Negatif çağrının cazibesi etkilidir. Satıhta olan, amacını belirlemeyen insan üzerinde etkisini artırdığında, insan adım adım bozulmaya durur ancak, doğru yolda oluğuna kendini inandırmada zorluk çekmez.
İnsanı yüzeysel durumdan kurtaracak süreçler çeşitli ve kişiye has olmakla birlikte, yaratılış amacı üzerinde yoğunlaşma, halisane bir çaba ile birleştiğinde önemli merhalelerin aşılması imkânlı hale gelir.
İnsan doğru güzergâhta dahi satıhtan etkilenmeden uzak kalamaz. Çoğunluğun kendiliğinden uzlaşmaya vardığı anlık durumlar tekrarlarla insanın önüne gelir. Kahve kültürünün farklı çabalar üzerindeki etkisini, buna ilaveten futbol ve eğlence dünyasının hesaba dâhil ettiğimizde yüzeyselliği hasbi çabalara ve hallere galebe çalmadaki maharetiyle yüz yüze geliriz.
İnsan katılaşarak hayata katıldığında hayır payında noksan kalmış olur.
Müslümanlar için, tam da bu tıkanma noktasında, merhameti sınırsız olan Allah(c.c) tarafından büyük bir nimetle yenilenme imkanı vardır.
Oruç buz tutan nehre vuran güneş...
Cümle azaların katılaşmaya durdurduğu, algının tekdüzeleştiği ve her yaptığının mümine hoş görünmeye başladığı yerde oruç gelir ve otağını kurar.
Ramazan yeni bir mevsim olarak, içine binden fazla ayı yüklenerek statik zaman algısını yerle bir eder.
Ve kendi kavramlarıyla gelir ramazan; onlarla konuşur; onları günün merhaleleri haline getirir. Cümle azaları eksene çeker ve ortak hissedişin içinde denetler ve yeniler. Sayısız pencere açar, yeni haller oruçla yürüyüşe geçer.
Oruç bedeni imar eder, ruha layık kıvama getirir.
Algı yenilendiğinde görüntü derinleşir, fark edilmeyen belirmeye durur. Belirginleşen, yenilenen her şey iyilik bahsine çeker oruçluyu.
Bir zahmetle bin bir rahmet kapısı aralanır.
Ramazan bir özge zaman, tutar müminin elinden hallerden hallere salar; yeni, diri bir kıvama müstahak kılar.
Açlık gür bir şelaledir ve yozlaşan insanı mutmain konuma getirir. Oruç insana sanki yeni gözler, peşinden koşacağı, el değmemiş bulutlar bağışlar. Haline şükretmeyi, Rabbine daha bir saygıyla secde etmeyi ilham eder. Yavaş yavaş, adım adım otuz gün acelesiz, sabırlı ve merhametli bir öğretmen gibi kurar rahlesini ve çağırır bütün Müslümanları.
Rahlesi de, sofrası da yeryüzü büyüklüğündedir.
İnsanı sokağa, sokağı şehre, şehri ülkeye, ülkeyi kıtalara, kıtaları birbirine yenilenmiş yürekle, merhametle bağlar.
Ramazanın açtığı mektepte okuyanlar, binlerce kilometre uzaklıkta aynı halle halleşirler.
Gök sofrasında müminler, söze ayar verirler.
Sözler derinleşir, bakış keskinleşir; ramazanın her doğan günü yeni bir hikmetle gelir.
Kinlerin eriyeceği, öfkenin gerileyeceği; ellerin merhamet ve cömertlik derleyeceği günlerin çiçek destesidir ramazan.
Bin aydan hayırlı ayı var, cehennemden kurtuluş müjdesi var ve dahası; orucun ödülünü "O" verecek... Merhametine tasavvurların erişemeyeceği: Erhamerrahimin.
Ramazan ümmeti merhamet yağmurlarıyla yıkamaya gelir.
"Siz kardeşsiniz, kucaklaşın" diye haykırır.
Ramazan kitabı koyar ümmetin önüne, "Ölçü budur, rehberiniz, hayat kaynağınız budur" der.
Orucun meramını anlamaya duranlar çok şey kazanır ramazanla.