunu başaramazsa ve direksiyon Abbas'ın elinde kalırsa tarihi bir hareketin ölümü kaçınılmaz olacak.
Dün akşam bir grup gazeteci arkadaşla İstanbul'da Halit Meşal'e yakın isimlerden Filistin'e Dönüş Birliği Genel Sekreteri Tarık Hammud'u dinledik.
Hammud, El-Fetih'in büyük bir şirket olduğu ve çıkar çatışmalarının bölünmeleri besleyeceği görüşünde...
Aceleyle aldığı "ahmakça" kararların Mahmud Abbas'ı büyük bir çıkmaza soktuğunu ve işgalciyle ön koşulsuz görüşmelere katılanların, Hamas ile diyaloğu reddeden tavırlarını Filistin halkına anlatamayacaklarını düşünüyor.
Önümüzdeki günlerde El-Fetih ya aklı başında üyelerinin girişimleriyle vücudundaki kangreni kesip atacak ve ölüm döşeğinden kalkıp eski sıhhatine kavuşacak...
Ya da hastalığa teslim olup tabutuna çakılacak son çivilerle tarih mezarlığına gömülecek!..