Son günlerde Türk basınının bir kesimi “uzlaşma”, “fedakarlık” ve “şövalyelik” kelimeleri ekseninde yoğun bir kampanya yürütüyor.

 

Amaç, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçirmek...

 

Ak Parti ve Başbakan Erdoğan üzerinde baskı kurarak başka adaya yönlendirmek...

 

Parti içine, Erdoğan ile Gül arasına “fitne” sokmak...

 

Bütün bunları anlamak için niyet okuyucu olmaya gerek yok!

 

Yazdıkları her satır, kurdukları her cümle niyetlerini bas bas bağırıyor.

 

Belli gazeteler, Erdoğan’a yakın olduğu öne sürülen fakat -nedense- ismi verilmeyen kaynaklara dayanan haberlerle dolu...

 

Şöyle bir tablo çiziliyor:

 

Erdoğan “uzlaşma” istiyor ama Gül adaylıkta “inat” ediyor.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini Türkiye içinden takip edenler ve Türk basınını iyi tanıyanlar bu haberlerin ne anlama geldiğini elbette biliyorlar.

 

Basının bir kesiminin, Gül karşıtı cephenin en azılı militanı olduğunun farkındalar.

 

Bugünlerde çokça kurdukları “Yanlış anlaşılmasın” ile başlayan ve “Ben aslında Gül’ün şahsına karşı değilim ama..” şeklinde devam eden cümlelere de kanmıyorlar.

 

Söylediği halde söylememiş ve yaptığı halde yapmamış tavırları takınan, gerginliğe yol açan kendileri olduğu halde büyük bir pişkinlik ve yüzsüzlükle başkalarını gerginlik çıkarmakla suçlayan yazara kimse inanmıyor.

 

Sokaktaki sıradan vatandaş bile artık yazılıp çizilenin ne anlama geldiğini biliyor ve hedefin ne olduğunu görüyor.

 

Fakat dış basın için bunu söylemek güç...

 

Özellikle de Türkiye haberlerini ajanslara ve bu tür gazetelere dayandıranlar, Gül’ün adaylıkta ısrar ettiğini fakat Erdoğan’ın “uzlaşma” taraftarı olduğunu yazıyorlar.

 

Şu bir kaç gün içinde bir çok Arap gazetesinde ve haber sitesinde, Erdoğan’ın Gül’ün adaylığını istemediği yönünde haberler vardı.

 

Haberelerin kaynağı “Türk gazeteleri”...

 

Bazıları isim de vermiş...

 

Bildiğiniz malum gazeteler...

 

Kendilerine inanan bir avuç insanı yanılttıkları gibi yabancı basını da yanıltıyorlar.

 

22 Temmuz seçimlerinin en ağır yenilgisini aslında onlar aldılar.

 

Türkiye’de güvenilirliklerini iyice kaybettiler.

 

Böyle giderse çok yakında Türkiye dışında da iplikleri pazara çıkacak.

 

Çünkü Türkiye mercek altında...

 

Büyük bir ilgiyle ve yakından takip ediliyor.

 

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri üzerine yüzlerce yazı yazıldı, hâlâ da yazılıyor.

 

Bu kadar yakından takip edilince de, malum kesimin manipülasyon çabası er ya da geç farkedilecektir.