Müslüman Kardeşler'in Mısır'da Kıptilerin yeni papazına kilisenin idaresinde belirleyeceği program için sunduğu önerilerin arasında "İslam şeriatının benimsenmesi", " laik sistemden vazgeçilmesi ve " kilisenin siyasi rolüne son verilmesi" gibi seçenekler de vardı. İhvan'ın, Kıpti Hıristiyanların yeni liderine sunduğu bu teklifler, sadece papanın kendisini seçen topluma karşı asli görevinden vazgeçmesini değil, aynı zamanda İhvan'ın Mısır'ın Hıristiyan evlatlarından isteklerini de gözler önüne seriyor. Bu da cemaatin, -Müslüman veya Hıristiyan, laik veya dindar- tüm Mısırlıları oldukları gibi kabul etme konusundaki beceriksizliğini ortaya koyuyor. Yani, Papadan istenilen sorumlulukların titizlikle yerine getirilmesi için sunulan programda, aslında İhvan'ın Müslüman olsun veya olmasın Mısır halkından kendilerine olan bağlılıklarını göstermeleri isteniyor.
Buradaki garip ironide İhvan'ın yeni papaya yönelttiği çağrılarda dini arka plan olan kilisenin siyasete uzak mesafeden yaklaşmasını istediğini okuyoruz. Bunun yanı sıra, sahil kentlerinin de başpiskoposu olan bu adamdan, diğer birçok kentte çoğunluğu oluşturan İhvan ile "samimi ilişkiler" de kurulması isteniyor.
Sunulan bu garip ilişkiler zincirinde bazen ulusal ilerlemeyi dini inanç çerçevesinde özel bir sınıflandırmaya tabi tutan İhvan, din ile siyasetin karıştırılmamasını istiyor. Öyleyse, Kıptilerin papazından siyasete mesafe koymasını isteyen cemaat, nasıl oluyor da aksini yapan bazı isimleri bünyesinde barındırıyor?
Mısır'ın bugün içinde bulunduğu yeni iklimde, seçilen yeni papa Kardinal Tovadros, iyi bir başlangıç yaparak Kıptilerle yeni İslami rejim arasındaki ilişkileri iyi seviyede tutmaya çalıştı. Ancak bu güzel başlangıç, her iki tarafında iyi niyet ve sadakat göstermesiyle devam edebilir. Sahte incelikler veya gerçeği saklayan klişe tebrik mesajı ambiyansları, ilişkilerin sağlığını bozacaktır. Aynı şekilde her güzel başlangıç, -hangi tabakada olursa olsun- eşitlik temelinde tüm vatandaşlarını himaye edebilen yetenekli devletin güvenliği altında ve bütüncül bir ulusal bir iklim çerçevesinde devam edebilir. Ve aynı devletin, vatanın evlatları söz konusu olduğunda azınlık veya çoğunluğun birbirlerine olan karşıtlıklarını da aşması gerekir.
Mısır'da böylesi bir atmosfer sağlanırsa, diğer yerlerde olduğu gibi, kilisenin siyasi rolünün bitmesi gibi papaya sunulan diğer bazı istekler mantık çerçevesinde anlaşılabilir. Ayrıca papanın, diğer dini liderlerde olduğu gibi, siyasete müdahale etmemesi ve bunu siyasetçilere bırakması, siyasilerin papadan ve Kıpti kilisesinden, haksızlık olduğu takdirde vatandaşlarını himaye etme amacıyla da olsa duruma müdahale etmemesi de istenir. Çünkü eğer devlet bu sorumluluğu alırsa ve ayrımcılık yapmadan tüm vatandaşlarına eşit muamelede bulunursa kiliseye yapılan kendi dini işlerine önem vermesi ve siyasetle arasına mesafe koyması çağrısı mantıklı olur. Ama eğer herhangi bir Kıpti vatandaş, kendisini ifade etmek istediğinde devletini yanında bulamazsa yine son çare olarak kilisenin kapısını çalmak zorunda kalır.
Mısır da dâhil olmak üzere Arap baharının yaşandığı ülkelerde ilk olarak azınlık veya çoğunluk çağdaş yurttaş haklarının korunması gerekiyordu... Veya en azından beklediğimiz buydu. Bu yüzden cemaatin papaya sunduğu bu yeni çalışma programını kalem veya dil sürçmesi olarak algılamak istiyoruz. Ayrıca, Mısır cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, bu durumu düzeltmesini, yeni papazla ilişkileri sağlamlaştırma fırsatını değerlendirmesini ve inançlarını ve kanaatlerini değiştirmeden Kıpti vatandaşları ile Mısır devletini bir araya getirebileceğini de umut ediyoruz.
Kaynak: İlyas Harfuş / El Hayat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız