Tahran'a en yakın Iraklı lider olarak öne çıkan Sadr'ın Türkiye ziyareti, İran'ın Irak'taki Türk rolünden hoşnut olmasıyla açıklanabilir...
Şii lider Mukteda Sadr, Sadr akımı liderlerinin toplantısına katılmak için Türkiye'ye gitti ve Mayıs 2007'den bu yana etrafta görülmemesinin ardından istisnai bir adım atarak Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den Başbakan Tayyip Erdoğan'a kadar üst düzey devlet yetkilileriyle görüştü. İkâmet ettiği İran'da ortaya çıkmak yerine başka uluslararası baskılardan uzaklaşmayı seçerek epey anlamlı olan bu duruşu seçti.
Bu arada İran da Kuzey Irak'a hava saldırısı düzenlemek için uygun bir fırsat buldu. Bu bölge Türk saldırılarına alışmıştı. Kürdistan bölgesel yönetiminin konumunu bağımsızlığa daha eğilimli bir yönde güçlendirmesinin Türkiye'nin güneydoğusunun istikrarını etkilemesinden kaygı duyuluyor. İran'ın saldırısıysa, PKK'yla bağlantılı PJAK'ın geçen hafta İran güçleri saflarında kayıp verdirten yeni faaliyetlerine bir yanıt olarak geldi.
Güvenlik yine tehlikeli bir süreçte
Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi İran bombardımanını kınadığı gibi İran topraklarında yapılan Kürt eylemlerini de kınadı ve iki taraf -Kürt ve İran- arasında ilişkilerin 'ortak saygı ve çıkar' temelinde kurulmasının önemine vurgu yaptı. Irak parlamentosundaki Kürt koalisyonu milletvekilleri de saldırıları kınadı, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'yse Bağdat'ın Irak'ın egemenliğinin ihlali olarak nitelediği bu saldırılara karşı Türk ve İran hükümetleri nezdinde tepki gösterdiğini belirtti. Fakat Iraklı liderler arasında İran'a en yakın isim olan Mukteda Sadr'la Türk liderler arasındaki yeni eşgüdümün, İran'ın Irak'taki Türk rolünden hoşnut olmasıyla açıklanması mümkün.
Irak'taki şartlarla ilgili ortak bir Türk-İran şemsiyesinden kaynaklanan endişeler haklıysa, Araplara kalan rolü sorgulamak gayet doğal. Şiddet eylemlerinin eylülden bu yana görülmeyen düzeylere çıkması, bu eylemlerdeki mezhepçi yapı, ABD'yle işbirliği halindeki eski direnişçiler olan Sünni Sahva unsurlarının çözülüp bazılarının eski üslerine dönmesi ve Maliki hükümetiyle bu güçlerin güvenlik organlarına entegrasyonu konusunda yaşanan anlaşmazlık, Amerika'nın çekilmesiyle ortaya çıkacak güvenlik boşluğuyla birlikte Kaide'nin eski faaliyetlerine dönüşüne kapı açacak tehlikeli bir sürecin başlayabileceğine işaret. Fakat Amerika'nın gelecek ayın sonunda Irak kentlerinden çekilmesini öngören takvimin ertelenmesi ihtimali de söz konusu.
Acaba Türkiye bölgede başka ülkelerin yapamadığını yapıp, Irak'ın istikrarı için olumlu rol oynayabilir mi? Burada Ankara'yla Tahran arasındaki eşgüdüm ne yarar sağlayabilir? ABD'yse yaygın mezhepçi bölünme karşısındaki dokunulmazlığını geri almaya çalışmaksızın güçlü devlet görüntüsünü yeniden kazanmaya çalışıyor. Birçokları vaat edilen Amerikan çekilmesinin faturasının 'kanın mesaisine dönüşü'yle sonuçlanmasından endişeleniyor. Güçlü ve birleşik bir Irak'ın kurulmasından zarar görenler olsa da, bu çekilme Irak'a güvenlik ve egemenliğinin yeniden gelmesi yolundaki ilk gerçekçi kazanım. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 4 Mayıs 2009)
Kaynak: Radikal